dört

523 60 33
                                    

denizin yansımasından kendini izliyordu.

gözlerini kapattı ve derin nefesler aldı. engelleyemedi, birkaç yaş bıraktı denize.

toparlanmaya çalıştı ve dikleşti. geçenlerde emir'in ona yolladığı fotoğrafı sevdi parmaklarıyla.

burnunu çekti. "emir, hani gelecektin? ben dayanamıyorum artık. annem... emir annem bizden umudu kesti. bana sürekli 'dönmeyecek' diyip duruyor."

sıla emir'in bunları bilmesini istemiyordu ama anlattıkça rahatlıyordu.

"sadece annem değil emir, herkes aynısını diyor."

alt dudağını dişledi ve gözleri ufuk çizgisinde öylece durdu bir süre.

"ama yapamam emir can. ben vazgeçemem senden. sen zaten benken nasıl vazgeçebilirim ki? hayatım, hayallerim, umutlarım, sevinçlerim... her şeyim sensin iğrek. her şeyim."

öyleydi de. her kelimeyi inanarak söylüyordu. 

gözlerini kapattı. karanlıkta emir can'ın siyaha dönük kahverengi gözleriyle karşılaştı. buruk bir tebessüm belirdi yüzünde. sonra o gözlerin etrafı da şekillendi ve karşısında emir can'ı gördü. 

karanlıkta ona gülümsüyordu. 

bir teybin kasediydi bu sevda 

miadı doldu

beni olaysız dağıttınız

beni uğurlaOnde histórias criam vida. Descubra agora