16. Bölüm "Kalbi Ararken"

34.1K 2.8K 1.7K
                                    

Yazarın Notu: Son bir bölüm kaldı ve artık vedalaşma zamanı.

Final bölümünde görüşmek dileğiyle.

16. Bölüm “Kalbi Ararken”

Emily nereye gittiğini bilmeden koşuyor, Yıldızlar’la arasına olabildiğince fazla mesafe koymaya çalışıyordu. Koşarak bir koridoru döndüğünde gözünün önünde Felix’in havasız kalarak renk değiştiren yüzü belirdi. Bu sanrı onun bir anda affalayarak yere, kalçaları üzerine düşmesine sebep oldu. Hemen elinden düşen hançere uzandı ve dehşete kapılmış bir halde arkasındaki duvara doğru geri geri emekledi. Artık hareket edecek yeri kalmadığında kendini arkasındaki duvara yasladı ve tavandan sarkmakta olan kırmızı kadife perdeyi boşta kalan eliyle yaklayarak onun öne doğru çekip arkasına saklandı. Nefes alış verişini düzenlemeye çalışırken burada güvende olabileceğini düşündü. Burası en azından bir süre saklanması için uygun bir yerdi. Emily dizlerini karnına doğru çekip kollarını onların etrafına dolayarak oturdu. Tam o anda Felix’in yüzü tekrar gözü önünde canlanmıştı. Felix’in yüzü ve kanı çekilen dudaklarının ona söylediği son şey…

Kaç.

Emily kendini dünya üzerindeki en büyük aptal gibi hissediyordu. Gururu gözlerini öylesine kör etmişti ki, aslında en başından beri onu düşünen Felix’i fark etmemişti. Ona inanmaktansa, ödlek Eduardo’nun söylediklerine kulak asmıştı. Hâlbuki Felix, onu defalarca uyarmaya çalışmış, hatta az önce sırf Emily kurtulsun diye yakalanmayı göze almıştı. Emily bir anda gözyaşlarına boğuldu. Kendini en korkunç kâbusunda gibi hissediyordu. Felix ve David onun inatçılığı ve gururu yüzünden yakalanmıştı. Kendisinin aynı kaderi paylaşması ise an meselesiydi. Çünkü Emily Yıldızlar’dan sonsuza dek kaçamayacağını biliyordu. Yıldızlar’ın onu bulmaları uzun sürmeyecek ve buldukları zaman ise onu diğerleriyle birlikte katledeceklerdi. Luke’un başına da bu gelmemiş miydi zaten? Yıldızlar neden bu sefer onların canını bağışlasınlardı ki?

Emily başını dizlerine gömerek ağlamaya devam etti. Vücudu titremeye başlamıştı, ölesiye korkuyordu. Yıldızlar’ın o anda Felix’e ne yapıyor olabileceklerini düşünecek olsa aklını kaybedecek gibi oluyordu. Peki ya aynı Yıldızlar, David’e Emily’nin yerini öğrenmek için işkence ediyorlar mıydı? Flynn o kargaşadan kaçmayı başarabilmiş miydi? Onların başına bu belayı Emily sarmıştı, şimdi de yine kendisinin her şeyi düzeltme imkânı yok muydu?

Emily yaklaşan ayak seslerini duyduğu anda ağlamayı kesti. Seslere konuşma sesleri eşlik etmeye başladığındaysa nefesini tutarak varlığını belli etmemeye çalıştı.

“Çok uzağa gitmiş olamazlar.” diyordu birinci ses. Emily bunun Arcturus’a ait olduğunu seçebilmişti.

“Ne yapalım yani, tüm şatoyu mu arayalım?” diye sordu ikinci ses, biraz huysuz gibiydi.

“Ellerimizden kaçmalarına izin veremeyiz.” dedi Arcturus. “Gerekirse arayacağız.”

“Bak, bu hiç hoşuma gitmiyor.” dedi ikinci ses. “Şimdi Ay tutulmasını izliyor olmalıydık, Rüya peşinde koşturuyor değil!”

Emily kıyafet hışırtılarına benzeyen bir ses duydu. Hemen sonra Arcturus fısıltıyla konuşmaya başladı, sesi tehditkârdı.

“Eğer şimdi onların peşinde koşmazsak ileride koşabileceğin bacakların olmayacak.”

Emily Arcturus’un diğer Yıldız çocuğun yakasından yakalayıp suratına doğru eğilmiş olduğunu hayal etti.

Uzun bir sessizlikten sonra ikinci ses cevapladı. “Pekâlâ.”

Şimdi konuşma sesleri kesilmişti, sadece artık uzaklaşmakta olan ayak sesleri duyuluyordu. Emily ayak sesleri yok olduğunda nefesini bıraktı. Bir an onu yakalayacaklar diye korkarak kendini öylesine kasmıştı ki, fark etmeden tırnaklarını kollarına batırmıştı. Kollarındaki tırnak izlerini ovuştururken az evvel Yıldızlar’ın söylediği şeyleri düşündü. “Onları bulmalıyız” diye bahsettiklerine göre Flynn de yakalanmamış olmalıydı. Emily’nin içi küçük bir umutla canlanıverdi. Belki Flynn’i bulabilirse diğerlerini kurtarmak için bir şansları olurdu.

Rüya BekçisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin