~ 2 ~

561 85 6
                                    

Nazlı'nın çıkmasıyla, Kerem kapıdan içeri girdi. Kaşlarını büzerek kız kardeşinin arkasından baktı. "Arkasına bile bakmadan kaçtığına göre seni kızdırmış olmalı." Bir yanıt vermedim. 

En sevdiğim tabakları aramaya başladım. Tüm dolapları kontrol ettim. Yerlerinin değiştirildiğini görerek somurttum. Parmak uçlarımda durarak uzandım. Boyum yetmediği için mırıldanmaya başladım. Raflara doğru uzanan kolu gördüm. Başımı yavaşça çevirdiğimde Kerem ile yüz yüze geldim. Benim için fazla olan bu yakınlık bacaklarımın titremesine sebep oldu. Sersemleyerek geri geri kaçtım. Sırtım tezgaha yaslandığında dengemi korumak için ellerimle yapıştım. Dişlerim hı'lı bir gülümseme ile ortaya çıktı. Tabağı tezgahın üzerine bıraktı. Kolları göğsünde birleşti ve tek kaşı havaya kalktı. "Bir tane daha lütfen.."

Gülümseyerek ikinci tabağı da aldı ve diğerinin yanına bıraktı. "Teşekkürler." Kendimi sakinleştirmek adına yanağımın içini kemirmeye başladım. Tatlıları yaldızlı kalp deseni üzerine özenle bıraktım. 

Müşteriler son çatal ile bu figürü görürdü. Yüzlerinde yedikleri tatlı gibi bir gülümseme belirirdi. Boş kaldığım vakit, o gülüşü görebilmek için son çatala kadar beklerdim. Diğer tabağı da hazırladım. Tabakları alarak ön tarafa geçtim. Servis sonrası tezgahın arka kısmındaki yerimi aldım. Göz ucuyla dolu olan tüm masaları taradım. Bir masayı es geçtim. Biraz önce serviste kullandığım tabakların aynısını gördüm. Masada üç kişi vardı. Ellerimi çenemin altına yerleştirerek beklemeye başladım. Son çatal ile "Hey.. Çok sevimli." denildi. Yabancının gülümsemesi yüzüme yansıdı. Yanında oturan kız arkadaşının kulağına bir şeyler fısıldadı. Karşılarında oturan genç adam fısıldaşmalardan ve gülüşmelerden rahatsız görünüyordu. Etrafına bakınmak için başını çevirdiğinde göz göze geldik. Hışımla yerinden kalktı ve sandalyesi geriye doğru düştü. Karşıma dikilerek öfkeyle soludu.

"Kimi kesiyorsun sen!" Gözlerim şaşkınlıkla aralandı. Yine bir yanlış anlaşılmanın kurbanı olmamak için ellerimi havada salladım. "Kesme mi! Hayır! Bakın beyefendi kimseyi kestiğim yok. Beni yanlış anladınız." dedim. Nazlı hızla yanıma geldi. "Sorun ne?" Sorusu ile kollarım iki yana düştü. Karşımda duran adam "Bu herif iki saattir kız kardeşimi kesiyor!" dedi. Bir karış açıkta kalan ağzımı zar zor kapattım. "Ne ne ne? Hayır. Beş dakika bile olmadı." Verdiğim yanıtın açıklayıcı bir tarafı yoktu. Aksine durumu daha da kötüleştirmek ister gibiydi. Yakamdan kavranması ile ayaklarım yerden kesildi. Bedenimin üst kısmı tezgahın üzerindeydi. Kızlar korku içinde yapma etme gibi saçmalamaya başladı. 

Tezgahın kenarına tutundum. Boğuk bir sesle "Siz beni çok ama çok yanlış anladınız!" dedim. Bağırışmaları duyan Kerem gür bir sesle "Burada neler oluyor!" dedi. Adamın ellerini çekmeye niyeti yoktu. Bileğinden kavrandı ve kıvrıldı. Elleri gevşediği gibi kendimi tezgahın üzerine attım. Daralan yakam boynumda ince bir acı bırakmıştı. Derin soluklar eşliğinde başımı kaldırdım. Beni kurtaran huysuz müşterimdi. Dik dik karşındaki adama bakmaya devam etti. 

"Uzatmaya değer bir yanı yok. Üstelik kız kardeşin halinden memnunken." 

Öfkeli adamın bakışları kız kardeşine çevrildi. Ardından hızla huysuza. "Avukat gibi savunma! Kendi işine bak! Yoksa.."

Huysuz "Yoksa ne?" dedi ve duraksadı. Bakışları pastane içinde gezindi. Yumruklarını sıkarak "Bileğini kırmamı mı istersin? Ya da biran önce gitmeyi mi?" tehdit etti. Karşısında duran adam sinirle önce doğru bir adım attı. Olanları sakinlikle izlemekte olan ve huysuzla aynı masayı paylaşan adam yerinden kalktı. Artık müdahale etmesi gerektiğini düşünmüş olmalıydı. Hızla aralarına girdi. Ellerini öne doğru açarak "Hey hey! Bu kadar yeter. Bir yanlış anlaşılma olmalı. Bu durumu konuşarak halletmeye ne dersiniz? Tabi istemiyorsanız dükkan dışında da olabilir. Sorununuz her kimleyse." dedi. Büyük bir korkuyla tezgaha sıkıca sarındım. "Hiçte yardımcı olmuyorsunuz!" diye sitem ettim.

Aşk Nedir? Nasıl Aşık Olunur?Where stories live. Discover now