65. bölüm

95.7K 3.1K 623
                                    


   Hayat herkese altın tepside sunulmuyordu. Dışardan mutlu görünün çoğu insanın aslında içi kan ağlardı, yüzü güler ama kalbi kanardı.
Çoğu kişi imrenerek bakardı başarılı olan yüksek yerlere gelen insanlara ama kimse o zorluğu bilmezdi, harcanılan emek ve ödenen bedeller bilinmezdi.
Bende o insanlardandım, güzel bir kadındım, başarılıydım, istediğim şeyleri bilmek istediklerimi öğrenmiştim. Ama eksiktim, annem yoktu, hayatım boyunca unutamayacağım bir travma geçirmiştim çocukluğumda.
Babam hep namlunun ucunda olurdu işi gereği, çoğu defa yaralanmıştı ve ben hayatımda kalan son ailemi de kaybetmekten kaç defa korktum bilmiyordum.
Hayat zordu ama güzel yanları da vardı. Kan bağı olmamasına rağmen çok güzel bir ailem vardı beni seven ve değer veren insanlar vardı.
Anne boşluğunu kimse dolduramaz, kimse sevmez anne gibi onun gibi öpmez onun gibi güzel kokmaz.
O boşluk hep olacaktı hayatımda ama diğer yarım hep doluydu.
Çünkü ben yalnız bir insan değildim.
Bahçede olan kalabalığa baktım yüzümdeki gülümsemeyi daha büyüttüm.
Sonbahar mevsimindeydik ama hava güzeldi. Naz ve Eren hariç diğerleri burdaydı. Ayla ve oğlu Umut, Cem, Bulut, Bora, Toprak,  Hale, Banu, Kuzey, Alp, Ece, Su, Begüm ve Yağmur kocaman bir aile olmuştuk.




Belime dolanan kollar beni hayal aleminden çıkarmıştı. Sevdiğim adamın kokusunu alınca kedi gibi daha çok sığındım kollarına.
Asaf başını omzuma yaslayıp baktığım manzaraya baktı oda.
Asaf," Giderek genişliyoruz galiba. "
" Evet, çok güzel ama değil mi böyle güzel dostlarımız var."
Asaf," Evet güzelim, güvendiğimiz dostlarımızın olması güzel ama bir şeyler eksik. "
" eksik mi.? "
Asaf," Evet eksik ve o eksikliği kapatmamız için çocuk yapmalıyız."
Şaşkın bir şekilde başımı çevirip Asaf'a baktığımda yüz ifadesinde ciddi olduğunu gördüm.
Asaf dudaklarıma küçük bir öpücük bırakıp burnunu burnuma sürttü.
Asaf," bakma öyle şaşkın şaşkın senden bir parça istiyorum güzelim hatta bir değil bir kaç tane. "
" Asaf..."
Asaf," Asaf'ın cenneti, nefesi, ömrü, ölürüm sana. "
Asaf başını boynuma gömüp öpücükler bırakıp tatlı homurtular çıkarıyordu.
Çocuk istediğini açıkça dile getirmişti, demek ki sevgilim baba olmak istiyordu, bunu hayal edince bile içim kıpır kıpır oluyordu.
Bahçeye giren Naz ve Eren'i görünce onlara doğru ilerlemeye başladık.
Asaf kolunu omzuma atıp beni göğsüne yaslamış şekilde tabi.
Naz'a sarıldım sıkıca özlemiştim arkadaşlarımı.
" Hoşgeldin canım. "
Naz" Hoşbuldum güzellik iyi görünüyorsun. "
Gülümseyip başımı olumlu anlamda sallayıp bu seferde Eren'e sarıldım tabi sarılmam ve ayrılmam bir olmuştu.
Asaf beni kolunun altına çekip kaşlarını çatarak Eren'e bakıyordu.
" Ne yapıyorsun Asaf . "
Asaf," Sana nasıl sarılıyor görmüyormusun ne demek ne oluyor"
Eren," Ooo, merak etme Azze benim sadece arkadaşım Asaf. "
Naz," Eniştemiz çok mu kıskanç. "
Dudaklarımı büzüp başımı olumlu anlamda salladım.
" Evet, kimseye sarılmama izin vermiyor sanki hiç sarılmamışım gibi"
Naz küçük bir kahkaha atıp Eren'in koluna girip ilerlemeye başladı.
" Asaf bak böyle olmaz, onlar benim arkadaşlarım. "
Asaf," kız arkadaşlarına istediğin kadar sarılabilirsin güzelim ama erkeklerden uzak dur. "
" Kaç yıllık dostlarım onlar. "
Asaf," Biliyorum ama ben kıskanç bir adamım kimsenin sana dokunmasını ve kokunu almasını istemiyorum."
" Sana inanamıyorum Asaf. "
Asaf," çemkirme, çok seksi görüyorsun güzelim aklımdan hiçte iyi şeyler geçmiyor bak. "
" Ama "
Asaf," Aynı şeyler benim için geçerli güzelim senden başka kimse dokunamaz bana. "
Bunu söylemesi nedense içimde bir şeylerin kopmasını sağlamıştı.
Bu adam beni seviyordu hemde her bakışında bunu dile getiriyordu gözleri.





