"Ben, Namjoon, Jimin, Hoseok ve de Yoongi. En baştan daha kibar olsaydın belki de seni de bilgilendirebilirdim ancak onun senden kaçmasını veya o buraya gelmeden senin süsleri mahvetmeni veya daha kötüsü yakmanı istemiyorum. Yani kısacası bir bara falan git ne bileyim para sıçan sensin." diğerleri de saklandıkları yerlerden çıktılar, Taehyung'ı görünce içlerindeki heyecan uçup gitmişti.

"Nasıl yapacağımdan bu kadar emin olabiliyorsun ki?!-"

"Çünkü senin haberin olmadan yapılan her şeyi yok ediyorsun ama bu sefer ben izin vermeyeceğim anlaşıldı mı?"
Jin kendi cümlesiyle küçüğü kesince, Taehyung cevap veremedi.
Jin yana baktığında duvardaki saatten zamanın daraldığını fark edince, sinirle mırıldanmaya başladı. Jungkook ile Yoongi her an burada olabilirlerdi.

"Ve bana karşı gözlerini devirmeyi kes genç adam." Taehyung gözlerini yine devirmeye o kadar ÇOK yakındı ki zar zor kendini tutabildi, şaşırtıcıydı çünkü genelde dinlemezdi halbuki.

Taehyung etrafına baktığında 'Yoongi'yi' göremedi aralarında.
"Bu arada Yoongi hyung nerede?"
"Jungkook'u dışarıda oyalıyor, içerde dolanıp şüphelenmesini istemiyorduk." Hoseok Jin'in yanında elleri belinde dikildi. Taehyung bunu duyunca boğazından derin bir hırıltı çıktı, nedense sinir olmuştu bir an.

'Bu pislik yine onun yanında, yanında olabilmek için her şeyi yapacak öyle değil mi?'
"Her neyse ben gidiyorum, ama geldiğimde burada tek bir eşyanın farklı bir yerde olduğunu veya köşelerde artık kaldığını görmek istemiyorum, anlaşıldı mı?"
Cevap beklemeden arkasını dönüp tekrardan malikaneden çıkmak için dış kapıya ilerledi. Koridorlardan geçip giden hizmetliler onu farkedince, her ne kadar Taehyung'ın karşılık vermeyeceğini bilselerde selam vermeyi denediler ama tahmin edildiği üzere yanıt alamadılar, şaşıracak bir durum yoktu.
Taehyung malikaneden çıktığı gibi hızla arabasına yöneldi, çalıştırdığı gibi de hızla gözlerden kayboldu kim bilir yine nereye gidiyordu.

~

"Sanırım işimiz burda bitti, tekrar sayalım mı ama?" JK

"Hayır bir daha olmaz asla, sadece geri dönelim lütfen yoruldum ben." YG

Jungkook büyüğün saatlerce süren alışverişten yorulduğuna kanıt esnediğini görünce kıkırdamadan edemedi. "Aiiy hyung çok mu yoruldu, öyle mii?" Jungkook bu sefer dibine kadar girmiş beyaz pürüzsüz yanağı sıkmıştı, bir homurtu eşliğinde pespembe kesilmiş yanaklara şahit olmuştu.
"Hihi kızardın hyung, çok şirin oldun böyle!"  Jungkook dayanamayıp daha çok sırıtmaya başladı.
"H-her neyse ödeyip çıkalım artık burdan hadi." Yoongi yanaklarının eski hallerini dönmelerini umarak başını çevirdi, şirin bir kıkırdama daha işitmek yardımcı olmuyordu.
"Tamam tamam hadi ödeyip  gidelim o halde."

Ödedikten sonra Yoongi'nin arabasına yöneldiler, aldıkları her şeyi bagaja koydular. Ikisi de- aslında sadece Jungkook güvenli olacağından emin olmak için  kemerini taktı, Jungkook gözlerini Yoongi'ye dikti büyük olan hala kemerini takmamıştı onun aksine.

"Hyung kemerin."
"Ha? Nolmuş ona?"
"Tak onu hyung!"

Yoongi bir kaşını kaldırıp küçüğüne boş boş bakıyordu.
"Niye yapacakmışım ki?"
"Güvenliğin için tabi ki de seni şapşi!"  Jungkook homurdanarak hyung'ının tarafındaki kemere uzandı ve kendine yaptığı gibi taktı, fakat Yoongi'nin gözleri faltaşı gibi açılmıştı... ne yani sevdiğiniz minik çocuk bölgenize çok yakın bir şekilde kucağınızda uzanıyor olsa sizde ölecek gibi hissederdiniz.

"Ş-şey Kook düzgün otur istersen, ben de yapabilirdim."
"Yapmayacağını ikimizde çok iyi biliyoruz hyung, her neyse ben taktım bile gidelim artık."
Jungkook yine Yoongi'yi içten kudurtan bir kıkırdama saldı arabanın atmosferine ve başını cama yasladı.

Yolculuk çok sessizdi, ama tuhaf olanlardan değildi neyse ki. Sakin bir melodi arkada çalarken Yoongi ne hızlı ne de yavaş sürüyordu.
Jungkook ise kendi kendine gülümsüyordu, sonuçta mutluydu.
Diğer taraftan Yoongi bir manyağın yapacağından daha fazla bakıyordu küçüğe, sürekli hem de. Yoongi kendini tutamıyordu işte, her baktığında daha da büyüyen gülümsemesi yüzünden dudakları ile cam arasında sıkışan tontiş yanakları yüzünden gittikçe daha da eriyordu büyük olan, kendi iyiliğine zarardı şirinliği Yoongi'ye göre.

Bagajdan aldıkları her şeyi almadan önce Yoongi arabayı girişten geçirip park alanına park etti. "Jungkook sadece içeri gir olur mu? Bunları merak etme ben getiririm." Jungkook birkaç saniye öylece bakakaldı ardından başıyla onaylayıp malikaneye yöneldi.

Hala orda bulunan birkaç hizmetliye selam verdikten sonra kapkaranlık olan oturma odasına ilerledi. "Jin hyung ve diğerleri nerede acaba?"  Odaya merakla girip, ışığı açtı.

Ardından hiç duymadığı cümleleri duymaya başladı.

Daha doğrusu bir şarkıyı.

Küçüklüğünden beri duyma hevesiyle yaşadığı ve o açlığı kapatamadığı iyiki doğdun şarkısıydı bu.

Jungkook kapı girişinde öylece kalakaldı dışarda olduğu gibi hyung'larının her birinin birer birer saklandıkları yerlerden çıkmalarını izliyordu.
Şarkı tabi ki kocaman bir 'Sürpriz!' ile başlamıştı, gözleri de dolmaya.
Bir eliyle ağzını kapadı hıçkırıkları bastırmak için, şok olmuştu ve de çok mutluydu, kim olmazdı ki? Doğum gününü kimse unutmamıştı sonuçta.

Doğruyu söylemek gerekirse, saatler süren alışveriş doğum gününü tamamen unutturmuştu küçüğe.

Ama önemi yoktu artık, buna şahit olmak önemliydi şu anda onun için.

Şarkı bittiğinde hepsi birlikte ağlayan küçüklerine sımsıkı sarıldılar, bir süre sonrs içeri Yoongi girdi o da grup kucaklaşmasına katıldı, öbürlerini şaşırtıp, miniğini daha da çok gülümsetti. 

"T-teşekkür e-ederim... b-ben s-sanmıştım ki k-kimse ha-hatırlamayacaktı..."

"Aiiy öyle düşünme sakın Kookie!" HS

"Küçüğümüzün doğum günümü niye unutalım ki?" JM

"Sen daha fazlasını hak ediyorsun Jungkookie." NJ

"Sana bunun senin en iyi ve ilk doğum günün olacağını söylemiştim tatlı şey..." JN

"...çünkü hepimiz seni çok seviyoruz miniğim." YG


~

Yoonkook zayıf noktam tamam mı rahat bırakın beni 👀👀 dlgnslfnsjfsldk



〘TR〙「 All Mine - Taek∞k 」✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin