Bölüm 1

157 12 2
                                    

Lisa'nın Ağzından

Ailecek yapacağımız son yemeğe hazırlandım ve aşağıya indim. Annem ve babam beni masada hazır bekliyordu. Masaya oturdum ve kahvaltıya başladım. Babam ve annem bana parıldayan gözlerle bakıyorlardı ve dayanamayarak onlara döndüm.

-Üniversiteye başlıyorum diye ağlamayacaksınız değil mi?

Annem ve babam birbirlerine bakıp gülümsediler ve annem bana döndü.

-Sana çok güzel bir üniversite hediyemiz var.

-Bugün masada krep görüyorum. Özel sürpriziniz bu muydu?

-Ah, hayır tatlım bu gerçekten güzel bir sürpriz dedi babam ve cebinden anahtarı çıkardı. Anahtarı inceledim ve bu bir ev anahtarıydı. Tanrım! Bana bir ev almış olamazlardı değil mi?

Babam düşüncelerimi okumuş gibi ' Evet bu yeni evinin anahtarı, haydi git ve yeni evini gör' dedi. Babamdan anahtarı ve sandalyeden çantamı aldıktan sonra onlara gülümsedim. Anneme ve babama sarıldım ve hemen arabamın yanına gittim. Babamın söylediği adrese doğru sürdüm.

--------------------------

Yeni evim gerçekten muhteşemdi. Annem ve babam tamamen benim zevkime göre döşemişlerdi. Benim ayrı bir masraf yapmama gerek yoktu. Harcamalarımı da kısmam gerekmiyordu. Ama tek ihtiyacım olan bu büyük evde bir ev arkadaşıydı.

--------------------------

Ev arkadaşı ilanını basmak için kitapçıya gittim ve 6 mor kâğıda ilanı bastırdım. Dükkânın diğer tarafı kafeydi. Biraz oturmak için oraya yöneldim. Filtre kahvemi aldıktan sonra oturacak yer ararken gözüme bir çocuk çarptı ve onun yanına oturmaya karar verdim. Masanın yanına gittim ve en sevimli halimle 'Oturabilir miyim?' diye sordum. Uzun bir süre cevap vermeyince tekrar sordum.

-Hayır, dedi.

-Gerçekten çok kibarsın.

-Size layık olamadığım için özür dilerim prenses.

-Ben prenses değilim.

-8 yaşındaki her kız benim gözümde prensestir.

-Ben prenses deği- ahh ne önemi var ki daha da çok batıyorum.

-Bunu anlaman bu kadar uzun sürdüğü için üzüldüm.

-Seninle küçük çocuklar gibi kavga etmek istemiyorum, dedim ve kafeden çıktım.

Sinirli bir şekilde arabama bindim ve radyoyu sonuna kadar açtım. Kısa bir süre sonra okula gelmiştim. Bahçede bir grup öğrenci bölümlerin ders programlarını dağıtıyordu. Edebiyat bölümünün ders programını aldım ve ilk dersimin iki dakika sonra olduğunu gördüm, derse yetişmek için koşmaya başladım. Derse giderken gözüme ilan panosu takıldı. Hızlıca elimdekileri panoya astım ve hızlı adımlarla sınıfa geçtim.

Frida'nın Ağzından

Çaresizce otoparkta boş yer bulmak için dolanıyordum. Koskoca St. Morris Üniversitesinde bir tane bile mi boş yer olmaz? Otoparkı 4. kere turlayacaktım ki gözüme boş bir yer kestirdim. Sonunda! Avına yavaşça yaklaşan bir aslan edasıyla boş yere yaklaşıyordum. Tam arabımı park edecekken benden önce başka bir araba park etti. Bu kadarı yeter ama! Aynadan kendim baktıktan sonra hızlıca dışarı çıktım.

-"Ya görmüyor musun buraya ilk ben gelmiştim, sen hangi hakla arabanı buraya park ediyorsun? "dedim sesimi yükselterek. Arabadan güneş gözlüklü bir çocuk çıktı.

'' Üniversitedesin biliyorsun değil mi? Lise ergenleri gibi kavga başlatmana gerek yok.'' Dedi küstahça. Güneş gözlüğünü çıkarmış, elinde tutuyordu. Sarı saçları özenle geriye taranmış ve jölelenmişti. Güneş gözlüğünü çıkarınca donuk mavi gözleri daha da belirginleşmişti.

The Lithium ClubWhere stories live. Discover now