Kollarımı beline sarıp göğsüne öpücük bıraktım.
Asaf da saçlarımı öpüp koklayınca çocukların yanına gittik.
Ece ve Alp yanyana oturmuştu, Ece başını Alp'in omzuna yaslamış iki sevgili tatlı tatlı sohbet ediyordu.
Hale ve Toprak da onlardan farksız değildi tabi, Toprak başını Hale'nin başına yaslamış saçlarını öpüp kokluyordu.
Bulut ve Su da sohbet ediyordu, Su bir şeyler anlatıyordu Bulut ise aşkla onu dinliyordu acaba nasıl baktığında haberi varmıydı.
Kibar prensim kendini Su'yun gözlerinde kaybetmişti ve Su bunun farkındaydı. Cem ve Bora yan yana oturmuştu ikiside birbirleriyle sohbet eden sevgililere bakıp sonra birbirlerine bakıp yüzlerini buruşturdular.
Cem," Kala, kala Bora mı kaldı bana, git şurda otur Bora, ağzımın dibinde oturuyor bide. "
Bora," Neden? Cem aşkım beni beğenmiyormusun, neyim eksik şu kızıldan taş gibiyim maşallah."
Kızıl dediği Hale'ydi tabi ki Bora Hale'yle uğraşmayı çok seviyordu.
Cem," Bora aklını evde mi unuttun oğlum gerçi doğru senin aklın yoktu değil mi.? "
Bora," Ne kadar olmasa da seninkinden çok olduğu kesin. "
Asaf," Bu adam olmaz söyledikleri şeylere bak. "
" Bence çok tatlı, biz Bora'yı böyle seviyoruz hem. "
Aslında Bora dışardan bakınca çok sert bir adamdı ama aile içinde farklı bir adam oluyordu.
Asaf ve Toprak mangal başına geçince Bora hemen yanıma geldi.
Bora," Yengelerin bir tanesi can tanesi ne oldu bizim iş. "
" Begüm'le daha konuşmadım Bora'cım. "
Bora," Peki onun hakkında biraz bilgi ver bari ne yer ne içer neleri sever. "
" Ne ara bu kadar yakın oldunuz siz. "
Bora," Hastane de baya sohbet ettik sonra buraya gelince de bir kafede rastladık ve onu orda birazcık öpmüş olabilirim, tabi sonra da güzel bir tokat yedim ama olsun."
" bunları ayrıntısıyla duymak istiyorum ama. "
Bora," sonra yengelerin bir tanesi hadi anlat ve bizim için birşeyler yap yoksa yeğenlerini sevemiceksin bak."
" Deli çocuk, bak Begüm benim  için çok değerli onunla oynamanı istemiyorum Bora. "
Bora," Oyun değil ben ciddi bir ilişki istiyorum. "
Bora gerçekten ciddiydi, demek ki ateş bacayı sarmıştı.
" Begüm çok iyi bir kızdır, deli doludur ama sevdimi çok güzel sever her ortamda kendini sevdirir hem..."



ASAF-I AZZE TUTKUSU  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin