+ 1

2.6K 317 45
                                    

Uyuyalı ne kadar olmuştu emin değildim ama yanımdaki hareketlenmeleri algılayıp uyanalı birkaç dakika oluyordu. Neden bilmiyorum ama oflayıp duruyor ve sürekli hareket ediyordu. Bir iki kere ona sarılıp uyumasına yardımcı olmak istesem de işe yaramamıştı. En sonunda ayağa kalktığını hissedince ben de gözlerimi araladım.

"Sorun ne, bebeğim?"

"Hyung..." Yatağın ucuna oturmuştu ve askılı tişörtünden görünen sol omzunu kaşıyordu. Bir elini de yumruk yapmış, gözünü ovalıyordu. Karanlıkta yüzünü net bir şekilde görebilene kadar yatmaya devam ettim.

"Sinek yedi. Uyuyamıyorum ki, seni de uyandırdım of." Ben de kalktım ve komidindeki lambayı yaktım. Kaşıdığı yerde ufak bir kızarıklık olmuştu.

"Başka var mı?" Kafasını usulca sallayıp sağ dizini kırdı. Bileğinin biraz yukarısı da aynıydı. Uzanıp küçük bir öpücük bıraktım o kızarıklığa.

"N'apıyorsun? Mikrop olur."

"Seni ısırdılar da ben niye sağlamım? Hiç adil değil." İki eliyle de yanaklarımı okşadıktan sonra oflayıp yine kaşındı.

"Olmaz öyle. Ama tabi keşke beni de yemeselerdi." Ayağa kalkıp ışığı yaktım ve odanın banyosunda bir şeyler var mı diye kontrol ettim. İçeriden konuştuğunu duyabiliyordum.

"Zaten bu oteli hiç sevmedim. Keşke annemin ayarladığında kalsaydık, hyung. Denize yakın diye seçtik ama baksana uyuyamıyoruz bile." Nihayet dolapların birinde bir sprey bulduğumda tekrar yatağa döndüm. Öylece oturmuş, yeri izleyerek kaşınıyordu. Yanına oturup saçlarını okşadım. Üzerinde hala uyku sersemliği vardı ve öyle tatlıydı ki. Saçları karışmıştı ve yanakları da şişmişti. Sulu sulu öptüm onu bir güzel. Hafif gülümsese de hala mızmızlanıyordu.

"Gel, bundan sıkalım her yerine. İstersen yarın diğer otele geçeriz."

"Gece gece uğraştığımız şeye bak. Çok sıkıldım." Önce ısırıkların üzerine sonra da görünen her yerine sıktım spreyden. Arada yine söyleniyordu, tam bir bebekti. Ellerimi yıkayıp da tekrar yatağa girdiğimde o çoktan uzanmıştı. Küçük lambayı da söndürüp tamamen ona döndüm.

"Kaşınıyor mu hala?"

"Biraz."

"Geçer şimdi. Uyu güzelce, olur mu?" Kafasını sallayıp yüzünü daha da yaklaştırdı. Gözlerini yummuştu bile.

"Hyung?" Birkaç dakika geçmişti ki fısıltı halindeki sesi ulaştı kulağıma.

"Hm?"

"Şey, ben sana bir dilek kartı almıştım." Bunu ne zaman soracak diye bekliyordum resmen. Çünkü yarın yüz gün doluyordu. Bu konu hakkında sürpriz yapacaktım ona ama dayanamamıştı işte.

"Hangi kart?" Onunla biraz oynamak istiyordum.

"Hani almıştım ya, Kore mahallesindeyken."

"Bebeğim, yarın konuşalım mı? Çok uykum var." Derin bir nefes verdiğini duyabiliyordum. Kollarını belime sardı ve burnunu burnuma değdirdi.

"Tamam." Sesi öyle kırık gelmişti ki dayanamadım. Dudaklarına uzandım ve yavaşça öptüm. Anında kabul etmişti beni. Küçük hareketleri dudaklarım üzerinde geziniyordu ve parmakları da tenimi okşuyordu. Geri çekilip burnunu da öptüm.

"İyi geceler, sevgilim."

"İyi geceler, aşkım hyung."

