KORBAL

39 1 0
                                    

Tak.

Tak.

Tak.

Genç kızın kaldırım taşına vuran topuklu ayakkabıları gecenin esir ettiği  boş bir sokağın içinde yankılanıyordu. Arkasında ölüm kadar sessiz bir adamın onu takip ettiğinden habersiz  düşüncelerindeki geçmişi izlemeye o kadar dalmıştı ki yanından geçen arabayı bile fark etmemişti.

Geçmiş onu bir dolabın içinde koymuş ve o küçük aralıktan her şeyi izlemesi için onu zorlamıştı. Nefesi  boğazındaki dikenlere çarpa çarpa çıkıyordu  ve yine kapalı alan korkusu açığa çıkmaya başlamıştı. Hava serin ve temiz olmasına rağmen onu nefessiz bırakan şey, havanın karanlık olması değildi. Ya da hiç bilmediği bir sokakta bir başına yürümesi değildi.  Onu nefessiz bırakan şey, geçmişe gömülen bedenlerdi.

Genç adam arasında yetişebileceği kadar bir mesafe bırakarak önündeki kızı izlemeye devam etti. Siyah deri ceketinin üstünde omzunda taşıdığı keman ile hiç bilmediği bir sokakta yürüyen kızı takip ediyordu. Adam ile kızın arasındaki mesafe, geçmişti. Adam yetişmeye çalışmıyordu çünkü  bunun kızı korkutacağını biliyordu.Onu korkutmak istemiyordu. Her şeyin anahtarı olan bu kızı korkutmak yerine onu korumaya çalışıyordu.

Bulutlar gökyüzünün içine gömülmüş bir şekilde ortadan kaybolmuştu ve yıldızlar  gökyüzünü kaplamıştı.  Adam kızın gökyüzüne gömüldüğünü biliyordu ve adam sadece  yıldızları istiyordu. Ama bunun için bulutların tamamen yok olması gerekiyordu ve bu imkansızdı. 

Adam,  kızı sessiz adımlarla izlerken  siyah pahalı takımından bir sigara çıkardı. Boğazını rahatsız eden kravatı çözüp düşünmeden kaldırımın üstüne fırlattı. Kravat takmaktan nefret ediyordu ve her çıkarışında bir daha takmamak için kendine küfrediyordu.

 Paltosunun cebindeki gümüş zippoyu çıkararak dudaklarının arasına aldığı sigarayı yaktı. Ateş, ellerinin arasında tuttuğu çakmak, ona kızı hatırlattı. Dudaklarının arasındaki sigarayı içine çekerek akciğerlerine giden dumanı durdurmadı ve onu zehirlemesi için izin verdi. 

Sigarayı eline almadan önce paltosunun yakalarını düzeltti ve çenesine değen yakaları umursamadı. Gri duman adamın etrafında dolanırken genç kız omzundaki kemanı bir yere bırakmamak için ya da onu kırmamak için kendisiyle mücadele ediyordu.

Gece iğrenç bir şekilde geçmişti. İntikam onunla tanıştığından beri kendisini kontrol edemiyordu. Uykuları,yüzü yaralı adamı her gördüğünde kabusa dönüşüyordu ve uykusuz geceleri misafir ediyordu. Bu gece, hiç tanımadığı bir eve  gitmesi tamamen intikamdı  ama yapamamıştı. Elleri bir silahı tutamayacak kadar korkak ve temizdi. Ellerini kirletemeyecek kadar korkuyordu çünkü adamın ölmesi ona kaybettiği ailesini geri vermeyecekti. 

Ama korku, onun kadar korkak değildi. Tetiğe basan korku, adamın bacağına bir kurşun isabet ettirmişti ve bu ona kaçması için yeterli bir süreyi vermişti. Elleri kirlenmemiş olabilirdi ama içten içe bildiği bir şey vardı. İnsanlar bir silahı tutarken asla korkmamalıydı çünkü tetiğe basan çoğu zaman korku olurdu. Ve bu kaçınılmaz sonuçları doğururdu.Siz daha hayır diyemeden korku beyin tarafından onaylanır ve tetiğe basardı.

Keman kutusunun içinde babasından kalma eski bir silah vardı. Silahın içindeki her bir kurşunun sahibi vardı. Ve bu kurşunların zamanı da vardı. Bir gün  her kurşunun sahibini bulacağını biliyordu. İçte içe inkar ettiği intikam şu an derin bir uykuya dalmış olsa da o silahı tekrar tuttuğunda uyanacağını biliyordu.

Derin bir nefes verdiğinde boğazından çıkan hıçkırığı tutamadı. Çöp konteynırın yanındaki kaldırama daha fazla yürüyemeyen bedenini  bıraktı. Adam bedenini saklamak için bir ağacın arkasına saklandı ve yanan sigarasını yere atarak ayakkabısının ucuyla söndürdü.

Sessizliğin içinde yankılanan hıçkırıkları yarım saat önce kulağında yankılanan kurşun seslerine karışıyordu. Keman kutusu omzundan yere düşmüştü ve kaldırımın üstünde uzanıyordu. Genç kız artık kemanına dokunmak istemiyordu. Artık hiçbir şey yapmak istemiyordu. Buğulu gözlerinin ardından karşıdaki ağacı görmeye çalışıyordu. Karşısında bomboş bir arazi vardı. Onun kalbi kadar bomboştu. 

Kaldırımın üstünde duran keman kutusunun içinden babasından kalan ve bu gece bir adamı vurmasına sebep olan silahı çıkarttı. Ellerinde tutmak bile başının dönmesine yetiyordu. Ayağa kalkarak titrek adımlarla karşı tarafa yürümeye çalıştı.

Ağacın arkasından kızı izleyen adam bir süre kızın ağlamasını izledi. Keman kutusunun içinden çıkardığı silah ile karşı tarafa yürüdüğünü görünce kızın kendisine zarar verme ihtimalini düşündü. Kızın sağlıklı olmadığını biliyordu. Bu gece bir adamı vurduktan sonra kendisini vurması yaşadığı bir vicdan azabı olabilirdi.

Adam adı gibi biliyordu ki  kız kendisini vurmaya çalışırsa hiçbir şey yapmayacaktı. İnsanların seçimlerine asla karışmazdı;bu kişi çok önemli birisi olsa bile. Adımlarını hareket etmemek için bir toprağın köküne saplar gibi bastırdı.Omzunu ağaca yaslamıştı ve kızı izlemeye devam ediyordu. 

Genç kız karşıya geçtiğinde ağacın etrafında dolandı. Onu gören birileri olursa onun deli olduğunu düşünebilirlerdi. Bunu umursamamasına rağmen etrafa bir göz attı. Bu silah, bir kanıt sayılırdı ve onu yok etmesi gerekiyordu.

İçinden bir ses bunu inkar etti. Onu yok etmiyordu. Onu saklıyordu. Onu bir gün kullanmak için saklıyordu. Evet, evinde yada yaşadığı bir yerde saklayabilirdi ama bu onun için tehlikeli olurdu. Her an elinin altında bir silah olduğunu bilmek, benzinlerle dolu bir evde çakmakla gezmek gibiydi.

Ağacın arkasına geçerek toprağı kazmaya başladı. Uzun bir süre toprağı kazmaya devam etti ve gecenin kanıtı olan silahı derin olmayan çukura attı. Üstüne hemen toprağı atarken  genç adam kız gittikten sonra silahı alması için zihninin bir kenarına not etti. Kızın tekrar eline silah almasına izin veremezdi.

Genç kız silahı gömdüğünde ve toprağın üstünü tamamen düzleştirdiğinde ayağa kalktı. Keman kutusunun yanına giderek kapağını kapattı. Omzundaki baskıyı tekrar hissettiğinde gülümsedi. Ailesi yanında olmayabilirdi ama babasından kalan armağanın baskısı her zaman sırtındaydı.

Yarım saat daha yürüdükten sonra işlek bir caddeye çıktı. Arkasındaki adamın sessizliği hala sürüyordu. Genç kız bir taksi bulabilmek için etrafına baktı umutla.Aradığı taksiyi bulduğunda elini kaldırdı. Taksi hemen yanında durduğunda toprak bulanmış elleriyle arka kapıyı açtı ve geceyi ardında bırakır gibi oturdu. 

Ama gecenin onu takip ettiğinden habersizdi.

Yıldızların peşinde olan bir adamdan habersizdi. Yıldızlar geceye aitti ve adamın bunu bırakmaya niyeti yoktu.

Adam giden taksinin ardından baktı. Pahalı takım elbisesinin içinden bir tane daha sigara çıkardı ve gümüş zipposuyla sigarayı yaktı. Zihninden geçen her kelimenin dudaklarına dökülmesine izin verdi. 

Durma, küçük kız

Geçmişi o küçük aralıktan izlemeye devam et.

Çünkü arkanda ben varım.

-


İNFİLAKWhere stories live. Discover now