"Ses çıkarmadan otur."

"Ne zır-"

"Zarar görmek istemiyorsan uslu olmayı öğrenmelisin profesör"

Mahzenin kapısını kapatıp duyduğum seslerden kilitlediğini anladığımda içim solmuştu sanki.Kapalı yerlerde kalamıyordum hastanede oluşan
fobim yüzünden.

Sakinleşmeyi umarak kafamı taş duvara yasladım ve babamın öğrettiği gibi en güzel anılarımı aklıma getirmeye çalıştım.

...........

Bay Jung uyuyakaldığı koltukta kâbusu yüzünden sıçrarken Karla elindeki enjektörlerle endişeli bir şekilde ekranı izliyordu.Moritatın ilk aşamasını geçmenin zamanı gelmişti ve Bay Jung'un bu ana tanıklık etmesini istemiyordu.Bir babanın daha ne kadar eriyebileyeceğini o uyurken bolca sorgulamış ve planlar yapmıştı onu klinikten göndermek için.Daha fazla acı çekmesi moritatı sonlanmadan bitirmek ve oğlunu o simülasyondan kurtarmaya çabalaması demekti.Bu da Wooyoung'a zarar vermekten başka bir şey yapmazdı.

"Ne kadardır uyuyorum?"

Karla alel acele simülasyonu yansıtan ekranı kapatarak Bay Junga döndü ve gülerek tepki verdi.

"Ahh efendim,yarım saattir."

"Hadi çabuk ekranı aç"

Oğlunu görmek istemişti ilkin.

"Efendim üst kattan arandınız.Sanırım önemli bir durum var baksanız iyi olur."

Büyük efendi ensesini kaşıyarak hızla odadan çıkarken Karla elindeki enjektörlerle koşarak Wooyoung'un bağlı olduğu odaya girdi.Sapsarı kesilmiş çocuğun çıplak bedeni dokunulsa ezilecek gibi duruyordu.Yüzünde anlam verilemeyecek bir acı konuşlanmış,
terden sırılsıklam olmuş saçları ve yarı açık ağzı ne kadar zorlandığının kanıtıydı.Simülasyon onu savaşarak güçlendiriyordu fakat bedeni o kadar yenik düşüyordu ki bu tedaviyi kaldıramamasından korkuyordu Karla.
İlk etapın tamamlanmasına sadece saniyeler vardı.Wooyoung'a üç gündür kemoterapi ilacı vermiyordu Karla.Bu yüzden simülasyonda da ilaçsız kalan bedeni zayıf düşmüş bitmenin eşiğine gelmişti.Karla dolan gözlerini önlüğüne silerek çocuğun omzuna dokundu.Ne kadar gerçekte değil simulasyonda yaralanmış olsa da hemen makineler Karla'nın dokunmasıyla tepki vermiş ve çocuğun adrenalini yükselmişti.Aslında gerçekte de büyük acı çekiyordu.

"Bizi tüm bunlar için affedersin umarım"

Bitme noktasına geldiği anda kemoterapi ilaçlarını yoksunluk çeken bedene hızla enjekte ederken az zarar görmesi için Tanrıya yalvardı.

Hızla odadan çıktı ve ekranın karşısına oturdu.Neler olacağını merakla bekliyordu.

..........

Choi San bir yandan kızaran bileğini ovuşturuyor,bir yandan da önündeki pilavı yiyordu.Mingi odaya girip ağzındaki sigarasını pilava yakın bir yere atınca San'ın gözleri sinirle karşısındakinin ufuk çizgisini anımsatan gözlerini bulmuştu.

magoa ⚘ woosanWhere stories live. Discover now