14

2.6K 258 360
                                    

Güneş battı ve tekrar yükseldi, tekrar batmaya başladığında Zadia ve Zayn hala yoktu.
Bir gün olmuştu ve onlar yoktu.

Esther boş gözlerle kapalı televizyon ekranını izlerken her saniye ettiği dualar çoğalıyordu.
Zayn kızını nereye götürmüştü?
Ondan kaçırmış mıydı?
Geri getirecek miydi?
Peki neden bunu yapmıştı?

Kızına tek bir gün bile bakmayan adam birden gelmiş ve onu götürmüştü.
Telefonunu belki de bininci kez tekrar aldı ve Zayn'i yeniden aradı, telefonu da hala kapalıydı.

Dudaklarını ısırmaya başlarken köşedeki Zadia'nın oyuncak bebeği Lea'yı gördü ve ona uzanıp aldı.
Bebeğe sıkıca sarılıp ağlamaya başladığında söylediği her bir cümle, her bir kelime hatta her bir harf için pişman oldu.

Minik kızını üzmüştü, Esther ona bağırdıktan sonra o sadece "Anneler üzüldüğünde çocuklar da üzülür." demişti ve bu sözler Esther'in içindeki pişmanlığı daha da arttırıyordu.

Söylediği hiçbir şeyde ciddi değildi, o olmasa ne yapabilirdi ki zaten? O olmasa dünyası siyaha boyanırdı.
Zadia Esther'in dayanmasının, gücünün tek nedeniydi.

Oyuncak bebeğin kokusu Zadia'nın kokusu ile karışmıştı ve Esther buna daha çok ağladı. Zayn ona bakmayı bilmiyordu ki.
Nasıl onu annesinden uzaklaştırmıştı?

Bu gece Zadia'dan ayrı geçirdiği ilk gece olmuştu ve hayatının en zor gecelerinden biriydi.
Zayn'i tekrar aradı ve yine aynı cevabı aldı. Ağlamaya devam ederken gözlerinden yaş gelmiyordu artık. Şişmiş gözleri buna izin vermiyordu çünkü.
Dakikalar geçti ve o sırada kapı çaldı.

"Zadia." dedi hızla ayağa kalkarken. "Zadia!" kapıyı açtığında beklediği kişiyi görmemişti.

Harry elinde atıştırmalıklarla tekrar bu eve gelmişti.
"Ne oldu?" dedi Esther'in ağlayan yüzünü inceleyip.
Esther onun yüzüne kapıyı kapatacağı sırada Harry kapıyı tuttu ve içeri girdikten sonra arkasından kapıyı kapattı.

"Harry git." dedi Esther göz yaşlarını silip.
"Seni görmek istemiyorum."

"Esther, Zadia nerede? Neden ağlıyorsun?"

"Sen bunca şeyden sonra hala nasıl bu eve gelebilirsin? Git buradan Harry."

"Zadia nerede? Neden ağlıyorsun?" diye sert bir şekilde tekrar etti Harry.

"Bilmiyorum, dün Zayn onu götürdü." dediğinde Harry dizleri üzerine çöküp koltukta oturan Esther'in kendisine bakmasını sağladı.

"Ne demek götürdü? Nereye götürmüş olabilir ki?"

"Bilmiyorum." Esther omzunu kaldırıp indirdi.

"Sebepsiz yere mi götürdü?" dediğinde Eshter'in aklına yeniden söylediği sözler geldi ve daha çok ağlamaya başladı.
Harry onu güçlü kolları arasına aldığında Esther'de kollarını ona sardı ve orada bir süre ağladı.
Esther'in Harry'nin montuna düşen her bir göz yaşı damlası Harry'nin kalbini kırıyordu.
O Esther'i nasıl mutsuz edebilmişti?

"Onu buluruz, sorun değil." dediğinde Esther bir anlık mutlulukla Harry'nin yüzünü elleri arasına aldı ve heyecanla konuştu.
"Bugün bulabilir miyiz peki?"

"Buluruz." Harry onun elini öptü ve tekrardan sarıldı. "Ağlama artık." göz yaşlarını sildiğinde Esther onun minik kızını nasıl bulacağını düşünüyordu.

"Şimdi bana biraz zaman ver olur mu?" Harry oturduğu yerden kalktı ve telefonunu çıkarıp birkaç numara tuşladı.

"Hey Niall." dedi karşı taraf telefonu açtığında. "Senden bir şey isteyeceğim dostum." evden çıktığında Esther bu işin olması için dua ediyordu.

secrets | zm-hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin