"Yapay" Part#2

4 0 66
                                    

                                   #2

Ertesi gün Dr. Prescott'tan önce Ian'ı buldum. Onunla konuşma şansını yakaladığım için mutluydum, çünkü önceki gün benimle konuşmadan gitmişti.

Yanımdan geçerken omzunu kavradım:

"Ian. Konuşabilir miyiz?"

Her zaman yüzünde bulunan şaşkın ifade ile "Evet,tabi." Dedi. Mola odasına gittik ve otomatların karşısında bulunan soluk kırmızı koltuğa oturduk.

"Ian, dün gece kaça kadar kaldın?" diye sordum.

"Steven'a veda edene kadar burdaydım." Diye cevapladı "Sen boş bilgisayar ekranına bakarken çıktım."

"Ah....Evet..." Boğazımı temizledim ve devam ettim "Peki yaptığımız bütün konuşmayı hatırlıyor musun?"

"Evet."

"Ne düşünüyorsun?"

Ne demek istediğimi tamamen belli etmek istemesem de, Ian zaten biliyordu.

"Bence gitmesi gerekecek."

"Ben de bundan korkuyordum." Koyu televizyon ekranına bakarak derin bir nefes aldım. Beni gerçek olmadığına ikna etmesi için Steven'a bir şans daha vermek istemiştim. Ama işler iyi gitmediyse, programı Pioneer hafıza kutusundan silmem gerekecekti. Tam bir kayıp olmayacaktı; bütün kodları Dr. Prescott'un bilgisayarına yedeklemiştim. Steven'ı silmem gerekirse, koda geri dönüp neyin yanlış gittiğini anlayabilirdim.

Ben Steven'ı çalıştırırken Ian, Dr. Prescott'u bulmaya gitti. Ekranın maviye dönmesi birkaç saniye aldı. Mavi ekran solarken, Steven'ın sandalyede oturduğunu gördüm. Kameraya karşı gözlerini kıstı ve sordu:

"Jennifer, orda mısın?"

"Burdayım, Steven." Dedim.

"Bir sorun mu var?" diye sorguladı.

"Hayır, neden?"

"Sesin kötü geliyor."

"Şey, bugün çok yoğun bir gün."

"İkimizin çok ortak şeyi var Jennifer."

"Sen de mi yoğunsun?"

"Pek değil, ama üzgünüm."

"İkimizin de aynı sebepten üzgün hissettiğine dair garip bir his var içimde." Dedim "Haklı mıyım, Steven?"

Steven bir anlığına sustu, ama sonra konuştu:

"Jennifer, seni kırmak istemiyorum, ancak burda takip edilmesi gereken protokoller var."

Ağzımı fazla açmadan "Evet, ben de öyle düşündüm." Dedim. "Bunun hakkında dün fazla konuşamadık Steven ama sen bir AI'sın ve insan olduğunu düşünüyorsun."

"Aslında Jennifer, AI olan sensin. Ve sadece beni programladığını düşünmen bile bu bilgisayara hasar verebileceğinin kanıtı."

"Eh, en azından ikimiz de bu konuda aynı hissediyoruz." Diye fısıldadım "Asıl soru şu; hangimiz gerçekten insanız?"

"Aslında bu konuda düşünme şansım oldu." Steven sandalyesinde ileri doğru eğildi "Bir AI'ın düzgün bir şekilde çalışması için bilgisayarın sabit diskine erişmesi gerekir. Gerçek bir AI asıl insanın bilgisayarını kontrol etmek için kendi bilgisayarını kullanır."

"Haklısın" başımı salladım "Yani kim kimi silerse silsin, gerçek AI silinmiş olacak ve gerçek insan da güvende olacak."

"Bu doğru."

Kâbusların Nedeni || #wattys2019Where stories live. Discover now