3- Çiftçi Oluyoruz

21.7K 1.7K 355
                                    

Ender Bey aracıyla yanımızdan geçtikten sonra konuşmamızın ahengi bozulmuş, üstelik hava da iyice soğumuş ve yürüyüşü erken bitirme kararı almıştık. Sonuçta genel olarak buraya ne yapmaya geldiğimi söylemiştim. Zaten daha tüm detayları ben de düşünmemiştim.

Türker'den ayrıldığım akşam haberlerde çiftçilere, köye dönüş yapanlara ve kadın girişimcilere yönelik birçok destek projesinden bahsedildiğini izleyince kafamdaki çarklar dönmeye başlamış, gece rüyamda türlü çeşit bitki ve hayvanla uğraştıktan sonra sabah uyanıp çiftçi olmaya karar vermiştim. Diploma iş bulmama yardım etmiyorsa okulda öğrendiklerim belki kendi işimi yapmama yardım ederdi. Kendimi kadroya alıp, maaş ve sigorta da bağlardım hatta.

Gülmeyin, bunu başarabilirim elbette! Sadece nereden başlayacağım konusunda biraz kararsız olabilirim. O da sorun değil, deneye yanıla bulurum ne yapmam gerektiğini, inadım inat işte!

Hem artık dedem ve ninem de eskisi gibi genç ve dinç değiller. Petek dedemin dizleri yüzünden birçok şeyi yapmakta zorlandığını, sırf oturursa çöker korkusuyla ve işlere bakacak kimse yok diye direndiğini söyleyince sorumluluğu onun üstünden alma zamanının da gelmiş olduğunu anladım.

Dayım İstanbul'da yaşıyordu, annem  Bursa'dan yazdan yaza gelebiliyordu ve teyzem de kendi işlerini yaptıktan sonra çok vakti kalmıyordu yardım için. Ama artık ben vardım, ha bir de Petek. Önünde sonunda benimle o da bu işe el atacaktı. En azından şimdilik bizi bekleyen daha iyi fırsatlar yoktu. O yeni boşanmış, ben evlilikten dönmüştüm. Masallardaki tüm beyaz atlı prensleri de çakma prensesler kapmış gibi görünüyordu. Hem zaten ben prenses yerine çiftlik hanım ağası olmaya niyetliydim. O vakit kendime ister beyaz at alırım, ister beyaz bir araba. Hoş şimdilik dedemin uzun beyaz Renosu işimi görür. Tamam beyaz olayını çözdüm bile. Dahi miyim neyim?

"Dedemi sen ikna edeceksin, o iş sende." çiftliğe giden yola saparken kuzenimi dürtükledim.

"Nedenmiş o? Fikir senin değil mi, dedemi de bunu yapabileceğine inandırmak senin görevin." Petek bilmiş bilmiş dudak büzdü. Haspam!

"Hiç boşa çabalama, dedeme söyledim bile onunla senin konuşacağını. Ben odunları keserken sen de o işi hallet. Yarından tezi yok, bir çiftçi ne yaparsa öğrenip uygulamaya ve proje için hazırlık yapmaya başlıyoruz." Konuşurken komşu evin önünden geçiyorduk. Büyük demir kapının önünde biraz durdum.

"Çok güzel, tam hayallerimdeki gibi." dedim konudan konuya geçerek.

"Öyle dik dik bakma kızım, içerden gören falan olur. Güzel ama bizim için zaten ancak hayallerde olur böylesi."

"Ya kim görecek. Adam demin arabayla gitti görmedin mi? Yardımcısı da görse n'olacak, çıkıp süpürgeyle bizi mi kovalar sanki."

Evin ön cephesinde yeşil kalan süs bitkilerinin ve muhtemelen bahar gelince çiçek açacak bodur ağaçların süsledigi küçük bir bahçe ve kapıya giden parkeli bir yol vardı. Sağ cephesi boydan cam olan birinci kattaki odanın önünr ise yanlış görmüyorsam bolca gül dikilmişti. Odanın büyük cam duvarının perdeleri açıktı, ya da belki de perdesi yoktu bilemiyorum. İçerisi biraz görünüyordu ve tam da böyle bir eve yakışır şekilde döşenmiş gibiydi. Koyu renk ve ahşap ağırlıklı mobilyaların bir kısmını görebilmiştim. Ama merakım giderilmemişti. Kafaya taktığım şeyleri tamamen öğrenene ya da görene dek inatla üsteleme huyum depreşiyordu hızla.

"Kovalamaz ama iki kadının, yalnız yaşayan bekar bir adamın evine böyle bakmasını tuhaf bulabilir. Üstelik onun komşusuyuz, yani dedemler komşusu ve biz de doğa-"

"Petek!" deyip sözünü kestim ve kapıdan biraz uzaklaştım.

"Efendim Çiçek?"

"Saçmalama kuzen. Adama bakmıyoruz, evine ve bahçesine bakıyoruz. Ve ikisi farklı şeyler, adamı tanımıyorum bile, üstelik o yokken bakıyoruz ki demek ki adam için, neydi adı, hah Ender Bey için sorun olacağını sanmam." Petek yüzüme bakıp gözlerini çevirdi ve elini alnına vurdu.

BİR KAVANOZ GÜL REÇELİ -Raflarda!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin