- 1 -

26K 882 2.5K
                                    

Öncelikle merhaba. Bu benim ilk hikayem değil,daha önce -belki okuyanlarınız vardır- "Everything Has Changed" ve "Baby Sitter's Love" isimli hikayeleri yazıyordum. Hatırlarsanız twitterda bir sorun oluştuğu için Louis'nin "always in my heart" tweeti silinmişti. Bende o sinirle hesabımı silmiştim. Uzun zamandır da yazmıyordum, bunu yazmak geldi içimden. Adından da anlaşılacağı üzre bol smut içerikli olacak. Tabi okunursa :D neyse, sizi hikayeyle baş başa bırakıyor ve en azından 'olmuş' veya 'olmamış' içerikli yorumlarınızı bekliyorum. 

Sabah uyandığımda gün ışığı odama doluyordu. Niall'ın hapşurma ve öksürme sesleriyle uyandım. Lavaboda işlerimi halledip oturma odasına gittim. Battaniye ve önündeki kocaman peçete birikintisiyle kanepede oturuyordu. "Günayd- hapşuuaaaa"

Kıkırdadım. "sana da günaydın Niall ve iyi yaşa."

"Sağol. Harry, biliyorsun bugün Louis Tomlinson'la röportajım vardı. Bu halde gidebileceğimi sanmıyorum ve o röportajı alabilmek için -öhö öhö- çok uğraştım. Lütfen benim yerime gider misin?" deyip köpek yavrusu bakışını attı.

"Tabiki giderim Niall." deyip gülümsedim.

"Harika!" Sevinçle içeri gitti ve kısa süre sonra geri geldi. "İşte sorular burada. Kayıt cihazı da burda. Çok teşekkür ederim Harry."

"Önemli değil Niall. Röportaj saat kaçta ve nerede?"

"10:30 da ve Tomlinson şirketinde." Saatime baktım. Henüz bir saatim vardı.

"Peki,hazırlanıp çıkayım o halde."

Niall bir kez daha teşekkür edip yatağına geri döndü. Bense duş alıp dolabımın başına geçtim ve kıyafet aramaya başladım. Siyah dar pantolon ve üstüne mavi çizgili tişörtümü giydim. Parfümümü de sıkıp evden çıktım.

~~~~~~~~~~~

Kaplumbağamla bir gökdelenin önünde durdum. Üstünde kocaman harflerle "TOMLINSON ŞİRKETLERİ" yazıyordu. Arabamı park ettimve içeri girip danışmaya ilerledim. Etraftaki hakim renk kahverengiydi. Arada farklı renkler olsa da koltuklar,masalar ve kapılar kahverengiydi. Etkilenmiştim.

"Merhaba nasıl yardımcı olabilirim?" Bir sarışın bana yaklaşarak sordu.

"Merhaba, ben Louis Tomlinson'la röportaj yapmak için gelmiştim."

"En üst kata çıkıp Louis Tomlinson'ın sekreteri ile konuşun lütfen." deyip gülümsedi.

Başımı sallayıp asansöre ilerledim. Asansör geldiğinde içinden bir dolu sarışın indi. O an fark ettim ki resepsiyondaki tüm çalışanlar da sarışındı. Asansöre binip en üst kata çıktım. Burası aşağıya göre çok daha beyazdı. Masalardan birine ilerledim.

"Merhaba, ben Louis Tomlinson ile röportaj yapmaya gelmiştim."

"Tabi. Adınız nedir?"

"Harry Styles."

"Ama burada Niall Horan yazıyor."

"Kendisi rahatsız,o yüzden ben geldim."

"Peki biraz bekleyin lütfen." deyip beni orada yalnız bırakarak bir odaya girdi. Yalnız geçirdiğim iki dakikanın ardından az önceki sarışın odadan çıktı.

"Bay Tomlinson sizi birazdan görecek." diyerek beni bilgilendirdi. Kafamı sallayarak karşılık verdim ve kapının önündeki beyaz deri koltuğa oturdum. Bu şirkete sahip olduğuna göre 'kim bilir ne kadar zengindir' diye düşünmekten alamadım kendimi.

"Bay Tomlinson sizi bekliyor."

Kafamı sallayıp içeri girdim. Masasının yanında ayakta duruyordu. El sıkışmak için ilerlerken korktuğum şey oldu ve iki elimin üstünde yere kapaklandım. LANET OLSUN LANET LANET LANET. Louis Tomlinson beni kollarımdan tutarak kalkmama yardım ettı. Hayatımda bu kadar yakışıklı ve çekici birini daha görmediğime yemin edebilirim. Çok ama çok çekiciydi.

"Özür dilerim,efendim."

"Önemi yok bay Horan."

Aman tanrım. Sesi mükemmeldi. Tıpkı vücudundaki diğer her yeri gibi. Mesela mükemmel mavi gözleri. Yada mükemmel çizgi dudakları. Kendimi onu süzmekten almayı başarıp derinlerde bir yerde sesimi buldum ve konuştum:

"Niall.. ııı yani bay Horan hasta olduğu için ben geldim. Umarım sizin için bir sorun yoktur bay Tomlinson."

"Peki sizin isminiz?"

"Harold Edward Styles. Niall yani Bay Horan'la birlikte Vancouver'da İngiliz Edebiyatı okuyorum."

Başını sallayıp hafifçe gülümsedi ve "Oturmak ister misiniz?" diye sordu eliyle L biçimindeki koltuğu göstererek. Ofisi çok büyüktü. Boydan boya cam duvarların önünde kocaman koyu renk ahşap bir yemek masası-yani toplantılar için kullanıldığını sanıyordum.- vardı. Birkaç tablonun olduğu duvar dışında tüm duvarlar dışarıda da olduğu gibi beyazdı. Koltuğa oturup sırt çantamdan Niall'ın sorularını ve kayıt cihazını çıkardım. Kayıt cihazını kurmaya çalışırken iki kez titreyen ellerim yüzünden pahalı masaya düşürdüm. Ben gittikçe kızarırken bay Tomlinson sabırla -yani öyle olduğunu umuyorum- bekliyordu.

"Özür dilerim" diye mırıldandım. "Böyle şeylere pek alışkın değilim."

"Önemli değil Bay Styles. Acele etmeyin" dedi mükemmel sesiyle.

Sırtımı dikleştirdim ve boğazımı temizleyerek ilk sorumu sordum:

"Bu kadar büyük bir şirket kurmak için çok gençsiniz,Bay Tomlinson. Bu başarınızı neye borçlusunuz?"

"Mantık ve gerçekçi kararlar alarak buralara geldim. Bu elbette zor oldu. Ama işinde iyi insanlarla çalıştım ve gördüğünüz gibi..." elini havada salladı "burası benim."

"Belki sadece şanslısınızdır?" dedim onun küstahlığına darbe indirmeyi umarak.

"Ben işimi asla şansa bırakmam Bay Styles. İşin sırrı doğru insanları bulmakta ve ve enerjilerini yönlendirmekte."

"Kulağa kontrol manyağı gibi geliyorsunuz." Kelimeler ağzımdan çıkıverdi.

"Her şeye kontrol uygularım,Bay Styles. Her şeye." Hissiz,mavi bakışları üzerimdeydi. İçimden bir ürperti geçti ve derin bir nefes alarak sorularıma devam ettim.

"Çok fazla çalışıyorsunuz,boş zamanlarınızda gevşemek için neler yaparsınız?"

"Gevşemek..." diye tekrarladı. Kelimeyi tartıyor gibiydi. "gevşemek için yelken yapıyorum,uçuyorum. Çok varlıklı bir adamım Bay Styles. Pahalı ve insanı içine çeken hobilerim var."

"Anlıyorum." dedim ve başımı aşağı yukarı salladım. KÜSTAH.

"Gey misiniz Bay Tomlinson?"

Ah siktir gerçekten bunu söyledim mi? Neden bir kez okumadan söyledim ki? Lanet olsun lanet lanet lanet. Rengim kırmızının en koyu tonuna bürünürken hemen toparlamaya çalıştım. "Özür d-dilerim... Burada yazıyordu."

"Önemli değil,Harold."

Adımı ilk defa söylemişti ve ben anlamsız bir şekilde heyecanlanmıştım. Tam ağzımı açmıştım ki kapı çalındı ve dışarıda benimle konuşan sarışın odaya girdi.

"Bay Tomlinson. Bölüyorum,üzgünüm ama bir sonraki toplantınıza iki dakika var."

"İşimiz bitmedi Grace. Toplantımı iptal et."

Adının Grace olduğunu öğrendiğim sarışın şaşırmış gibi bize bakıyordu. Sonunda kendini toplayıp "Tabii ki Bay Tomlinson."

"Sizi işinizden alıkoymak istemem."

"Önemli değil Bay Styles."

"Peki,benim sorularım bitti Bay Tomlinson." deyip ayağa kalktım ve elimi uzattım. "İyi günler."

"İyi günler Harold." deyip elimi sıktı. Bakışlarında tuhaf bir şey vardı. Çözememiştim. "Size asansöre kadar eşlik edeyim." deyip eliyle kapıyı işaret etti. Başımı sallayıp kapıya doğru yürüdüm. "İsterseniz şoförüm sizi gideceğiniz yere birakabilir."

"Hayır,teşekkür ederim. Arabam var."

"Siz bilirsiniz." deyip asansörü çağırdı. 'bing' sesiyle asansörün geldiğini anladım ve içine adım attım.

"Harold." diyerek beni selamladı.

"Louis." diye karşılık verdim ve kapılar kapandı.

Fifty Shades of Tomlinson || LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin