-9-

865 145 44
                                    

Medya-Jung Daehyun // Empty

'Acıyor mu?'

"Güçlü kal"

Seo ve Ho hiç olmadıkları kadar ilgililerdi bugün benimle.Omzumun dehşet ağrısı,kulaklarımın çınlamasına karışıp beni uyuştursa da onları net bir şekilde duyabiliyor hatta görebiliyordum.

'Choi San senin düşmanın.'

Ho tam karşımda soğuk zemine
bağdaş kurmuş bir eli çenesinde diğeri bacağında beni izleyerek konuşuyordu.
Bu sefer de haklıydı sanırım fakat benim birini düşman ya da dost görecek kadar güven duygum kalmış mıydı tartışılırdı.

"Kafanı uçuracaktı manyak"

diye söze girdi varilin üzerinde oturan Seo.Son günlerde Ho ile aynı fikirde olmaları beni korkutuyordu.

"Choi San salak bir adam.Parmağımda oynatabileceğim kadar salak"

dedim.Öyleydi kesinlikle.Tek bildiği şiddetti.Bir plan yaparken bile çok fazla hata yapabiliyordu çünkü sadece birkaç adım sonrasını hesaplayabilme yetisine sahipti.Sonunda kesinlikle işler istediği gibi gitmiyordu.Bir robotu andırıyordu bana.Yönetilen bir robotu...

Uzun ince sigarası ağzından sarkan bir adam atıldığım karanlık ve soğuk mahzenvari odaya girdiğinde irkilmiştim.

"Kiminle konuşuyordun sen öyle?"

Seo ve Ho ile konuşmama tanıklık etmişti büyük ihtimalle.Onların sadece benim gördüğüm iki arkadaş olduğunu söylesem kesinlikle kaçık olduğumu düşünürdü.

"Keyfimle konuşuyordum.Burada daha ne kadar kalacağımızı sordu."

"Keyfinin kahyası değilim dememi mi bekliyorsun yoksa?"

diye sordu elindeki gömleği önüme bırakırken.

"Keyfimin kahyası olsaydın burda olmazdım emin ol."

"Sandığımdan daha ukalâsın profesör."

Konuştuğunda ağzında her an düşecek gibi duran sigara ileri geri sallanıyor,ince ufuk çizgisini anımsatan gözleri biraz daha kısılıyordu sanki.

Gülümsüyordu ayrıca.

San gibi biri olmadığı yanında getirdiği tasın içindeki suya batırıp çıkardığı bezi beni incitmekten korkar gibi tenime bastırmasından belliydi.Omzum ayrı, kelepçeyi çıkarmak için San'ın adeta yerinden sökecek kadar çekiştirdiği bileklerim ayrı acıyordu.Bir an o kelepçeden asla kurtulamayacağımızı düşünsem de birbirimizden ayrılmıştık.

"Beni neden burada tuttuğunuzu öğrenebilir miyim artık? Size bu mahzenden astral seyahetle yardım etmemi falan mı bekliyorsunuz?"

Kurşunun sıyırıp geçtiği yaralı omzumu temizleyip temiz bir spançla ve sargı beziyle sardıktan sonra önüme bıraktığı gömleği işaret etti gözleriyle.

"Soğuktan donmuş olmalısın önce
şu gömleği giy."

Gözlerimi sinirle yumup saniye farkıyla açarak önümdeki gömleği aldım.Sağlam olmayan omzumdan sağlam olan kolumun yardımıyla geçirirken sağlam omzumdan geçirememiştim.Yaralı omzum buna izin vermiyordu.

Adını dahi bilmediğim adam gömleği sızlanmam üzerine çıplak omzumu destekleyerek giydirmiş ve saniyelik de olsa göz göze gelmemize neden olmuştu.Bakışları değişikti.O ince ufuk çizgisinden değişik renkler akıyordu dışarı sanki.

magoa ⚘ woosanWhere stories live. Discover now