➳ Gelecek Postası

7.3K 246 84
                                    

Merhabaa. Aslında aklımda bugüne kadar Dramione ile ilgili bir kurgu yoktu ama birden aklıma geliverdi jcdhhddj Bende aklıma gelir gelmez yazayım ve yayınlayayım dedim. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmedim ama benim yazdıkça aklıma gelir bir şeyler o yüzden sorun yok jdjhdbjdh

Çok heyecanlıyım ya. İlk Dramione hikayem bu da. Beğenmenizi umuyorum. Votelarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Her türlü eleştiriye açığım. Kırılacak olsam bile umurumda olmaz. :D 

Kapakta sadece yazıları kendim yaptım. Umarım kapağı da beğenirsiniz :)

Ve son bir şey. Ben bir de Böcürtlerle ve Kelid Aynası'yla ilgili bir şey yapıyorum. Lütfen sizde katılın. Bana neyden korkuyorsanız ve en büyük hayaliniz neyse onu mesaj atın bende yayınlayayım. Lütfen katılın! :D

Lütfen Ariana Grande - A Little Bit Of Your Heart ile okuyun.

İyi okumalar xx

Hermione, gelecek postasını tekrar ve tekrar okudu. Dumbledore öldükten sonra her şey değişmişti. Voldemort ilk Hogwarts’ı ele geçirmişti. Şimdi orada ölüm yiyenler vardı. Voldemort, Hogwarts’ı ele geçirdikten kısa bir süre sonra yeni Sihir Bakanı Rufus Srimgeour, Voldemort tarafından öldürülmüştü.

Artık Dumbledore hayatta olmadığına göre hiçbir yer güvenli değildi. Hiç kimsenin hayat garantisi yoktu. O yüzden Hermione’nin ailesini korumak için bir şeyler yapması gerekiyordu. Ölüm yiyenlerin ne yapacakları hiç belli olmazdı.

Her kısmını ezberlediği odasına tekrar göz gezdirdi ve içini çekti. Ne yapması gerekiyordu? Ailesini Voldemort’dan ve ölüm yiyenlerden nasıl koruyabilirdi?

Avcundaki gelecek postasını daha çok sıktı. O zeki bir cadıydı. Neredeyse bütün büyüleri ezbere biliyordu. Hepsini de uygulamıştı ve gayet de işe yaramışlardı. Aklını zorladı. Mutlaka onları koruyabileceği bir büyü olmalıydı.

Gelecek postasının ilk sayfasında yer alan bir haberi tekrar okudu ve gözleri doldu. Büyücü dünyasındaki insanlara acı çektirdiği yetmezmiş gibi bir de Muggle ailelere bulaşıyordu. Keşke Voldemort, onları rahat bıraksaydı.

Başlığı içinden tekrar ve tekrar okudu. Muggle aile katledildi. Ya o Muggle ailenin yerinde kendi anne ve babası olsaydı? O zaman bununla nasıl yaşardı? Vicdan azabıyla günden güne mahvolurdu.

Harry, hala bu işin sadece kendisiyle ilgili olduğuna inanıyordu. Ama kesinlikle yanılıyordu. Harry Potter, seçilmiş kişi olabilirdi ama bu ondan daha büyüktü. Bu iş çığrından çıkmıştı artık. Bu sorun herkesi ilgilendiriyordu. Muggle’ları bile.

Hermione yavaşça gelecek postasını yatağının üzerine bıraktı. Ardından aşağıdan annesinin ona seslendiğinde duyduğunda irkildi.

“Hermione, çay yaptım. Babanla seni bekliyoruz!”

“Geliyorum, anne!” diye bağırdı Hermione.

Aşağı indiğinde anne ve babası koltukta oturup tatil planları hakkında konuşuyorlardı. Hermione’nin tekrar gözleri doldu. Ne yapması gerektiğini biliyordu. Pantolonun kenarına sıkıştırdığı asasını yavaşça çekip aldı. Ve ona arkası dönük olan ailesine doğru asasını doğrulttu. Ve hayatta hiç yapmak istemeyeceği bir şey yaptı.

“Obliviate,” diye fısıldadı. Aile resimlerindeki Hermione, yavaş yavaş silindi. Onlara kendisini unutturuyordu. Böylece Voldemort’dan onları koruyabilecekti. Voldemort ve o iğrenç ölüm yiyenleri asla onun ailesini bulamayacaklardı.

Yasak MeyveWhere stories live. Discover now