six, "where is your wedding ring, babe?"

5.7K 538 129
                                    

Oy vermeyi ve satır arası(?) yorumlar bırakmayı unutmayın lütfennn
İyi okumalar❤️

...

Roseanne ayaklarını yataktan sarkıttıktan sonra gözleri dün gece sinirden yırtıp fırlattığı tişörtüne kaydı. Komidinin üzerindeki çalar saate baktığında gözlerini kırpıştırdı.

6.21

Saçlarını karıştırdı.
Eve geldiğinde saat dörde geliyordu zaten, uyuması beşi bulmuştu. Sadece bir buçuk saatlik uykuyla nasıl işe gideceğini bile bilmiyordu ama yine de yataktan indi ve odasındaki lavaboya ilerledi.

Akmış maskarasına bakarken aynadaki yüzü tepkisizdi. Boşverip duşta temizlemeyi daha mantıklı buldu. İç çamaşırlarını çıkarıp küvete girdiğinde suyu açtı. Ayarlama gereği duymadan soğuk suyun bedenine çarpmasına izin verdi. Yüzündeki makyajı çıkardıktan sonra saçlarını şampuanladı ve vücudunu keseledi.

Su hala buz gibiydi ama umrunda da değildi.

İşini halletikten sonra duştan çıktı ve bornozunu giydi. Yüzündeki su taneleri eli yardımıyla silerken gözü parmağına takıldı. Normalde ne zaman cildine dokunsa yüzüğünü çıkarmak zorunda kalırdı. Yüzüğün taşı daima cildini çizerdi çünkü. Artık yüzüğün yokluğunun tek iyi yanı buydu galiba.

Dolmuş gözlerini kırpıştırdıktan sonra hızlıca banyodan çıktı.

Bedenen ve ruhen kırgın olsa da işe gitmek için giyinmeye başladı.

...

Siparişini verdikten sonra menüyü kapattı ve sahteden de olsa gülümsedi.

Kore'ye döndü döneli en yakın arkadaşıyla yeni görüşmüş olması ikisine de çok ilginç geliyordu.

Roseanne için zamanlama yanlıştı belki ama, rol yapmada iyi olduğu için içi rahattı. En yakın arkadaşına karşı yalan söylemek ve rol yapmak istediği en son şeydi ama, şuan ne anlatacak ne de Lalisa'nın sövmelerini çekebilecek gücü kendine hissetmiyordu.

" Roseanne, yüzüğün nerde bebeğim?" Gözlerini yumdu. İşte atladığı ufak bir detay böylesine büyük sorunlar doğuruyordu.

" Kaybettim falan deme, kalpten giderim." Gözlerini açtıktan sonra dolmalarına engel olamadı.

" Lalisa, biz ayrılma kararı aldık." Kadının gözleri faltaşı gibi açıldı.

" Ne?!" Restauranttaki bir kaç masanın gözleri Lalisa'ya çevrildiğinde Roseanne derin bir nefes aldı. Bunu dile getirmek o kadar zordu ki.

" Nasıl ya? Neden? Siz hayatımda gördüğüm en sevgi dolu eşlerdiniz. Ne olmuş olabilir?" Gözlerini kırpıştırdı.

" Söyleyeceğim ama ani tepki vermek yok, tamam mu?" Başını salladı.

" Amerika'da olduğum bir yıl boyunca, bir kızla ilişki içerisinde bulunmuş. Kısacası, aldattı işte beni." Lalisa elleriyle ağzını kapattı.

" Roseanne, lütfen şaka yapıyorum de." Başını iki yana salladı. Lalisa hızla kalkıp arkadaşına sarılırken Roseanne'nin dolan gözlerinden yaşlar çoktan akmaya başlamıştı.

" Kız mı? Roseanne kaç yaşında?"

" Hatırlamıyorum, 22 tarzı bir şeydi işte." Roseanne olayın geri kalanını elindeki peçeteyle hep gözlerini silerek anlattığında Lalisa, kendisi dahil herkesin hayran olduğu bir ilişkinin böyle bitmesine üzülmüştü. Ama daha çok üzüldüğü şey, yakın arkadaşının böyle paramparça bir hâlde olmasıydı. Yıllardır Seokjin ve Roseanne'nin tek bir kavgasına bile şahit olmayan Lalisa şaşkındı. Seokjin'e o kadar kızgındı ki. Ama yine de Roseanne'nin kalbini daha fazla kırmamak için bütün beddualarını ve küfürlerini içine attı.

" Roseanne, siz artık üniversite yıllarında değilsiniz ki. Siz sevgili bile değilsiniz. Resmen üç yıldır resmi olarak evlisiniz. Öyle yüzüğü çıkarıp masaya koymakla olmaz böyle şeyler. Kararlıysan, evliliğinize son vermeniz gerekiyor." Yutkundu. Bu cümle o kadar canını yakıyordu ki.

" Biliyorum Lalisa, ama ayrılmak istemedi bile. Hangi yüzle böyle söyledi bilmiyorum. Sadece zaman istedi, onun için kendi karakterimden o kadar çok ödün vermişim demek ki bunu söyleyebilecek bir yüz bulabiliyor. Sanki her şey onunla ilgiliymiş gibi. Sanki her şey sadece onun duygularıyla ilgili. Aşık olduğum adamı yanlış tanımış olmak, acıtıyor. Biliyorum ben, dava açarsam karşı çıkıcak kabul etmeyecek. Ve benim cidden çabalayacak gücüm yok." Lalisa arkadaşının elini sıkıca kavradı.

" Bebeğim merak etme, ben halledeceğim her şeyi. Tanıdığım çok iyi bir avukat var. Hiç zorlanmadan çabucak halledeceğiz, ve geriye sadece senin neşeni geri getirmek kalıcak."

...

Düzenlenmedi, iyi geceler çok öptümmm mwahhh

moral of the story | rosékook ✓Where stories live. Discover now