Gözleri dolmuş bana o kadar güzek bakıyordu ki annem. Anneme benzerdim. Kopyası derlerdi bana. Hâlâ diyorlar. Büyüdükçe galiba daha da benziyorduk. Ona benzediğim için şanslıydım. Annem her haliyle güzeldi. Hem de çok...

Babamdan ise ses çıkmıyor, korku dolu gözlerle sadece bana bakıyordu. Korkduğu çok belliydi. İki de bir yerinde kıpırdanıp duruyordu. Herkesi güzelce taradım. Hepsinde aynı yüz ifadesi: Korku.

Ailemi çok seviyordum. Onlar her şeyimdi. Onlar olmasa şu an ne yapardım? Tek başıma olsaydım beni burada kim gözetip koruyup kollayacak hem de beni destekleyip teselli edecekti? İyi ki varlar.

Söze girdim hızlıca. Çünkü çok merak ediyordum.

"Bu nasıl oldu? Biliyor musunuz siz?"

"Nereden bilelim? Sadece polisler aradı hemen geldik. Bu arada senden ifade alacaklarmış. İyi olduğunda haber verecekmişiz. İyi misin? İyi hissediyor musun kendini?"

Dedi halam. Huylarımın bazıları halama geliyordu. Çok seviyordum onu. Masumluğunu, gülümsemesini ve en çok da o güzel konuşmasını...

"Şu an bacağım acıyor. Ama galiba iyi gibiyim."

"Nasıl galiba iyi gibisin? İyi değilsen söyle. Giderler buradan polisler. Sırf senin için bekliyorlar burada."

Hızlıca konuştu dayım. İçinde anlaşılan sinir vardı. Ama kendine karşı. Kendisine sinirlenmiş gibi.

"İyiyim dayı. Tamam sakin ol. Gelsinler. Zaten ifadem yok. Biraz soru sorarlar, bilmiyorum der geçerim."

Polisler geldiğinde ailem çıktı odadan. İki polis bana bakıyordu. Geçmiş olsun dedikten sonra nasıl olduğumu sordu biri. İyiyim dedim.

"Peki kaza hakkında bilgi verir misiniz?"

"Açıkcası sadece fren sesini ve arabanın ışığını hatırlıyorum. Başka hiçbir şey hatırlamıyorum."

"Hmmm. Peki size vuran adamdan şikayetçi misiniz? Zaten adam hapise girecek ama siz şikayetçi olacak mısınız yine de?"

"Nasıl yani hapise girecek ama ben şikayetçi olmasam da mı girecek?"

"Evet. Çünkü alkollü bir şekilde arabayı sürüyormuş. Alkolün seviyesi çok olduğundan ve alkollü bir şekilde kaza yaptığından iki sene hapis cezası aldı. Ama sizin de ifadenizi almak zorundayız. Mahkemesi sizin ifadenizden sonra olacak."

"Hayır..."

Dedim ve bekledim. Biraz sessizlik oldu.

"Ne hayır? Şikayetçi değil misiniz?"

"Evet, değilim."

"Neden peki? Adam size alkollü bir şekilde çarpmış. Sizin bacağınız kırılmış. Ona rağmen şikayetçi değil misiniz?"

"Hayır, değilim. Nedeni de yok. Hem diyorsunuz ya ceza alacak diye. Ne gerek var ki?"

"Ama sizin de ifadeniz önemli."

"Sadece şikayetçi değilim. Bu kadar."

Dedim ve bu konuşmayı burada sonlandırdım. Adam çıkıp gitti. Şikayetçi olmadım. Çünkü adam zaten hapis cezası almış daha gerek yoktu. Hem herkesin hatası vardı. Belki geri dönerdi hatalarından. Ya hapiste o adam değişirse? Hapishane medrese-i yusuffiyedir. Hapis onu değiştirebilir. Bambaşka biri olabilir... Belki de değişmesi için bie fırsattır. En azından benim duam bu yana. Tek çarem o adama duamdır.

HAPİSWhere stories live. Discover now