02

223 34 22
                                    

Ben geldim ama okuyucu yok ühühü

Neden burdaydım hiçbir fikrim yoktu.Tek bildiğim zihnimi birazda olsa rahatlatmak istiyorsam burada olmam gerektiğiydi.

O günün üzerinden tam beş gün geçmişti.Yoongi ile tanıştığım o rüyavari günün üzerinden.Koskaca beş gün.

Yemin ederim yüzü,mimikleri,naifliği bir saniye olsun aklımdan çıkmıyordu.Çıldıracaktım.

O günden beri hayatımın seyri değişmiş,düşüncelerimin başını hep o çeker olmuştu.Derse girdiğimde,uyumadan önce,yürürken hatta yemek yerken bile...Hep onu düşünüyor,dondurma yerkenki o sevimli halleri aklıma gelince elimde olmadan saf saf gülümsüyordum.

Ölüm fermanımı o gün imzalamıştım.

Şimdi ise burada,onun okuduğu lisenin önündeydim.Öylece dikilmiş dersten çıkmasını bekliyor,resmen nöbet tutuyordum.Çıksa ne yapacağım,onun hakkında da hiçbir fikrim yoktu ya,neyse.

Normalde yarım saat benim içinse asırlarmış gibi süren zaman diliminden sonra görebildim onu.Okul zili çalınca bir heyecan sarmıştı tüm bedenimi.Sanki hayatımı değiştirecek,çok önemli şeyler olacakmışcasına,sanki büyük bir tehlikenin içerisindeymişcesine bir heyecan.

Okul yavaş yavaş boşalırken,çocuklar bahçeye doğru koşuştururken aradan gördüm onu.O kadar minikti ki gözükmüyordu onca kişinin arasından ama benim gözüm hemen çekip almıştı,tanımıştı onu.

Beyaz okul forması ve siyah pantolonu vardı üzerinde.Bu formayla gezen çocukları sıkça görürdüm-okul ve evimin arasında ki mesafe onbeş dakikaydı-ama hiç böylesini görmemiştim.

Nasıl da güzeldi...O kıytırık okul formasını bile nasıl güzelleştiriyordu öyle.Birden karşımda görüverince onu yutkunamadım, soluklanamadım...Öylece durdum.

Üzerinde o günkü hırkası vardı.Sol omuzundan kayıp gitmişti büyük hırka,minik bedeni taşıyamıyordu hırkayı.Zaaf gibiydi bende bu.Sevimli hallerini gördükçe çığlık atasım,onu yiyip bitiresim,mıncırasım geliyordu.

O,okul merdivenlerinden inip bahçeye çıkınca toparladım kendimi.Buraya gelirken amacım onu sadece görmekse de şimdi öylece çekip gidesim gelmiyordu.Hızla ilerledim ve okulun biraz ilerisinde durup,aylak aylak yürümeye başladım.

Beni farkedip laf atmasını istiyordum.Gerçi tanırmıydı ki beni?Sadece bir kere görüşmüştük,üstünkörüydü o da.Onun bende yer ettiği gibi ben de onda yer etmişmiydim ki de beni hatırlayacaktı?

Tüm sorularımı cevaplayan şeydi arkamdan gelen "Hoseokkie!" Sesi.Adımı böyle söylemesi bir yana o güzel dudaklarından ismimin dökülmesi bile beni mayıştırmıştı.Kendimi salak salak sırıtmamak konusunda telkin edip arkama döndüm.

Koştur koştur geliyordu yanıma,sanki kaçacakmışım gibi."Yavaşla,"diye mırıldandım bana iyice yaklaştığı bir an.Tam önümde durup dizlerini hafifçe kırdı ve ellerini de üzerine koyup hızlı hızlı soluklandı.

"Niye koştun ki bu kadar?"Diye yakındım,bir yandan da destek olmak için elimi uzatıyordum ama ona dokunamadan geri çekiyordum.Sanki kırılacak değerli bir eşya gibiydi gözümde.

"Ben,"Diye mırıldandı nefes nefese,gözlerime bakmıyordu."Ben sana yetişemeyeceğim diye korktum."

Ne diyeceğimi bilmeden kaldım öylece.Sadece bu cümlesiyle umutlanmıştım bile.Belki o da bu saçma şeyleri hissediyordur,o da beni aklından çıkaramıyordur.

Birkaç saniye sonra yavaşça doğruldu ve göz göze geldik.Biraz baktıktan sonra kıkırdayıp geri çekti gözlerini benden.Bembeyaz yanaklarına pembelik yayılmıştı şimdi."Ben okuldan şimdi çıktım da,seni gördüm selam vereyim dedim."

Biliyorum diye geçirdim içimden.Onun için geldim ya zaten.

Tekrar göz göze geldik,kızarık yanaklarıyla bana baktı ve iç çekti.İnce dudaklarındaki silik tebessüm silindi."Sen ne yapıyorsun burada?"

Ne diyeceğimi bilemedim o anlık telaşla.Hatta öyle bir kaldım ki neredeyse "Seni görmek için,"diyecektim ama kendimi zar zor dizginledim.Onun yerine,"Ben her gün yürüyüş yaparım.Şans eseri buradan geçiyordum işte."

Yoongi'nin ince dudakları yukarıya doğru kıvrıldı,tombul yanakları daha da belirginleşti."Öyle mi?"Diye cıvıldadı."Yeni güzargahın burası mı artık?Her gün gelecek misin?"

İçim gidiyordu ona.Nasıl da un ufak ediyordu kalbimi."Geçeceğim."Derken buldum kendimi birde üzerine ekledim utanmadan."Benimle birlikte yürümek ister misin?"

O sevimli gülümsemesi,ışıl ışıl halleri sönüverdi birden."Ş-şey,ailem izin vermez ki.Her okul çıkışı otobüsle yirmi dakika da gidiyorum eve,yürüsem bir saat sürer,gecikince merak ederler beni."

Bir de bu vardı.Ailesi Yoongi'nin üzerine titriyordu nedensizce,onunla nasıl baş başa kalabilirdim?Üstüne üstlük Jin vardı bir de.Kardeşine böyle bir yaklaşımda bulunduğumu görse çıldırırdı!Ama Yoongi'yi göremezsem de ben çıldırırdım.

"Akşam annenle konuş,arkadaşınla yürüyeceğini söyle.Izin verirler belki."

Gülümseyip hızlı hızlı kafasını salladı aşağı yukarı."Tamam Hoseokkie!"

Adımı yine onun ağızından duyunca heyecanla gülümsedim bende.Onyedi yaşındaki bir çocuk sadece ismimi söyleyerek nasıl beni bu kadar mutlu edebilirdi?Aklım almıyordu."O zaman numaranı verir misin bana?Haberleşiriz."

Yoongi'nin gülümsemesi yine soldu,kızardı yanakları."Şey..."Ellerini önünde birleştirip olduğu yerde salındı."Benim telefonum da yok,annem üniversiteye geçince alabileceğimizi söyledi."

"Sevimli şey."İstemsizce dudaklarımdan dökülen kelimeyle Yoongi büyüttüğü gözleri ile baktı bana."Efendim?"Diye fısıldadı.Gözleri ışıl ışıldı,o güzel yüzünde bir tebessüm oluştu."Bir şey demedim."Desem de inanmadı bana,duymuştu dediğimi.Gülümsemesi iyice büyürken,"Ben gideyim artık,yarın görüşürüz."Dedi.Ardından koşarak yanımdan uzaklaştı.Bense arkasından bakakaldım.

Umarım beğenirsiniz💕

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 22, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Brother|SOPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin