Asaf, yerine geçip beni de göğsüne yasladığında hemen ona sokuldum.
Onun kokusu ve sıcaklığı hemen uyuşturuyordu beni. Gözlerimi kapatıp uykuya dalmadan önce Asaf'ın kısık sesini duydum.
Asaf," Evide onu özledi ama, gittiği günden beri o evde çok çatlaklar oluştu. Onun yarattığı çatlaklar."
İnsanın sevdiği tarafından kırılmak kadar kötü bir his yoktu galiba.
Asaf, kırılmıştı hemde canını emanet edecek kadar güvendiği kişi tarafından.
Zaman herşeyin ilacı zamandı.
Biliyordum bir gün herşey yoluna girecekti.
Sabah hafif bir mide bulantısı ile uyandım. Asaf, çoktan çıkmıştı. Bende hemen üzerimi değiştirip kahvaltı için odamdan çıktım. Öğleden sonra babam geldiğinde doyasıya sarılıp öptüm onu. Babamın geldiğini duyan Ayla ve Hale de gelmişti.
Cemre, şirkette işe başlamıştı bile Asaf'ın söylediğine göre çok akıllı ve becerikli bir kızdı. Yurt dışında ki şirketi de Cemre yönetmişti zaten. Asaf, ona çok güveniyordu ve Cemre, Asaf'ı abisi gibi görüp seviyordu. Aşırı düşkündü Cemre, Asaf ve diğerlerine.
Diğer çocuklar ise ailelerini ziyaret etmeye gitmişlerdi. İki hafta sonra Ayla'nın düğünü vardı. Düğünden sonra ise kız isteme merasimi olacaktı. Begüm'ün ailesinden de onay alıp en kısa zamanda onların da düğünü yapılacaktı. O kadar düğün vardı sırada ve bende tam hamile kalacak zamanı bulmuştum. Koca göbeğimle ne anlayacaktım ki düğünden.  Hem Asaf, oynamama izin de vermezdi.



Yapılan hazırlıklar sonunda yetişmişti. Bugün Ayla ve Behzat'ın düğün günüydü. İkisi de o kadar heyecanlı ve o kadar mutluydu ki gittikleri her yere ışık saçıyorlardı.
Aynanın karşısına geçip son defa üzerimi kontrol ederek lavabodan çıktım. Bulantılarım hergün biraz daha çoğalıyordu, nerdeyse hiç bir şeyi yiyemiyordum. Yediklerimi de tekrar atıyordum zaten.
Gelin odasına girdiğimde Ayla ve kızlar endişeyle yanıma geldiler.
Ayla," Nasıl oldun güzelim. Yine mi kustun, gel otur şuraya biraz dinlen."
" İyiyim ben her zaman ki mide bulantısı. Lütfen Asaf'a söylemeyin yoksa eve götürür beni. "
Koltuğa oturduğumda Hale, hemen yanıma oturup eliyle karnımı okşamaya başladı. Başını eğip ciddi bir yüz ifadesiyle konuşmaya başladı.
Hale," Yapmayın ama böyle teyzesinin kuzuları anneyi yormayın bu kadar. Bakın anlaşalım bugün rahat rahat uyuyun tamam mı benim miniklerim, oy yerim sizi ben yerim. "
Cemre," Pamuğum,yavru kuşum anlıyorlar mı seni. "
Hale," Anlıyorlar tabi teyzeyim ben, teyze demek anne yarısı demek beni de anlarlar. Beni de hissederler mi Azze, ben çok seviyorum onları."
Gülerek Hale'nin tatlı yüzünü avuçlarıma alıp yanaklarını sıktım.
" Eminim teyzelerini çok seviyorlardır. Tabi ki dinlerler."
Cemre," Ya beni.! "
" Seni de severler halası. "
Naz," Yine başlamayın en çok beni sevecek kavgasına. "
Banu," Düğün günü tartışmayın ve saçlarınızı yolmayın lütfen."
Yağmur," En çok beni sevecekleri için boşuna kavga ediyorsunuz hep."
Herkes gülmeye başlayınca Hale ve Cemre  onlara kötü bakışlar atarak bana daha çok sokuldular.
Ayla, o kadar güzel olmuştu ki gerçek bir peri kızına dönüşmüştü. Giydiği balık modelindeki gelinlik tam üstüne oturuyordu. Yaptığı toprak tonlarında ki makyajı ve dağınık bir topuz yaptığı saçlarıyla kusursuz olmuştu.
" Çok güzel olmuşsun Ayla, Behzat seni görünce bayılacak. "
Ayla," Çok teşekkür ederim Azzem, ben heyecandan bayılmasam iyi. Ayy kalbim duracak resmen."
Ece ve Su siyah rengi tercih etmişlerdi. İkisininde elbiseleri kısaydı. Hale, bordo renkli önü kısa arkası uzun kuyruklu bir elbise giymişti. Naz, yeşil sadece sırt dekoltesi olan elbiseyi giymişti.
Begüm, mavi renkli balık modeli elbiseyi giymişti. Banu, üzerine yapışan gümüş bir elbise tercih ederken Yağmur ise beyaz ve sade bir elbise giymişti.
Cemre, mor renginde elbisesiyle fazlasıyla güzel ve şık duruyordu.
Ben ise kırmızı hafif göğüs dekoltesi olan ve yırtmaçlı bir elbise giymiştim.


Kapı çaldığında Ayla, oturduğu yerden kalkıp titreyen ellerini birleştirerek içeri giren Behzat'a baktı. Behzat, Ayla'yı gördüğü anda yerinde donmuştu. Karşısında ki kadına  hayranlıkla bakarken aynı şekilde Ayla da ona bakıyordu.
Behzat, küçük adımlara Ayla'ya yaklaşıp Ayla'nın titreyen ellerini tutup dolan gözleriyle Ayla'nın alınana uzun bir öpücük bıraktı.
Geri çekilip sevdiği kadının yüzüne bakarken Ayla da dolan gözleriyle sevdiği adama baktı.
Elini Behzat'ın yüzüne çıkarıp yanağını okşarken, Behzat avucunun içini öpüp aşkla baktı sevdiği kadına.
Behzat," Sen nefessin benim için cennetsin, hayatsın beni yaşatan varlıksın, iyi ki benimsin iyi ki seninim prensesim. "
Ayla, gözyaşlarını daha fazla tutamayarak ağlayıp Behzat'a sarıldığın da bende ağlıyordum. Biliyordum çünkü onların neler yaşadığını, Ayla'nın ne kadar gözyaşı döküp acı çektiğini görmüştüm.
Ayla," Sen gerçeksin bu bir rüya değil, bu anı o kadar çok hayal ettim ki anlatamam.  İyi ki seni sevdim iyi ki beni sevdin, ilk ve son aşkım."
Asaf, odaya girdiğinde gözleri hemen beni bulmuştu. Ağladığımı anladığında kaşlarını çatarak büyük adımlarla yanıma gelip ellerini yüzüme çıkardı. Göz yaşlarımı silip kollarını bana sardığında bende ona sarıldım.
Asaf," Ağlama güzelim, sen ağladığında deliye dönüyorum ne yapacağımı bilmiyorum. "
" Çok güzeller değil mi Asaf,"
Asaf," Kimse bizim kadar güzel olamaz. Behzat, al Ayla'yı gidin evlenin artık karım biraz daha ağlarsa düğünü unut, Ayla'yı alıp giderim ona göre. "
" Ne saçmalıyorsun Asaf ya. "
Ayla," Ben bu adamla evlenmeye kadar çıkmam burdan. "
Behzat," Ayla'yı eşim yapmadan çıkmam burdan. "
Asaf," Ablamda koca meraklısı çıktı."
Ayla," Yok ben sadece bu adama meraklıyım başka yok. "
Herkes gülmeye başlayınca Ayla, Behzat'ın koluna girip gülerek odadan çıktılar. Behzat, Asaf'ın nasıl bir adam olduğunu bildiğini için alınmıyordu söylediklerine. Zaten onun gözleri Ayla'dan başka bir şeyi görmüyordu.
Odada yalnız kaldığımızda Asaf, beni biraz daha göğsüne bastırıp saçlarıma öpüp kokladı.
Asaf," Nasıl hissediyorsun güzelim, bulantın varmı. "
Burnumu çekip daha çok sokuldum sevdiğim adamın geniş göğsüne.
" İyiyim ben merak etme sevgilim."
Asaf," Sümüklü, herşeye ağlıyorsun. "
Asaf, ilerde olan peçeteyi alıp burnumu sildi. Yüzüme gelen birkaç saç tutamını çekip yüzümün her yerini öpmeye başladı. Geri çekilip üzerime baktığında kaşlarını çatarak göğüslerime baktı.
Asaf," Sen beni deli mi edeceksin kadın, bu üzerindeki de ne. "
" Ne varmış üstümde.! "
Asaf," Bende onu diyorum ya neden birşey yok üstünde. Katil mi edeceksin beni. "
" Güzel olmamışmıyım. "
Gözlerim yine dolmaya başlayın Asaf, küfür ederek tekrar bana sarıldı.
Asaf," Çok güzel olmuşsun nefesim. Başka gözlerin sana bakmasına dayanmıyorum. Neden bu elbiseleri hep yarım bırakırlar ki."
" Elbise yarım değil Asaf, modeli böyle. "
Asaf," Hay ben o modeli çizenin. Bunu çizmemişki yarım bırakmış yada diken kişi yarım bırakmış. Şuna bak."
" Asaf, gayet güzel bir elbi......"
Asaf," Sus konuşma dilde pabuç kadar olmuş, herşeye bir cevap. Ama sen dur akşam evde görüşürüz Azze Hanım, o dilinin icabına bizzat kendim  bakacağım. "
Ben konuşmak için çabalarken Asaf, başımı göğsüne daha  çok yaslayıp bunu engelliyordu. Asaf, bu halimden keyif alarak başımı kaldırıp dudaklarıma yapıştı.
Asaf," Benimsin sadece benim. "
Kıskanç öküz işte ne olacak.



ASAF-I AZZE TUTKUSU  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin