"Aşkı," Dedi sıcak nefesi boynumu yakarken. "Tutkuyu," Derin nefesler aldığını hissettiğimde tırnaklarımı daha çok bastırdım. "Şehveti temsil ederler." Dudakları tenime değmeden sadece nefesiyle harlanırken burnunu boynumdan yanağıma kadar sürttü. Ç...
"Cemre, şunları da alın!" Annemin bile Cemre demesinden bıkmışken gelen misafirlerin ard arda adımı söylemesi artık gerip gelmiyordu. Bir hafta önce tüm hizmetler bana yapılırken iyileşir iyileşmez ben hizmet etmeye başlamıştım. Bugün ablamın nişanı vardı ve tüm akrabalar bizdeydi.
Derin bir nefes alıp annemin elindeki tabakları aldım. Onları da masaya götürdüğümde sonunda her şey hazırdı. Büyük salon, burası ve mutfak olmak üzere üç ayrı masa kurmuştuk ve benim birazdan canım çıkacaktı.
Ablamla ayakta bir şeyler atıştırıp hazırlanmak için gerekli her şeyi aldıktan sonra odama çıktık. Önce sırasıyla duş alıp ardından gelen kuaför görevlileriyle kapımı kilitlemiştim.
Saçlarımı iyice kurutup kremledikten sonra dalgalandırıp sırtıma attım. İki yandan aldığım kalın tutamları dolaya dolaya arkada birleştirdiğimde yüzümün iki yanında da ince dalgalı tutamlar bırakmıştım. Saçlarımla işim bittikten sonra makyajımı yapması için görevlinin yanına gittim. Saçlarıma dokunulmasını sevmiyordum.
Yüzümü iyice nemlendirip doğal ve temiz bir makyaj yaptığında yüzümde dikkat çeken şey ince eyelinerın çevrelediği gözlerim ve kırmızı ruju iyice yedirdiğim dudaklarımdı. Etrafını koyu kırmızı kalemle geçtiğim için daha dolgun dururken gülümseyerek ablama döndüm.
Onun hâlâ dağınık topuzu yapılırken ben elbisemi giyinmek için banyoya geçmiştim. Omuzlarımın aşağısında başlayan elbisemin bol kolları vardı. Göğüs çatalımı ortaya seren dar kumaşın üstü kalp şeklindeydi. Göğsümümün bitiminde olan boşluklardan sonra ise dar bir şekilde kalçalarımı kapatıyordu.
¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.
Kısa elbisemin altına şeffaf topuklularımı geçirirken ince pırlanta kolyemi ve küçük taş şeklindeki küpelerimi takmıştım. Parmaklarıma ince halkalı yüzüklerimi de geçirdiğimde hazırdım. Yeniden odama geçip parfümümü iyice sıktığımda ablamın makyajı bitiyordu.
"Çok güzelsin." Omuzlarından kavradığımda bakışları aynada benimle kesişti. "Cemre, ne güzel oldun böyle." Dediğinde gülümsemiştim. Melek gibi olmuştu farkında değildi. "Karan seni böyle görürse benden önce evlenirsin valla." Kıkır kıkır gülmeye başladığında yüzüm düşmüştü.
"Aman abla." Dedim yatağıma oturup. Moralim bozuktu. Karan benim yanımdan gittiği gecenin ardından iş için şehir dışına gitmişti. Bunu kendisinden bir mesajla öğrenmiştim ve beni hiç aramamıştı. Kocam beni arayıp sormuyordu, boşanacağım galiba.
Derin bir nefes alıp telefonuma bir göz attığımda bir haftadır iletişime geçmemiş olmamız beni üzüyordu.
"Düşürme yüzünü, adamın işleri vardır." Dedi ablam. Ona aramızda geçenleri ve Karan'ın dediklerini üstün körü anlatmıştım. Beni destekliyordu ama üzüldüğümü görünce o da üzülüyordu. Yüzüme koca bir gülümseme koyup yanına ilerledim. "Tamam ya, iyiyim."
