4.bölüm

20.5K 1.1K 553
                                    

İyi okumalar...

Koca ve karı nerden çıkmış biliyor musunuz?

Eskiden evlenecek erkeğe  ”koca” diyorlardı.Çünkü“koca” bilge demektir yüce demektir. Koca demek, dağ demektir...Ve ne kadar yüce olursa olsun,üstünde kar olmayan dağ eksiktir.Dağların yücesine de kar yağar diye kadına da “kocanın karı” demişler.Bakmayın şimdi evlenenlerin“karı-koca” ilan edildiğine.“Koca ve onun karı” olmalıdır aslında. Yani yüce bir dağ olmalı adam.Kar gibi pak ve masum olmalı kadın. Örtmeli ve bir ömür, süsü olmalı dağın.
Çünkü üşür tepesinde kar olmayan dağ, Ne kadar yüce olursa olsun, yarım görünür.

Peki Aleyna neden kendini bu sıfatta hissetmemişti? Şuan karşısında duran güya 'kocası' olan adamın "Beni yok mu sayıyorsun?"sözleriyle aslında evlendiğinden beri kendisini yok sayan o değil miydi?

Onlar neden Koca-karı olamamışlardı?

Ciwanın kendisine bir dağ olmasını,kendisininde o dağı örten kar olmasını ne çok isterdi. Ama kocası değil bir dağ yaslanacak bir dal bile olamıyordu kendisine.

Genç adam karısının kendisine sabitlediği ela gözlerden bakışını bir an bile çekmeyip tekrar etti sözlerini.

"Bu konakta beni nasıl yok sayarsın kadın!"

Aleyna kocasının kızgınca sarf ettikleriyle dudakları kıvrılılıp,ellerini göğsünde birleştirerek gözlerini kıstı.

"Varlığını hissetmediğim her şeyi yok sayarım!" Genç kadının meydan okuyan sözleriyle genç adam sinirli bir soluk verdi.

"Sana burda, şuan varlığımı kanıtlamamı ister misin?" gökyüzünü andıran keskin bakışlarını genç kadına sabitlerken Aleyna, kaşlarını hayretle havaya kaldırdı. Genç adamın imasını anlaması gecikmemişti.

"Seni pis sapık!"diye çemkiren kadınla, adamın keyfi yerine gelmişti.

"Şuan burda sana sapığı gösterirdim ama... dua et işe gitmem gerek şimdi." Elindeki arabanın anahtarını biraz ilerisinde gölgede duran aracına kaldırıp kilidini açtı. Aleyna genç adamın ukala hareketleriyle sinirle dişlerini gıcırdatıp genç adama doğru yürürken, dişlerinin arasında tısladı.

"Gidişin olurda dönüşün olmasın!" Kocasının omzuna sertçe çarpıp konağın kapısından içeri girdi. Karısının ettiği sözlerle bu sefer dişlerini sıkan adam olmuştu.

"La havle. ..Bir gün o dilini kesmessem ne olayım!

Aleyna kuzeninin gidişiyle koca konakta yalnız kalmış gibi hissediyordu.Şuan sedirde oturmuş saçlarından düşen yazmasını aldırmadan hafif esen rüzgarla gözlerini sımsıkı kapatmış, derin nefesler alıyordu.Awzem daye mutfaktan çıkarken avluda sedirin üstünde oturan küçük gelinle tebessüm etti.Baweşinin gidişiyle koca konakta kadın başına evin erkeklerine tek başına hizmet ediyordu.Bundan asla gocunmazdı. Lakin evde kendisi gibi bir kadın olup birbirleriyle sohbet edip dertlerini birbirlerine söyleyen bir gelini olsun istiyordu hep.

Bu eve 20 yıldır bakıyordu. Kocasıyla daha Serhat 3 yaşındayken gelmiş,konağa kurulmuşlardı. Hanımağası Berra hanım;Mardinin şüphesiz en güzel kızlarından biriydi . Ciwardaki ağalar babasının kapısında sıra olurlardı. Uzun boyu ,esmer teni o kehribar gözleriyle her gencin rüyalarını süsleyecek ,adı gibi saf,tertemiz bir kızdı Berra hanımağa. Lakin babası Sipan ağanın babasıyla dost olduğu için Sipan ağada gözüne ilk gördüğü andan beri kestirdigi Berra ile babasıyla gidip istemiş ve Berra'nın rızasını almadan almışlardı.

Berra ilk başlarda hiç istememiş,ne kadar karşı çıkmış olsada o devirde kızların pek bir söz hakkı olmadığı için el mecbur kabul etmişti bu evliliği. Şuan olduğu gibi. Lakin Allah yukarda Sipan ağa tek bir kötü davranışta bulunmamıştı hanımağasına karşı. O kadar seviyordu ki Berra'yı başında taç etmiş ve Mardin Sipan ağanın Berraya olan aşkına şahit olmuştu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 03, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ZÜMRA( Töre Serisi 2) BİTTİ! Where stories live. Discover now