| t w e n t y f i v e |

Start from the beginning
                                    

"Hey Jackson nasıl gidiyor?"
"İyidir dostum, senin nasıl gidiyor?"
"Pek iyi sayılmaz aslında. Çok fazla devamsızlık yaptım ve birçok konudan geri kaldım. Rica etsem notlarını birkaç günlüğüne bana verebilir misin?"
Önündeki kitabı kapatıp sırasının altına koyarken konuştu. "Aslına bakarsan notların hepsi şu an bende değil fakat çıkışta beklersen onları alıp sana verebilirim."

Aldığım olumlu yanıta karşı gülümsedim. "Tabii beklerim. Teşekkür ederim." Dedikten sonra sırtını sıvazlayıp yerime geçmek adına adımladım. Sınavlara kadar geride kaldığım tüm konuları yetiştirmem ve çalışmam lazımdı aynı zamanda da daha fazla devamsızlık yapmamalıydım. Ha birde ders esnasında Yoongi hakkında düşüncelere dalıp gitmemeliydim.

*

Sonunda ders bittiğinde zorla bile olsa dersi dinleyebilmiştim. Çantamı sırtlanıp Jackson'ın sırasına doğru ilerledim. Beni gördüğünde çantasını sırtlandı ve konuştu. "Bir-iki dakikaya geliyorum. Yan sınıftan bir arkadaşıma vermiştim notları."
Başımla onaylayıp duvara yaslandım ve onu beklemeye koyuldum.

Herkes sınıftan çıktığında Tae ve Hoseok sınıfa girdiler. "Neyi bekliyorsun Jimin? Gitmiyor muyuz?" Diye sordu Hoseok. "Siz gidin ben bugün kütüphanede kalıp biraz not tutacağım."
"Çıkışta bize gideriz diye düşünmüştük." Dedi Tae. Sanki bu aktiviteyi hiç yapmıyormuşuz gibi.

"Üzgünüm çocuklar bugün bu işi halletmem gerekiyor. Belki daha sonra size katılabilirim."
"Pekala öyleyse biz gidiyoruz sana iyi çalışmalar." Dedi ve saçlarımı karıştırıp yanağımı mıncıkladı.

İkisi sınıftan çıkarken Jackson girmişti. "Çok bekletmedim umarım."
"Sorun yok." Dedim neşeli çıkan sesimle. Sebepsizce dün geceden beri fazla neşeliydim. Aslında pek sebepsiz sayılmazdı.

"İstersen notları vermeden önce sınavda çıkacak önemli konu başlıklarından bahsedebilirim. Gereksiz yerleri yazmakla vakit kaybetmezsin."
"Öyle yapalım o zaman, benim için daha rahat olur."

Çantamı sırtımdan çıkarıp içinden aldığım defterin en arka sayfasına söylediği önemli konu başlıklarını yazmaya başladım. Jackson'a gerçekten minnetar kalmıştım.

• yoongi •

Attığım mesajlara ve aramalara cevap vermemesi üzerine okuluna gelmiştim. Okuldan çıktıktan sonra benden yarım saat daha geç çıktığını bildiğimden yarım saat bekleyip onu almaya geleceğime dair mesajlar atmıştım fakat görmemişti bile.

Arabadan inip bahçe kapısının önünde onu beklemeye koyuldum. Bir sürü öğrenci çıkış kapısına doğru ilerliyordu fakat onu hiçbir yerde göremiyordum. Bugün okula geldiğini de biliyordum.

Birkaç dakika sonra Hoseok ve Tae göründüğünde yanlarına doğru ilerledim. Beni gördüklerinde ilk başta şaşırdılar fakat daha sonra amacımı anlayıp ben soru sormadan cevapladılar. "Jimin bugün kütüphanede not tutacak."
"Aramalarıma ve mesajlarıma cevap vermiyor." Dedim. Bu durum beni fazla sinir etmişti.

"Telefonunu açmayı unutmuştur. En son sınıftaydı git bak istersen."
"Sağolun çocuklar." Dedikten sonra yanlarından ayrıldım. Okul binasına girip merdivenleri çıktım. Sınıfına doğru ilerlerken istemsizce gülümsemiştim.

