Tavan Arasındaki Şey - Bölüm 3

19 3 0
                                    

Koridor karanlık ve sessizdi. Nefesimi tutarak etrafı dinledim. Çıt yoktu. Kendimi hala aptal gibi hissetsem de deli gibi tedirgindim. Çünkü o sesi gerçekten duymuştum. Korkmak için sebebim vardı.

Gözlerimi yukarı kaldırarak tavan arasının kapısına diktim. Oraya günler sonra ilk defa bakıyordum. İçimi anlık bir ürperti kapladı. Koridoru aydınlatıp bu kasvetten kurtulmak adına duvardaki elektrik düğmesine uzanmıştım ki günler önceki o kıkırdamayı yeniden duydum.

Arkamdan gelen sese tepki vermek için hızla sırtımı döndüm ve buz gibi oldum. Bir şey hareket edip aceleyle oğlumun odasına girmişti. Kısacık bir andı. O kadar kısaydı ki bir şey görüp görmediğim konusunda ikileme düşmüştüm. Korku ve karanlık gözlerimi aldatıyor olabilirdi.

Arka arkaya gelen dehşet dalgaları bedenimi alabora ederken elimdeki vazoyu kavrayarak ayaklarıma oğlumun odasına doğru yürümeleri emrini verdim. Kapıyı yavaşça itip temkinli biçimde içeriye süzüldüm. Vazoyu ani bir saldırıya karşı koymak için havaya kaldırmıştım. Her şeye hazırdım. Gözlerimi kırpmadan içeriye göz gezdirdim ve herhangi bir şeyle karşılaşmayı bekledim. Ama odada hiçbir şey yoktu.

Duyduğum gıcırtılı ses sonrası yeniden ani bir hareketle arkamı döndüm. Biraz önce kapalı duran dolap kapağı artık açıktı. Burada garip bir varlık vardı, artık emindim. Korkuyla yutkundum. Saldırıya hazır bir şekilde dolaba doğru yavaş adımlarla yaklaştım. Alnımdan terler damlıyordu. Buz gibi soğuk elim açık kapağı kavradı. Karanlık bir girdabı andıran dolabın içine doğru bakmak için eğildim.

Aniden ayağımın altında bir ses işittim. Zemindeki parkeden gelmişti. Duyduğum sese bakılırsa bastığım yerin altı boştu. Vazoyu yatağa fırlatıp odanın ışığını açtım. Ardından eğilerek bastığım yere baktım. Zemindeki parkenin bir parçası farklı renkteydi ve garip duruyordu. Tırnaklarımı kenarlara geçirip güç uygulayınca ahşap parça yerinden çıktı ve şaşkınlıkla bakakaldığım bir nesneyi gözler önüne serdi: Üç anahtarın takılı olduğu bir halka.

Heyecanla uzanıp halkayı elime aldım. Sanırım aradığım şeyi bulmuştum. Bir tanesi muhakkak tavan arasının kilidini açıyor olmalıydı. Eğer biraz önce gerçekten odaya giren bir şey gördüysem belki de bunu bulmam için bana yol göstermişti. Kafamdan bu ürkütücü düşünceyi sildim ve koridora fırladım. Bir adet el feneri ve merdivenle geri döndüm. Birkaç saniye içinde kilidin yanındaydım. Sanırım bu sefer olacaktı. Halkadaki anahtarlardan birini seçip deliğe soktuğumda beklediğim sonuca ilk denemede ulaştığımı anladım. Kilit kapaktan kurtuldu. Karanlığa açılan geçit başımın üstünde kaldırılmayı bekliyordu artık.

Kapağı yukarı doğru biraz zorlayınca gıcırdayarak açıldı. O hareket ettikçe kalbim daha hızlı çarpmaya başladı. El fenerini açıp titreyerek karanlığa doğru tuttum. Korkunç bir şeyle karşılaşmaya kendimi hazırlamıştım. Ama onun yerine eski püskü eşyalar çarptı gözüme. Ortalığı toz ve örümcek ağları kaplamıştı. Üst üste yığılmış eşyalar neredeyse bu toz örtü nedeniyle ayırt edilemiyordu. Feneri tavan arasında tamamen gezdirdikten sonra kendimi yukarı çektim. Ayağa kalkıp dizlerimi temizledim ve yavaş yavaş eşyalara yaklaştım.

Yıllardır açılmamış gibi duran bu tavan arasında neredeyse her şey vardı. Koltuklar, sandalyeler, halılar, gümüş olduğu anlaşılan şamdanlar, küçük bir gramofon ve bir pikap ilk fark edilenler arasındaydı. Ama hepsinden ayrı olarak, tam köşede başka bir şey dikkatimi çekmişti: Büyük ahşap bir sandık.

Merak içerisinde sandığa doğru yürüdüm. Üzerinde tozdan başka hiçbir şey yoktu. Akça ağaçtan yapılmışa benziyordu. Oldukça eski olduğu da belliydi. Karımın ailesinden kalmış olabileceğini düşündüğümde daha da heyecanlanmıştım. Ellerimle yüzeydeki tozu temizleyince gözüme başka bir şey takıldı. Kapağın üzerinde bir anahtar deliği vardı.

Korku Hikayeleri & Creepypasta (Cem'den Dinle)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin