Gelirken Yanımda Arkadaşta Getirebilir Miyim?

Почніть із самого початку
                                    

Günleri böyle geçti banka gelip diğerinin gelmesini bekleyerek öğle yemeklerini birlikte yiyerek, birbirleri hakkında daha fazla şey fark ederek geçti işte. Kibum Minho'ya gerçek bir kahve ısmarladı ve Minho ne olursa olsun yanında süt şişelerini taşımaktan asla yorulmadı. Kibum hala konuşmuyordu evet ama ikinci bir not defteri almak zorunda kalmıştı. Bazen Minho'da susmayı seçiyordu Kibum'a Kibum'un tarzıyla cevap veriyordu. Böyle zamanlarda Kibum ona 'yapma' demek istiyordu. 'Sesini duymayı istiyorum.' demek istiyordu ama yapmıyordu. Minho ise Kibum'un yüzündeki ifadeyi tam olarak değiştiremese bile kaşlarının oynamasını sağlamıştı. Kibum konuştukları bir konuyu anlamadığı zaman sıkıldığı zaman ya da bir şeyi merak ettiği zaman bunu kaşlarında görebiliyordu. Hemen her şeyden konuşuyorlardı ama konuşmaların hiçbirinde geçmişte yapılmış olan şeyler ya da aile yer almıyordu. Minho bu konuya özellikle dikkat ediyordu çünkü zamanı geldiğinde Kibum'un kendisiyle bu tür şeyleri paylaşacağına inanıyordu.

Ama bugün biraz farklıydı. Hava iyice soğumuştu ve diğer insanlar olabildiğince içeride kalmaya çalışıyorlardı ama Minho ve Kibum için bu söz konusu değildi. Karın yağmadığı bir gündü ve Kibum yine banka gelmişti artık sincapların kış uykusuna yatmadıklarını sabah erkenden karınlarını doyurup yeniden uyudukları biliyordu. Banka oturmuş sıcak nefesinin soğuk havada dağılışını seyrediyordu ki o derin sesi duydu.

'Birazdan burnun düşecek, kıpkırmızı olmuşsun.' diye söylendi Minho Kibum'un yanında yerini alırken ve Kibum ne dediğini önemsemiyormuş gibi gözlerini devirdi evet artık bunu yapıyordu. Bu Kibum'u olduğundan daha güzel göstermiyordu belki ama ona yakışıyordu ve bunu ne zaman yapsa Minho kıkırdamasını tutmaya çalışıyordu.

Aralarındaki sessizlik çok şey anlatıyordu Kibum etrafını Minho etrafını seyrediyormuş gibi yapıp Kibum'u seyrediyordu. Her gününü onunla birlikte geçirmek istiyordu ama bugün daha çok istiyordu çünkü bugün onun için özel bir gündü. Bakışlarını Kibum'dan ayırmasına neden olan şey cebinde titreyen telefonuydu ekranda kimin aradığını görünce hemen açtı. Hattın diğer ucundan annesinin neşeli sesini duydu. 

'İyi ki doğdun Minho, İyi ki doğdun Minho... Ahh 100 yaşınada basıyor olsan hala evimizin küçüğü olacaksın ama ne yazıkki artık kucağıma sığacak kadar küçük değilsin.' diye oğlu ile dalga geçsede ses tonuda özlem olduğu belliydi.

'Teşekkür ederim anne ama daha 100 olmama çok var.' diye memnuniyetini belli etti Minho annesi şu an göremiyor olsa bile başıyla onu selamlamıştı. Annesiyle konuştuğunu duyunca huzursuz hissetti Kibum kendi annesi olmadığı için değil onun yüzünden Minho'nun annesiyle rahat konuşamayacağını düşündüğü için huzursuz hissetti. Başka şeyle ilgileniyomuş duymuyormuş gibi yapmaya çalıştı ama Minho 100 olmakla ilgili bir şeyler söylemişti ve bu Kibum'u meraklandırmıştı bu yüzden Minho'ya baktı. Kibum'un meraklı bakışlarını üzerinde hissedince aniden aklına gelen fikirle konuşmaya devam etti.

'Evet, elbette geleceğim ve birlikte kutlayacağız ama anne bu yeni yılda gelirken yanımda arkadaşta getirebilir miyim?' diye Kibum'a gülümseyerek annesine sordu Minho. Neler planladığını anlayınca şaşkınlıkla ağzını açıp işaret parmağıyla kendisini gösterdi Kibum. Minho hem annesinin verdiği cevabın memnuniyetiyle hemde Kibum'un yüz ifadesi nedeniyle kıkırdayıp telefonu kapattı. Arkadaş olduklarından beri hatta Minho Kibum'u gördüğü andan beri yüzünün ilk kez bu kadar değiştiğini, ilk kez Kibum'un şaşırdıp o pembe dudaklarını araladığını görmüştü. 

Hala kendini işaret eden Kibum'a gülümseyerek başını salladı Minho. Kibum cebinden not defterini ve kalemini çıkarmış acele ile bir şeyler yazmaya başlamıştı.

'Nasıl bana sormadan böyle bir şey yaparsın, yeni yıllar ailecek bir arada olmak içindir benim orada ne işim var? İmkanı yok kesinlikle gelmiyorum.' diye yazmıştı Kibum hayal kırıklığı ve kızgınlık gözlerinden okunuyordu. Yazıyı okuyup derin bir nefes verdi Minho yeniden gülümseyerek konuşmaya başladı. Kibum ilk kez yüzündeki o gülümsemeyi rahatsız edici buluyordu.

'Annem beni bugün neden aradı biliyor musun?' bunu söylerken tamamen Kibum'a dönmüştü Minho ve Kibum'un kızgınlığının yavaşça söndüğünü anladığında konuşmaya devam etti.

'Aradı çünkü yeni yaşımı kutlamak istedi. Bugün benim doğum günüm Kibum.' dedi sesi her zamankinden daha derin çıkmıştı ve Kibum'un içi titredi aniden Minho'ya kızdığı için kötü hissetti.

'Ben bilmiyordum. Üzgünüm sana verebiliceğim bir hediye yok Choi.' diye yazdı Kibum not defterine Minho okuduğunda daha önce hiç gülümsemediği gibi gülümsedi.

'Haberin olmadığını biliyorum o yüzden dert etme sadece burada doğum günümü sevdiğim bir arkadaşımla geçirmek istemiştim ama bana hediye vermekte bu kadar hevesliysen o zaman yeni yılda benimle birlikte eve gel.' dedi Minho umut dolu gözlerle öyle bir bakıyordu ki Kibum nasıl hayır diyeceğini bilemedi.

'Gelemem.' diye yazdı ufacık kağıdına ve başını aşağı eğdi. Yapacak daha iyi planları olduğunu söyleyebilirdi ya da birileriyle kutlayacağını ama yapamazdı ki bunların hiçbirini sadece gelemem di işte.

'Haberin olmadığı halde sırf daha özel olması için doğum günümde yanında olmak istediğim için soğuğa rağmen buraya geliyorum ve en sevdiğim arkadaşımdan istediğim tek şey yeni yılda benimle birlikte olması ama sen bunu bana çok görüyorsun Kibum. Bu adil değil.' diye hayal kırıklığı dolu bir sesle konuşmuş ve somurtmasına engel olamamıştı Minho. Kibum sesinin ve yüzünün bu haline ilk kez şahit oluyordu ve bu ses tonundanda yüzündeki o kırgın ifadeden de hiç hoşlanmamıştı bütün bunların sebebi olmaktan hoşlanmamıştı. Minho fazla mı ileri gittim acaba diye düşünüp göz ucuyla Kibum'a baktığında gözlerinin akmaya hazır yaşlarla dolu olduğunu görünce kendisinden nefret etti Kibum'u ağlatıyordu ve bu yapmayı istediği en son şeydi. İlk kez -revire taşıma olayını saymazsak- Kibum'la fiziksel bir temasta bulunuyordu. Parmak uçları Kibum'un eline değince vücudunda bir elektriğin yayıldığını hissetti.

'Özür dilerim ben seni zorlamak istemezdim. Tabi ki her şey senin seçimin, çocukça davrandım doğum günü çocuğu sendromu yaşadığımı varsayıp beni görmezden gel olur mu?' diye bu kez yumuşacık konuştu Minho. Kibum cümlenin sonunda içinden bir şeylerin koparıldığını hissetti eğer birinin görmezden gelinmesi gerekiyorsa bu kendisi olmalıydı şiddetle başını sallayıp hala elinin üzerinde duran Minho'nun parmaklarını sıktı, sıcak ve yumuşaktı sonra hızla elini çekip yeniden bir şeyler yazdı.

'Seni görmezden gelmeyeceğim Minho, seninle birlikte geleceğim.' yazıyı Minho'ya gösterirken sol gözünden bir damla yaş tutsak olduğu yerden kaçar gibi hızlıca yanağına süzüldü. Minho'nun yine gülümseyen yüzünü görünce göz yaşını Minho fark etmeden elinin tersiyle sildi. Minho elindeki kağıt parçasına öyle güzel gülüyordu ki Kibum yapabilseydi eğer o an Minho'ya gülümseyecekti. 

'Teşekkür ederim eğer annemin fazladan yaptığı yemekleri seni götürmeyi beceremediğim için yemek zorunda kalsaydım 100 yaşında olmasam bile 100 kilo olabilirdim.' dedi Minho keyifle ve Kibum'un yine gözlerini devirmesini izlerken bu kez kıkırdamalarını tutmaya çalışmadı.

AN: Bugün öyle tuhaf şeyler hissediyorum ki rahatlamak için yazdığım bir bölüm oldu umarım beğenirsiniz çünkü ben pek emin değilim. Her neyse medyada Kibum'un yutkunurken görünen gamzesi var ama çok bakmayın ben kıskanç bir kızım birde sessiz okuyucular bizi üzer. Sizi seviyorum hatta kalın <3 

Kamera LensiWhere stories live. Discover now