Sonunda sınıfına ulaştığımda yüzüm düşüren bir sahne ile karşılaştım. Jimin sırada oturup bir şeyler yazarken daha önce hiç görmediğim bir çocuk elini Jimin'in omzuna koyup bir şeyler söylüyordu ve Jimin kıkırdayarak ona gülüyordu.

Jimin yazdığı şeyi gösterdiğinde çocuk yanına çöktü ve Jimin'e daha çok yaklaşıp yazdığı şeye baktıktan sonra başını salladı, ayaklandı. Yumruklarımı sıkmaya başlamıştım. En büyük problemim güven problemiydi. Birisine güvenebilmem için uzunca vakit geçmeliydi. Şu an gördüğüm bu sahne başkası için oldukça normal karşılanacak bir sahneydi belki fakat benim için öyle değildi.

Boğazımı temizleyip dikkati üzerime çektikten sonra ciddi olmaya dikkat ederek seslendim. "Jimin."
Bakışları önündeki defterden ayrıldığında benimle buluştu. İkisi de aynı anda bana bakarken Jimin gülümsedi. Sinirimin bir kısmı birden yok olurken yanına doğru adımladım.

"Telefonuna neden bakmıyorsun?"
"Ah, kusura bakma tamamen unutmuşum."
Cebinden telefonunu çıkarıp masaya koydu ve kilit tuşuna basılı tutup açılmasını beklerken önündeki defterleri topladı ve çantasına koydu.

"Her şey için teşekkürler Jackson."
"Ne demek."
"Görüşmek üzere."
"Görüşürüz."
Çocuk sınıftan çıkarken Jimin çantasını sırtlandı ve telefonunu tekrardan cebine atıp ayaklandı. Kollarını sıkıca boynuma doladı. Öylece durdum, geri sarılmadım. Fark etmiş olmalıydı ki çok uzun süre öyle kalmadan kollarını geri çekti.

"Bir sorun mu var?" Diye sordu endişeyle.
"O çocuk kim?"
"Sınıf arkadaşım."
"Ne yapıyordunuz?"
Sorularımı garipsemiş olmalıydı ki anlamaz gözlerle baktı. "Sorun ne?" Diye tekrarladı.
"Soruma soruyla cevap verme." Dedim sert çıkan sesimle.

"Önemli konu başlıklarını yazıyordum o da bana yardım ediyordu."
"Niye,  sen tek başına yazamıyor musun?"
Neye öfkelendiğimi anlamış olacaktı ki ses tonunu sertleştirerek cevap verdi.

"Sırf onu seven bir erkek olduğum için bana kaba davranıp kalbimi kıran birisi yüzünden evden çıkmayıp okula gidememiştim birkaç gün. O yüzden kaçırdığım derslerin notlarını alıyordum kusura bakma."
Zorlukla yutkundum. Okula gitmeyecek kadar kırıldığını bilmiyordum. Pekala bu günleri geride bırakmış olsak bile bunu duymaktan pek hoşnut olmamıştım.

Yanımdan geçip sınıf kapısına doğru ilerlediğinde arkasından koşup çantasından yakaladım ve durdurdum. "Bekle." Dedim. Sinirli yüz ifadesiyle bana döndü tekrardan. Tanrım sinirle yaptığı ifade bile onu aşırı şirin gösteriyordu.

Onu tamamen kendime çevirdikten sonra iyice yaklaştım ve kollarımı bedenine sardım.
"Özür dilerim. Şu an için de geçmişte olanlar için de."

O da kollarını bana sardığında saçlarını öptüm ve sırtını okşadım. "Artık bir önemi yok fakat önemli olan tek şey lütfen bana güven." Dedi. Haklıydı, ona güvenmeliydim fakat biraz zamana ihtiyacım vardı.

"Haklısın güzelim. Haklısın."

*

Üç ay gibi bir sürede 8k'ya ulaşmış toplam okunma sayısı ben de dedim bunun uğruna uzun bir bölüm iyi olur.
İnş iyi olmuştur.

i'm not girl (i can't remember) • yoonminWhere stories live. Discover now