*

Kahvaltıdan sonra biraz kumsalda yürümüştük. Şimdi de gölgelik bir yer bulup öylece uzanmıştık. Yaz tatilinin son günlerini böyle, bu güzel çocukla değerlendirmek oldukça hoş ve dingindi. Denizden gelen hafif rüzgar ile kokusu daha da çok doluyordu burnuma. Elindeki elmayı küçük ve çabuk bir şekilde yemeye devam ediyordu. Bitirip çöpünü kenara koyunca hemen ellerini sildi ve göğsüme yaslandı.

"Hyung?"

"Bebeğim?" Alttan alttan bana bakmaya çalışıyordu. Saçları çok uzamıştı, gözleri kapanıyordu neredeyse. Rüzgar dağıtsa da onları geriye atmaktan asla bıkmıyordum.

"Üniversite için uzak bir yere gidersen ne olacak?"

"Seni sevmeye devam edeceğim." Önce dudaklarını büzdü, sonrasında bakışlarını denize çevirip devam ettim.

"Buna ben de devam ederim. Ama seni özlerim, bu ne olacak?"

"Sen de yanıma gelirsin? Hem fazla uzak bir yere gitmeyi planlamıyorum. Bir yıl idare etmeye çalışırız." Başını sallayıp kollarını etrafıma sardı.

"Evet, ne olacak sanki? Hem sürekli gelirsin, ben de gelirim seni görmeye. Sonra da çok çalışıp yanına gelirim. Aynı yurtta kalırız. Hyung! Belki eve bile çıkabiliriz?" Son cümlesini öyle büyük bir heyecanla söylemişti ki hızlıca yattığı yerden kalkıp yanaklarımı sıkmıştı. Ben de kalktım, aynısını ona yapıp dudaklarına bir öpücük bıraktım. O biraz bununla oyalanırken cebimden bana aldığı kartı çıkartmıştım.

"Bak, burda ne var."

"İnanmıyorum hyung, unutmamışsın." Başını boynuma sokup sarılmış, hala karta bakıyordu. Yanağımı öpüp geri çekildi.

"Ya içinde kötü bir şey yazıyorsa?"

"Ne dilemiştin bunu bana verirken?" Tam açacaktım ki elimden aldı.

"Söylemem! Önce açalım, yazan şeye göre derim ben." Onu onayladıktan sonra zarfın üst kenarını ince bir şekilde, yavaşça yırttı. İçinden yaldızlı beyaz bir kart çıkmıştı. Heyecanla bir bana bir de karta bakıyordu. İçini açtığında bir tarafında gökyüzündeki dolunaya doğru uçan beyaz bir ejderha görmüştüm, diğer tarafta da Korece bir şeyler yazıyordu. Okudu, inceledi, sonra kocaman gülümseyip hızla dudaklarıma kapandı. Sendelesem de dengemi sağlamıştım ama gülmekten öpemiyordu bile. En sonunda dudaklarını çekip küçük kahkahası ile beraber konuştu.

"Seni çok seviyorum."

"Ne yazıyor, söylesene." Saçlarını düzeltip yanıma geçti ve özenle kartı anlatmaya başladı.

"Bak şimdi, dışını beyaz görünce çok heyecanlandım çünkü beyaz genelde iyiyi çağrıştırsa da bu kartlarda bir tane kötü anlamı var. O gelir diye korktum. Ama bak, burda şafağın sökmesine rağmen hala görünen dolunaya uçan beyaz kuyruklu bir kral ejderhası var. Bu iyi şans demek. Ama asıl anlamı ne biliyor musun?" Büyük bir sır veriyormuş gibi gözlerimin içine bakıyordu. Devam etmesi için bir şey demedim.

"Sonsuz aşktaki mutluluk demek bu hyung! Bunu sana verirken seninle olmayı dilemiştim ben. Şuna bakar mısın?" Kartı evirip çevirip duruyordu. Kalbi öyle güzeldi ki ne düşündüyse o çıkmıştı resmen. Beni kendisine aşık etmişti, bu da onun marifetiydi. İsteyip de alamayacağı hiçbir şey yok gibiydi. Küçük bedenini kollarım ile sarıp boynunu öptüm. Kıkırdıyordu, çok mutluydu ve gerisi hiç önemli değildi.

"Kartın gücünü bilemem ama bu doğru, seni sonsuza dek mutlu edeceğim sevgilim."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


endringHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin