-OLAYLAR-

1.5K 28 1
                                    

BÖLÜM 7

"Noluyor Melek? Ne bu hal?"

"Mert.. Mert.. beni aldatıyor." Birden işittiğim yerde kalakalmıştım kesinlikle beni kandırıyorlardı biryerlerden çıkardı şimdi Mert.

"Şaka kaldıramayacak kadar yorgunum Melek." Dedim ve başımı kapıdan çıkartıp "Meeeeerrrtttt! Hadi gel sende. Kanmadım işte."  Melek gözyaşlarını silip bana saf görmüş gibi bakmaya başlayınca "Sen.. sen şaka yapmıyorsun." diyerek kapıyı kapattım evet Mert olsa kapıya şu anda ayak atması gerekti. Olaylar ciddi. Melek susarak koltuğa oturdu. Bende yavaş yavaş yanına oturdum. Ve tekrar ettim "Sen.. gerçekten şaka yapmıyorsun." Dedim Melek şişik gözleriyle tekrar bana bakınca "Sence şaka yapar gibi bir halim mi var Lena! Ben aldatıldım! Resmen aşık olduğum adam tarafından ALDATILDIM!" dediğinde gözlerim ister istemez büyümüştü. Mertten bahsediyorduk. Ben pek aşklara inanmasam da Mertle Meleğin ki bambaşkaydı. Yani benim için aşkların hepsi saçma ve basit olsa da.

"Bir saniye ya.. En baştan anlatır mısın bana şu olayı." Dedim ve gözyaşlarını sildim.

"Ben Mertlerin evine gittim. Içeri girdim herşey iyi ve güzeldi ama fazla telaşlıydı hiç anlamlandıramadım telaşının neden olduğunu, odasına çıkmak istedim bu sefer yüzü kızarmaya başladı beni kapıda 7 dakika bekletti. Sonra içeri aldı beni. Yine takmadım çok. Özel eşyaları vardır onları toplamıştır dedim. Yattık müzik dinliyoduk bi an susadım tam kalkıyorken ayağıma bir ip dolandı eğilmiş onu çekerken gerisi elime geldi ve o bir.. Südyendi! Bildiğin südyen! Lena! Siyah bir südyeen!" Dinlerken farkettiğim istemsizce olan eli ağza götürüp gözleri bir hayli açarak şaşırma pozisyonu verdim. Ama gözlerim yerinden çıkacak kadar şaşırmıştım. Ve Melek daha  fazla konusamayarak sadece bana sarıldı.

Merdiven tıkırtıları duyduğumda Vildanın indiğini anladım.

"Hey Lena! Siyah südyenim nerede?" diyerek yanımıza yaklaştı Meleği görünce "Ah.. Hoşgeldin tatlım. Bir sorun mu var? Yüzler düşük." diyerek tekli koltuğa yayıldı. Meleğin, Vildanın yanında rahat olamadığını farkedince "Birincisi siyah südyeninin nerede olduğunu bilmiyorum. İkincisi biz dışarıya çıkıyoruz. Üçüncüsü anahtarım yok sakın evden çıkma." diyerek üstüme baharlığımı geçirip hızlıca Meleği dışarıya çıkarttım.

AKININ AĞZINDAN

O şerefsiz Jack'i alt etmiştim. Benim daha nasıl bir insan olduğumu bilmiyordu ve teker teker hıncımı çıkartacaktım ondan. Lena ise fazlasıyla durgun gözüküyordu. Lena.. Lena ve Lena. Onda bambaşka şeyler farkediyorum ve ben böyle bir çocuk değilim. Bir kız gördüğümde onu hemen becermek istiyorum ve direk gözlerim gögüslerine kayarken.. Lena, bambaşka. Onun gözleri bambaşka şeyler hissettiriyor bana o an kendimde olamıyorum bambaşka bir Akın oluyorum sanki. Yatağa yatmış öylece düşüncelerimle cebelleşirken telefonum çalındı arayan Mertti.

"Efendim aga."

"Çok kötü birşey oldu aga galiba sıçtım."

"Noldu lan?" Diyerek birden ayaklandım. Sesi çok titrek geliyordu.

"Melek.. Vildanın südyenini gördü."

"Ananııın.. Nasıl gördü lan?"

"Gel eve anlatıcam."

LENANIN AĞZINDAN

Melekle saatlerce sahilin kenarındaki küçük bir kafede oturup vakit geçirdik en azından onun kafası biraz dağıldı. Biraz daha ağlaması kesildi ve biraz daha şoku atlatmıştı ya da bana atlatmış gibi gözüküyordu. İyi olduğundan emin olduğunda onu taksiye bindirerek eve gönderdikten sonra yavaş yavaş eve doğru yürümeye başladım. Meleğin sorunlarını düşünürken kendimi unutmuştum. Ah Lena! Hala şu konuyu açma! Unut ve unut! Kollarımı birbirine bağlamış taşlara vura vura yürürken bir arabanın korna sesiyle irkildim. Hava karanlıktı ve arabanın farları bir hayli gözümü alıyordu.

"Yavaş olsana biraz! Beni ezecektin!" Dedim. Gözlerimi ışıktan koruyarak. Birden şöför farları kapattı ve direk ona odaklandım.

"Merak etme bebeğim ben güzelleri ezmeyi severim, çirkinler tarzım değil." Dedi göz kırparak. Ama.. Bu.. Akındı.

"Sen şaka mısın ya?" Diyerek yürümemi hızlandırmaya başladım.

"Hava karanlık ve yalnızsın hadi gel bırakayım seni." Diye bagırdı arabanın içinden. Onun arabasına binemezdim. Binmek istemiyordum. Hislerim tekrar başa dönecekti, korkuyordum. Arabanın motor sesi bile içimi gıcıklatmaya yetiyordu. Bu yüzden onaylamayıp tekrar yürümeye devam ettim. Yürüyordum ama aklım arkadaydı. Farları tekrar açmıştı, görüyordum, gitmemişti. Tam arkamı dönüp bakacakken kendimi Akının kollarında buldum. Bağıracakken lafı ağzıma tıkayıp:

"Eğer ki bağırırsan heryerini ısırırım. Heryerini." dediğinde birden sessizleştim. Bazenleri çok sert olabiliyordu. Bazenleri mi? Herzaman çok sertti. Sert.

Eve gelene kadar arabada ikimizde hiç konuşmamıştık. Kısık seste Akın'ın dinlemekten zevk aldığı arabesk şarkılar çalıyordu. Sanki içimizdeki söyleyemediğimiz şeyleri onlar dile getiriyormuş gibi sadece susuyorduk. Ve bazenleri Akın'ı izliyordum, araba sürüşünü, direksiyonu tutuşunu, yüz hatlarını.. Aman.. Nasılsa araba sürüyordu nereden anlayacaktı onu izlediğimi? Değil mi? Eve yaklaştığımızda belkide konuşma vaktidir diyerek Akına döndüm:

"Teşekkür ederim." 

"Önemli değil safım." Birden bana saf dediğini farkettiğimde tekrar ona döndüm:

"Saf derken?"

"Sürekli beni izlediğini farketmediğimi mi zannediyorsun?" dediğinde ben o an şok olmuştum. Bu kadar mı belli etmiştim onu izlediğimi? Ah! Salaksın Lena. Şimdi ne diyecektin çocuğa düşün bakalım.. Düşün.. Düşün.. Evet! En iyisi yalanlamak yoksa kurtuluş yolu yok!

"Seni neden izliyim ben ya. Saçmalama." diyerek direk cevabını dinlemeden indim. Bi güzelde kapısını çarptım. Yani sen nasıl anlarsın benim seni izlediğimi. Anlamaman gerekti. Ya sende suç Lena çocukta ne suçu ararsın öyle çocuğa rahatça dönüp bakarsın olacağı bu tabi. Birde çocuğa bana saf dedi diye kızıyorum. Söylene söylene zili kıracaktım az kalsın. Vildan bana bu adiliği lütfen yapmış olma diyerek gözlerimi kapatarak geri geri geldim. Evet! Süper! Gerçekten süper! Işıklar yanmıyor! Vildan Hanım evde değil. Ve telefonuda kapsama alanı! Evet! Mükkemmel! Dışarıda kaldım. Çaresizlikten kaldırıma oturup caddeden geçen arabaları izledim. Yani Vildan şu düşürdüğün hallere bak. Sen görüceksin burnundan getiricem senin.

Mertin arabasına benzeyen kırmızı bir araba yanıma yaklaşınca kaldırımdan kalktım. Benzetmem doğru çıkmış. Gerçekten Mertmiş. Arabadan telaşlı bir şekilde çıkınca:

"Mert neden geldin? Sorun Melekse. Sus sakın konuşma Mert." Ben Merte bağırırken Mert yan kapıdan Vildanı.. Vildan mı!?

"Sorun kardeşin Lena!" dedi Mert. Ve devam etti "Peşimi bırakmıyor! Sıkıldım! Ve bu yüzde.." Birden ince bir sesin beni ve Mert'i çağırdığını duyunca bir yandan Mertle Vildanı tutarken bizi çağıran sese baktık.

"Lena! Mert!" Kahretsin. Melek! Herşey bu kadar üst üste gelmek zorunda değil. Merte baktığımda ise bir küfürle ne hissettiğini anlayabilmiştim.

"Şansımın evveliyatını sikiyim."

Olayı yumuşatmam lazımdı, ama nasıl? Bir taraftan bağıran Vildanı susturmaya çalışırken bize doğru gelen Meleğe ne cevap vereceğimi düşünüyordum.

"Ne oluyor burda Lena?" dedi sarhoş Vildana bakarken. Ben ise Merte baktığımda artık pes etmiş gibi bir hali vardı. Mertte bu işi kurtaramayacağına göre anlaşılan top benim elimdeydi. Tam konuşacakken Vildan Merte bakarak:

"Seviyorum seni çocuk anlasana, ölüyorum." Ne! Ne! Ne diyo bu? Ben şaşkın bir halde Merte bakıyordum.

"Sen ne saçmalıyorsun Vildan!" dedim. Meleğe baktığımda ise gözleri dolmuş bir şekilde:

"Allah belanızı versin!"

BÖLÜM SONU

SERT VE SAFIMSIWhere stories live. Discover now