fourteen

18 1 0
                                    

"Sarko, eğer bu mesajı alıyorsan hala bir şansın vardır." Kyle başını öne eğip derin bir nefes aldı. "Hala bu yüzüğü sana verecek kadar kendimdeyimdir ve kontrolü kaybettiğimin farkındayımdır. Ancak... Ancak bunu sana ben vermediysem her şey için çok geç olmalı... Çok özür dilerim oğlum." Kyle eliyle gözlerindeki yaşları silip başını kaldırdı. "Beni öldürmen gerekiyor Sarko ve bunu ancak bir beyaz yüzük başarabilir. Hayat enerjisi kontrol edemediğim tek spectrum çünkü DNA'mla birleşmiş olan karanlık maddeyle tepkimeye giriyor ve beni normale çeviriyor. Büyük ihtimalle şuanda beyaz yüzüğü nerede bulacağını düşünüyorsundur. Brooklyn, Green-Wood Mezarlığında..." Kyle iç çekti. "Alexandra DeWitt'in mezanında bir beyaz batarya ve yüzük bulacaksın. Onları herhangi bir duruma karşı Sayd saklamamı söylemişti ve şimdi onları senin kullanmanı istiyorum. Sana güveniyorum oğlum, lütfen yüzümü kara çıkartma." 

Yüzükteki ekran bir an titreştikten sonra Kyle tekrar konuştu. "Ne olursa olsun seni çok seviyorum oğlum. Bunu unutma olur mu?"

Kayıt kapandığında Soranik başını çevirip Sarko'ya baktı. Sarko yutkunup sesini düzeltmeye çalıştı. "Şey... Öyleyse oraya gitmeliyiz değil mi?"

Jason başını sallayıp odada kalanlara baktı. Direnişteki çoğu kişi Qward'tan kurtardıkları kahramanların sağlıkları ve güvenlikleriyle ilgileniyordu ve geriye sadece birkaç kişi kalmıştı. Jason odanın kenarında dikilen Genç Wally'e baktı. "Wally sen onları oraya götürür müsün?" 

Wally başını salladı. "Evet ama ışınlanma şeyini yapsak..."

"Wally sen yaklaşık altı aydır hapiste değil misin? Bir insan koşmayı hiç mi özlemez?"

Wally iç çekti. "Peki, peki gidip şu bataryayı bulurum." Başını iki yana salladı. "Yaşlandıkça daha da huysuz olabileceği kimin aklına gelirdi..."

2019

Kyle elindeki yapıyı Guy'ın cansız bedeninden çıkartırken ensesinde hissettiği irkilmeyle arkasını döndü ve John'un yüzüğündeki enerjiyi diğer taraftan ona gelmekte olan Genç Guy'a yöneltti. Guy acıyla arkasındaki duvara çaparken Kyle John'un kolunu sertçe aksi yöne çevirince odada kemiğin kırılma sesi yankılandı. John acıyla dişlerini sıkarken Kyle onu kendisine çekti. "Seni öldürmekten zevk almıyorum Johnny. Bana sadece Hal'in nerede olduğunu söyle, seni ve Guy'ı sağ bırakayım."

"Bunu yapmayacağımızı biliyorsun."

"Biz mahşerin dört feneriyiz, birbirimize asla ihanet etmeyiz." Kyle konuşan gençliğine bakıp güldü. "Hiçbir şey bilmiyorsun."

John sağlam koluyla Kyle'ın kolunu tuttu. "Yanılıyorsun. O haklı, biz birbirimize asla ihanet etmeyiz. Ne oldu sana Kyle? Konuş benimle."

"Yalancısın. Hepiniz yalancısınız." Kyle John'un yakasından tuttu. "Bana ne olduğunu mu merak ediyorsun. Hal oldu. O bana ihanet etti, beni bu hale getirdi. Eğer o ölürse her şey düzelebilir John. Kimse ölmek zorunda değil," Yerde yatan Guy'ın cesedini gösterdi. "Bunlardan hiçbir yaşanmak zorunda değil. Sadece bir adam ölecek ve yerine sevdiğimiz herkes geri gelecek, bu ödenecek ufak bir bedel. Lütfen John, bana Hal'in nerede olduğunu söyle."

John ağzını açıp kapadı. "Bilmiyorum."

"YALANCI!"Kyle tam elindeki yapıyı John'a saplıyordu ki tetiğin çekilme sesini duydu. Başını kaldırdığında Simon'ın silahını gençliğinin başına dayadığını gördü. "Bırak onu yoksa bir daha ki kurşun başına girer."

Kyle güldü. "Sen katil değilsin Simon. Beni, özellikle de tamamen masum olan gençliğimi öldüremezsin."

"Neler yapabileceğim hakkında en ufak bir fikrin yo-"

darkest days | kyle raynerजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें