"Sakin ol Kook. Pantolon ve tişört yeterli."

"Tişört giyemem ki."

"Doğru. Hoodie giyebilirsin. Ailem seni zorlayacak bir şey yapmaz merak etme. Sadece sakin ol."

Jungkook'un başını sallamasıyla bende aşağı inmem gerektiğini tekrar hatırladım.

Odadan çıkar çıkmaz aşağı koştum.

Annem mutfakta ordan oraya yürüyüp bir şeyler yapıyordu. Bugün herkes telaş içindeydi. Annemin gözleri bana döndüğünde irkildim. Gözlerini kısmış benden bir şeyler bekliyor gibiydi.

"Nerede kaldın? Yarım saattir burda debeleniyorum. Sevgilini zaten akşam göreceksin."

"Geldim anne."

Annemin bu telaşını anlayamamıştım. Benden çok ailemin telaşı vardı.

Annem dolaptaki tabakları işaret ettiğinde onları almam gerektiğini nihayet anlamıştım. Tabakları masaya taşıdığımda anneme bir şeyler söyleme gereği duydum.

"Anne"

"Hım"

Ellerimi gergin bir şekilde sıktım. Biraz olsun rahatladığımda tekrar söze girdim.

"Şey Jungkook aslında böyle yemeklerden pek hoşlanmaz. Yani aslında hoşlanır ama kalabalık ortamlarda biraz geriliyor. O yüzden onu zorlamasanız olur mu?"

Annem gülümseyip omzumu okşadığında bende gülümsedim. Gülümsemesi bulaşıcıydı.

"Jimin onu zorlamayız. Biz iyi olmanız için uğraşıyoruz. Hep uğraştık. Sadece tanışacağız. Arkadaş yemeği gibi."

Kafamı salladığımda biraz olsun rahatlamıştım. Herkes gibi bende gergindim. Çünkü ilk defa böyle bir şey başıma gelecekti.

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

    Masayı hazırladığımızda çalan zille beraber kapıya koştum. Heyecanım 2 katına çıkmıştı.

    Jungkook'u kapıda gördüğümde kalp atışlarım hızlanmıştı. Üzerinde kısa kollu ince kazak ve deri ceket vardı. Altında ise yırtık olmayan siyah dar vir pantolon giymişti. Yırtık olmayan pantolon giydiğini ilk defa görüyordum.

    Jungkook fazla iyi görünüyordu. Her zaman ki gibi.

  "Hoşgeldin."

    Jungkook gergince gülümsediğinde kapıda kenara kayarak içeri girmesine izin verdim. Daha sonra annem karşıladı.

  "Hoşgeldin Jungkook. Lütfen masaya geç."

    Jungkook etrafa şaşkın bakışlar atıyordu. Bu hali komik gelmişti. Hiç kimseye boyun eğmeyen Jungkook şuan gerildiğinden elini boynundan çekmiyordu.

    Biraz olsun rahatlamak için yanına gidip kulağına yaklaştım.

  "Sakin ol Kook."

     Jungkook'un cevap vermesini engelleyen annemin babamla birlikte mutfaktan içeri girmesi oldu. Babam ve annem masaya oturduğunda bende Jungkook'un yanına oturdum.

    Ardından Jihyoon mutfağa girdiğinde Jihyoon'un gözleri Jungkook'u buldu ve gözleri şaşkınlıkla kocaman açıldı.

  "Oooo."

    Herkes ne olduğunu anlamadığı için Jihyoon'a bakıyordu. Bende ne olduğunu anlayamamıştım.

  "Anne bende eşcinselim. Şuan oldum. Woah. Gerçekten çok yakışıklı. Evet kesinlikle eşcinselim. Ahh ama seni görenin eşcinsel olmama ihtimali yok ki. Bu haksızlık."

    Jihyoon'un sözüyle Jungkook'un ifadesi daha da şaşkın bir hal almıştı. Annem gülümseyerek Jungkook'a bakıyordu. Bense sinirden ne yapacağımı bilemez hale gelmiştim.

    Masanın altından Jihyoon'un ayağına tekme atmamla Jihyoon acıyla tısladı.

  "Ne vuruyorsun be?"

  "Daha fazla vurmamı istemiyorsan sus."

    Babamın dikkatleri üzerine çekme amacıyla öksürüğünü duyduğumuzda birbirimizw ölümcül bakış atmayı bıraktık.

  "Aynı okuldasınız değil mi Jungkook?"

  "Evet efendim. Sadece bölümlerimiz farklı."

    Şuana kadar her şey gayet normal gidiyordu. Jungkook da iyi görünüyordu. Bu beni daha da fazla rahatlatmıştı.

  "Jimin sesinin çok güzel olduğunu söyledi. Müzik bölümündesin sanırım."

    Jungkook ortaya gergin nefes bıraktı ve elini tekrar boynuna attı. Utanmış gibi görünüyordu.

  "Abartılacak bir sesim yok. Herkesin sesi güzeldir."

    Jihyoon kahkaha attığında yine bütün gözler yine onu bulmuştu. Ne yapıyordu bu çocuk?

  "Hadi oradan. Onun çalışmalarını izledim. Ondaki ses kimsede yok. O herkesin idolü."

    Annem gülümseyerek Jungkook'a döndü.

  "Hep güzel sesli bir oğlum olmasını istemiştim."

     Annemin takılmasıyla Jungkook bana bakarak gülmüştü.

    Kızgın bakışlarımı anneme çevirdim.

  "Annee"

    Yemeğimiz bittiğinde anneme ve babama baktım.

  "Ş-şey ben Jungkook'a odamı gösteriyim."

    Jungkook'un kolundan tuttuğumda o da anneme baktı.

  "İzninizle..."

    Mutfaktan çıkarken Jihyoon gülümseyerek arkamızdan bağırdı.

  "FANFİNİFONFİN"

     Sinirle elimi alnıma vurduğumda Jungkook kıkırdadı.

    Odamdan içeri girer girmez Jungkook ceketini çıkardı ve yatağımın üzerine atıp üzerime gelerek beni kapıya yasladı. Eli  belimi sıkıca tutarken diğer eli kapıda duran anahtara gitti ve kapıyı kitledi.

    Ben şaşkın gözlerle Jungkook'a bakarken o ise sanki gözü dönmüş gibi bana bakıyordu. Bende ona ayak uydurup dudaklarına yaklaştım.

    Dudaklarımız buluştuğunda ilk kıpırdayan Jungkook oldu. Beni kapıyla arasına iyice sıkıştırdığında kolları belimi daha sıkı kavradı.

    Dudaklarımızı ayırıp boynuma yöneldi. Boynumu ısırdığında bağırmamak için elimle ağzımı kapadım. Ailemin bizi duyması utanç verici olurdu.

    Jungkook ısırıklarını bırakmaya devam ederken boynumun kızardığına adım gibi emindim.

  "Sınırlarımı yok ediyorsun
Jimin-sshi."

    Belimdeki ellerinden birini kazağımdan içeri soktu. Tenimi yavaşça okşadığında elimle ağzımı daha sıkı kapattım.

  "Senin yüzünden kendimi kontrol edemeyecek hale geliyorum."
  




"   

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


AGORAFOBİ🍓  |Jikook  <tamamlandı>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin