8

1.8K 174 79
                                    

Depodaki kimseden ses çıkmıyordu. Yaklaşık olarak 8 saattir oldukları yerden kıpırdamayarak düşünüyordu 6 genç adam. Taehyung Namjoon'dan olanları öğrenmek ve Jin'i de herkesin iyi olduğu hakkında bilgilendirmek için kendisinin gidebileceğini öne sürmüş olsa da Jungkook tarafından kesin bir dille reddedilmişti. Jimin de onu destekleyince itiraz etmemiş ve uykuya dalan arkadaşının başucunda yine rutin nöbetine devam etmişti.

"Şimdi ne yapacağız? diye sordu Hoseok sonunda sessizliği bozarak.

"Bilmiyorum." diye cevapladı Yoongi. "İçerde bizim tarafımızda olan çok kişi var ama onları yanımıza çekmek zaman alır. Şimdiye kadar bizi bulmuş olmaları gerekiyordu. Bizim ona gitmemizi bekliyor sanki."

"Jimin'i oraya sokamayız." dedi Hoseok bu sefer daha kısık sesle. "Cesareti hepimizden fazla olabilir ama o hala bir çocuk. Öz babası onu öldürmeyi bekliyor."

"Sebebini biliyor musun?" diye araya girdi Jungkook. "Senin Cesurlar'dan ayrılmanla bir bağlantısı var mı?"

Bir süre cevap veremedi Hoseok. Sürekli açılıp kapanan dudaklarını cümlesini nasıl toparlayacağını bilemediğini gösteriyordu ve diğerleri de sesini çıkarmadan bekliyordu.

"Anlat." diye destekledi sonunda Yoongi. Bunu sormayı uzun zamandır bekliyordu. Eski dostunun yüzüne eskisi gibi bakabiliyor olmayı diliyordu. "Bunu hiç konuşmadık."

Pes edercesine düşmüştü Hoseok'un omuzları. Yoongi ve Jungkook'un karşısına geçerek boştaki sandalyeye bıraktı kendini.

"Hiçbir zaman Cesur olmak istemedim." diye itiraf etti önce. "Sen bunu zaten biliyorsun." Bakışları eski dostuyla buluştuğunda hafif bir baş onaylaması almıştı. Buruk bir tebessüm vardı dudaklarında. "O da bunun farkındaydı. Bu sebeple beni kullandı. Amacı Jimin'i kimsenin bilmemesiydi. Onu her zaman bir zayıflık olarak gördü. Çünkü annem benim için birçok şeyi reddetmişti. O da beni ondan uzaklaştırmayı bir çözüm olarak gördü belki de bilmiyorum. Ama işe yaradı. Bunu nasıl kullandıysa annem o günden sonra o ne istediyse yaptı.

Jimin'i durdurmayı denedim. Ama o çok... asi bir çocuk. Her zaman farklıydı. Seokjin de ben de bunun farkındaydık. Tıpkı bugünlerin geleceğinin farkında olduğumuz gibi. İnsanlar Jimin'i tanıyınca anlaşma bozuldu. Ben onun potansiyel düşmanı oldum. Eğer dönersem anneme karşı bir kozu kalmaz."

"Bir şekilde hepimizin hayatına dokundu." dedi Yoongi sakince. "Hiçbirimiz ailelerimizi bilmiyoruz. Ya da hatırlamıyoruz. Kendi aptal düşümceleri yüzünden herkesi bu hayata mahkum kıldı. Ama bu noktadan sonra dönüşü yok. Oraya dönüp eski hayatımıza devam edemeyiz ya da sonsuza kadar kaçamayız. Bu işi kökünden çözmeliyiz."

"Ordaki herkesle tek tek savaşacak gücümüz yok." dedi bu sefer Hoseok daha düşük bir modla. "Daha zeki ya da daha güçlü olabiliriz ama bize bir bak. Onlara karşı hiç şansımız yok."

"Yanılıyorsun." diye karşı çıktı Jungkook. Hoseok anlamazca çevirmişti bakışlarını ona. Diğerleri merakla dinliyordu. "Bu kaç?" diye sordu ayaklanıp karşısında durduğunda. Sol elinin tüm parmakları açık bir şekilde havadaydı.

"Beş." diye yanıtladı anlamasa da Hoseok şaşkınca.

"Peki ya bu?" dedi Jungkook, bu sefer sağ eli yumruk olmuş şekilde havadaydı.

"Bir." diye yanıtladı Hoseok.

"İkisi kavgaya tutuşsa bir mi yener yoksa beş mi?"

"Beş?" Büyük olan kendinden emin bir şekilde söylemişti.

"Yanlış." dedi Jungkook hafifçe gülümserken yumruk olan eli açık olan eline sertçe çarpmıştı.

"Bir olan daima yener."

brave | yoonminΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα