17. Bölüm "Son" + Yazar'ın Son Notu

71.7K 4.4K 4K
                                    

Yazar'ın Notu: Merhaba arkadaşlar ve işte son duraktayız. Az sonra final bölümünü okuyacaksınız. Bölüm tahmin ettiğim gibi kısa olmadı, sanırım kısa bölüm yazmayı beceremiyorum. İyi okumalar dilerim.

17. Bölüm “Son”

Kendine geldiğinde bedeni acıyla kasılıyordu. Eklem yerlerindeki sızlama kemiklerine kadar işliyor ve başı onu delirtecek kadar ağrıyordu. Gözlerini açmayı denediğinde taze gün ışıkları onları bir an için yakıverdi. Sahi, ne kadardır bilinçsizdi de günün ışıdığını fark etmemişti? Bunu cevabını merak ettiği şeylerin uzun listesine ekledi.

Az sonra elini gözlerine siper ederek kesik soluklar eşliğinde doğruldu. Her hareketinde ona acı veren kaburgalarına aldırmamayı deniyordu. Gözleri parlaklığa adapte olduğunda elini aşağı doğru indirdi ve tatlı bir pembeden, ışıldayan sarı rengine dönmekte olan gökyüzünü inceledi. Üzerinde oturduğu buluta nasıl taşınmış olduğunu merak ediyordu.

Hoş bir esinti ensesindeki tüyleri ürperttiği sırada çatlamış dudaklarını yaladı ve ağzına kanın güçlü tadı dağıldı. Tiksintiyle elini ağzına götürürken yüzündeki kanı nasıl unutmuş olabildiğine şaşırıyordu.

“Uyanmana sevindim.

Sesin geldiği yöne bakmak için başını geriye öylesine hızlı çevirmişti ki boynu acıdı. Tek eliyle boynunu sıvazlarken karşısında duran mavi yaratığa baktı. Yaratık havadan birkaç santim yukarıda süzülüyordu ve dikkatlice bakıldığında ona rengini veren şeyin saydam derisinin altındaki durmaksızın hareket eden mavi sıvı olduğu fark ediliyordu. Gözleri sarı renkti ve cam bilyelerini andırıyordu, burnu yüzüne gömülmüş gibiydi. Ağzı olması gereken yerde ise ince bir yarık vardı.  Yaratık ileriye doğru süzülürken onu izleyen bir çift gözün sahibi yerinde huzursuzca kıpırdandı.

“Sen kimsin?” diye sorduğundaysa boğazından kaçan ses kulağına kendisine ait değilmiş gibi geldi.

Yaratık neredeyse gülümseyerek – gerçi bunu anlamak çoz zordu- konuşmaya başladı.

“Beni tanıyacağını sanmıyordum.”dedi yaratık, konuşurken hareket etmeyen ağzıyla. Ardından bir eli andıran kolundaki çıkıntıyla kendini işaret ederek devam etti, “Ben Aethel, sizin deyişinizle ise Gece.”

Bunu duyduğunda yüzündeki sert ifade gevşedi. Gece ona doğru biraz daha yaklaştığı sıradaysa hemencecik sordu. “Emily nerede?”

“O güvende,” dedi Gece ve tam karşısına geçip dikildi.

“Onu görmek istiyorum.”

“Elbette göreceksin.” dedi Gece. “Ama önce seninle konuşmalıyım.”

Cevap vermedi.

“Liderimiz serbest kalan halkımızın tümü adına sana teşekkür etmemi istedi.” dedi Gece öne doğru eğilerek reverans yaparken. “Bu yüzden teşekkürler, fedâkâr Felix.” Tekrar doğrulurken devam etti, “Bu gece, her Yıldız’dan daha parlaktın.”

“Ben Yıldız değilim.” dedi Felix tek seferde. Bakışları sert ve kendinden emindi.

“Muhakkak.” dedi Gece ve cam bilyelerini andıran gözlerinde bir parıltı belirdi. “Öyle olsaydın şu an burada olamazdın, değil mi?”

Felix yutkundu, bu sorunun cevabını kendisi de bilmiyordu. “B-ben nasıl…” diye geveledi gözlerini Gece’den ayırmaksızın.

“Nasıl hâlâ hayatta olduğunu mu merak ediyorsun?” diye sordu Gece sağa doğru zarifçe süzülürken. Felix başını ağır ağır sallayarak onayladı.

Rüya BekçisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin