23. BÖLÜM

43.2K 1.7K 66
                                    

Canlarım, kayıp olan yazarınız sonun bulunmuştur :) Çok fena hastaydım, gerçekten bu bölüm nasıl yazıldı emin değilim. Dram yazmak istiyordum, yalnız vazgeçtim :) Şimdi bu bölüm baya uzun oldu o yüzden baya bir vote ve yorum hak ettim :) Beni instagramdan takip edebilirsiniz ; @betuleldgn

Bir kadına aşık olmak kış günen de ayaz da kalmak kadar zordur. Fırtılayla karşık geçen geceler, ardı ardını bırakmayan acılar ve sancılar. Bir kadına aşık olmak özlemek kadar insanı korkutur. Bir erkeği bir kadın çok kolay sevebilir. Ama bir adam bir kadına annesinden sonra çok zor aşık olur. Bazıları severken yüreğin de saklar, bazıları kırar, bazıları korkak davranır. Kimileri de korkmadan sever. Acısını o çekmek ister. Her göz yaşın da ölmek ister. İsmini dudaklarından dökülmesini arzular. Bizler bilmesek de bir adam aşık olursa gerçekten aşık olur...

Acıyla yaşayabilir miydi bir insan? Kaç gün? Kaç ay? Kaç yıl? Peki bu boşluk o da gider miydi benliğinden? Kaybolur muydu gecelerinde.. Issız bir köşe de kaybolmayı diledi Dicle. Bu acıyla yaşamak istemedi. Aşkların can yakıcı olduğunu bir kez bile olsun Kaderle abisinden biliyordu ama bu hissi bilmiyordu. Bu acının ne tarfi mümkündü, ne de boyutu. Sanki kaybolmayacakmış gibi her nefes alışın da boğazına dolanan bir ip misali.. Geri dönmek istedi bedeni, onu affetmeyi, o aldatılmayla yaşamak. Kadınlık gururu denilen şeyi bile hiçe almak. Ama yapmazdı! Yalan söylermişti ona, onunla olmadığını söylemişti. Dicle bedeninin de tıpkı dudaklarının titrediğini hissedebiliyordu. Yapamıyordu. Kendisiyle savaşıyor ama gene de başaramıyordu. Ona balca demişti! Balca, balımsı güzellik, bal gibi. Neden diye haykırmak için tırnaklarını çarşafa geçirdi. Gözlerine dolan yaşlar yavaşça çarşafa bulaştı. Akan göz kalemi bile umursamadı. Neden yapmıştı ki bunu? Neden ona yalan söylerken huzursuz olmamıştı! Kesinlikle bir şey oldu, olmasa anlatmamazlık yapmazdı. Hıçkırıkları dudaklarından bir melodi gibi çıkarken kulaklarına kapısının sesi çalındı. Ayaz kükrermiş gibi bağırıyordu.

“Aç şu kapıyı Dicle! Bak kıracağım yeminle! Aç diyorum! Gidip bir delilik falan yapmacağım!”

Kader korkuyla adamı sakinleştirmeye çabaladı. Dicle yol boyunca hiç konuşmamıştı. Neler yaşamışsa sanki onu öldürmekten beter etmişti. Konağa gelir gelmez kimsesin sorusuna cevap vermek bir kenara yüzlerine bakmadan odasına çıkmış ve kendisini odasına hapsetmişti.

“Ayaz, ne olur bak zaten kötü-“

“Gidiyorum ben!” dedi adam telaşla. Kader adamın öfkeli sesinden korktu ve onun arkasından koştu.

“Nereye! Ayaz, bak bir delilik yapacaksın! Ayaz!!”

Adam aniden avluda durdu. Hırsla arkasına dönerken kükrermiş gibi konuştu.

“O adama ben kardeşimi emanet ettim! Bana bacımı sevdiğini söyelerken yalan mı söyledi! Hani koruyacaktı onu!!”

Zümrüt korkuyla olanları izliyordu. Kızının neler geçirdiğini ne kadar merak etse de korkusundan konuşamıyordu. Kader adamın yanına doğru yürüdü. Ellerini adamın kemikli yüzüne geçirirken sakinleşmesi için çırpındı.

“Allahın adını aldım ağzına, dur! Belki bizim bilmediğimiz başka bir şey vardır. Neden hemen yangını alevlendiriyorsun! Yapma, gel biraz odaya çıkalım, sana soğuk bir şeyle-“

“Kader!”

“Ayaz, lütfen dedim!” dedi genç kız hırsla. Ayaz ağa sabırla gözlerini kapattı. Neler olduysa öğrencek o adamdan hesabını da soracaktı. Zümrüt yanın da duran ve sürekli çalan telefona uzandı.

“Alo!” dedi Gülsüm telaşla. Zümrüt sesi hemen tanıdı ve yaz köşesine yöneldi. Rahat bir şekilde konuşursa daha iyi olacak gibiydi.

“Alo! Sen aramasaydın ben seni arayacaktım kardeş! Allahın aşkına neler oluyor!”

YABAN GÜLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin