Duygularığıımmm Darmadağın Ankayamaağaazsınnn

422 23 19
                                    

Barışla olayı unutup filme daldık, tabii filimden korktuğum için Barış yastık görevi görüyodu... Film bitti ve ben titreye titreye Barış ise normal bi şekilde merdivenden çıkıyoduk, ben söylemeden Barış söyledi:

-"İstersen beraber yatalım, hem sen baya korkmuş görünüyos-"

Sözünü kesip birden:

-"E-EVET..."

-"Tamam hadi o zaman."

Bi sıkıntısı var gibiydi, bende üstelemek istemedim... Yatağa geçer geçmez dalmışım zaten... Saat gecenin  iki buçuguydu, ve ben birden Barışın telefonunun çalmasına uyandım... Ve iyice mayışmış bi sesle:

-"Kimmiş aşkım?"

-"Bişey degil aşkım, sen uyu..."

Böyle dendiginde asla uyuyamazdım, meraktan... Ama o mâlum söze inanmadan tabii 'bi insanın başına ya meraktan ya da _____ tan gelir, anladınız siz... Barış telefonu daha yeni açmıştı:

-"Noldu lan bu saatte bu kadar önemli?!"

-"Olum ne diyosun hemen geliyoruz!"

Kapattı:

-"Yaprak?"

-"Efendim aşkım?"

-"Acil hastaneye gitmemiz lazim Ali aradi seni aramış ama sessizdeymiş telefon, hadi üstüne bişeyler al çık."

-"Tamam da nooldu?"

-"Sinan, bıçaklamışlar..."

-"NE!?"

Bunu duyunca gözleri den akan yaşlar bi iki havuzu doldururdu heralde... Hemen üstüme bişeyler aldım... Sonrada çıktık, ben hastaneye kadar ağladım... Hastaneye hemen koştum, ama burası pek hastaneye benzemiyodu, ama umrumda değildi, konu kuşlarimdan biri olursa hele ki... Ve koşa koşa içeri girdiğimdeki o ses:

-"Biz elimizden geleni yaptık..."

-"Öldü mü!?" Dedik hepimiz aniden:

-"Hayır, ama maalesef beyin kanama riski var, odasına sadece bi kişi alabiliriz..."

-"S-sinan sinana bişey mi oldu? SİNAAAAANNNN!?" Dedi koşarak gelirken ece:

-"Hayır olmadı ama riski var..." dedim. Derin bir oh çekti...

-"Bence odasına ece girsin..." dedim ağlamaktan şişmiş gözlerimle, herkes bana onaylayan bakışlar attı.

Birkaç hafta sonra

-"Ya çocuklar yeter!? İyileşeli kaç hafta oldu!?"

-"Aa! Bak hala konuşuyo! Bu çeneni yemeğe harca sen!" Dedi sertce ece sinana, evet sinankuşum iyileşmişti, ama kimin bıçakladığı bilinmiyodu...

Barışla daha eve yeni geçiyoduk, bütüngün olan hastane yemeklerine, sabaha kadar uyumamalara sırf sinankuşum için katlandım, midem sadece benim duyabildiğim bi konser veriyodu, epey acıkmıştım:

-"İstersen eve gidelim, kaç haftadır burdasın, sıkılmadın mı?" Gıdasızlıktan bayılmak üzere olan ve midesine düşkün birine, yani bana bu soru sorulmaya kalmaz söylerdim, hatta sorulursa da sozünü kesip direk atlardım, ama mesele kuşumdu... Yapamazdım...

-"Ama Sinan?"

-"Ya sen boşver onu, Ece ne güzel bakıyo ona, hadi gel sen gel..."

-"İyi tamam..."

Arabaya bindik, eve varana kadar uyumamakta direndim, eve varır varmaz duşa koştum, Barış da öbür duşa... İkimiz de banyo yaptık, ben üstümü degiştirip aşağı indim, ama Barış çoktan kahvaltıyı hazırlamıştı:

-"Çok gecikmedim umarım..."

-"Yo yo... Ben de daha yeni hazırladım..."

-"Tamam, hadi yiyelim o zaman..." dedim ve adeta bi öküz gibi yedim... Barışsa karşımda  bana gülerek bakıyodu ve kahvaltımız bitti toplayıp koltuğa oturduk, kapı çaldı Eflinle bi çocuk açtı kapıyı:

-"Abi komşunun emaneti, akşam gelip alırım ufak bi işim çıktı, siz bakarsınız artık, teşekkürleeer..." dedi ve bebeği Barışın eline tutuşturup gitti...

-"Amaa... Neyse..."

-"Boşver Barış, zaman geçer hem..."

-"İyi, peki..."

Aradan bi kaç saat geçmişti, bebeği doyurup uyutmuştuk, Barışla aşağıya indik derin bi oh çekip, koltuğa oturdum, bi iki dakka sonra aklıma telefonumu odaya bıraktığım geldi, tam ayağa kalkarken,  bir düşüş ve ağlama sesi, hemen merdivenden çıkıp odaya daldım, tam da tahmin ettiğim gibiydi, gözümden yaşlar akmaya başladı, telefonum paramparça olmuştu... Ardından bebeği vermek için kapı çaldı, ağlamamı normal bişiymiş gibi karşılayarak bebegi teslim ettim, hemen Barış sordu:

-"Nooldu?"

-"T-telefonum..."

-"Bebek mi kırdı, Yaprak yaa... Bende bişey sandım, derdettigin bu olsun, alırız..."

-"Barış benim önemsediğim bu mu sanıyosun?"

-"Ya?"

-"Annemin ve babamın bana doğum günü hediyesiydi, geçen seneki... Bana ilk defa hediye almışlardı, çocuklugumda, her doğum günümde, en azından ağızlarından bi "iyi ki doğdun kızım" desinler istiyodum... ama keşke doğmasaydın değil... Abimin doğum günleri vardı bi de... Bana pasta bile vermedikleri... Ama yine de en azından abim, mutlu olmalıyım onun yerine diye geçiriyodum içimden, her sene ona hediye alınırdı... Abim de benim doğum günlerimde bana acıyıp hediye verirdi... Ama bir gün o da gitti... Amerikaya... Ve hiç kimsem kalmamıştı, çeteyle tanışana kadar, bie gün yine doğum günümdü, yine beni azarlıyolardı... Ben de dayanamayıp evden kaçtım... Ve bi ağacın altınd ağlmaya başladım... Sonra yanıma Ali geldi, niye ağlıyosun dedi, abimden sonra bana değer veren ilk kişiydi... Sonra da gökhan sinan ve oğuz... Onlarda ikinci üçüncü ve dördüncülerdi... O gün geç sate kadar oynadık, çete olmuştuk... Sonra Ali annen baban merak etmez mi dedi... Yok onlar bana pek karışmz dedim utana utana... Ama sizinkiler merak etmiştir, siz gidin ben zaten bu zmana kadar yandım battı balık yan gider dedim... Hepsini güldürmüştüm... Gülmekten çok güldürmek hoşuma gidiyodu... Sonra hepimiz evlerimize dağıldık, tabii Ali den evlere servis, aynı bi kuş gibilerdi hepsi hem bu kadar ince hem de bu kadar eğlenceli olabiliyolardı, sevecen olabiliyolardı... Bende bundn sonra onlar kuşlarım diycektim, eve gelir gelmez babam beni dövmeye başlamıştı, en son odama doğru koştum yüzümdeki kanlara aldırmayarak, sonra kapıyı kapattım, elime bi damla kanim damladı, çok korkmuştum... Sonrasınd bayılmışım... Sonra çeteyle oynamaya gittim yüzümdeki morluklarla... Herkes bana sordu nooldu diye, sokaktakiler zaaten bana iğrenerek bakıyodu, benim yüzümden çete diğer arkadaşlarıyla küsmüştü... Şans, o gün doğum günüm, benim de tek arkadaşım vardı... Ece... Eceden öğrenip bana hediye almışlar ortaklaşa... Kolye... Onu liseye kadar boynumdan hiç çıkarmadım... Sonra karşıma birisi çıktı... Adı SIRIK OZANSOY... Annemle babamla aram düzelmişti biraz... O gün ilk kez doğum günü hediyesi almışlardı... Okula geç kaldığım gün... Sonra akşam eve geldim, okulda ikimizi yanyana görmüşler tekrardan arayı bozdular, yine dövücek mesafeye gelmişti, babam bana tokat atmıştı... Sonra odama çekildim, akşam yemeği yemeden uyudum, sabah okula gitmiycektim sen gelmesen... E devamsızlık maalum... Sonra sen götürdün beni okula, o gün sana aşık olmuştum, ama o kadar aşka kapalıydim ki bunun bile farkında değildim... Senin yanındayken kalbim çok hızlı atıyodu... Ali bana şok olduğun için öylesin demişti... Ama sana aşık olmuştum..."

Bunu söylerken göz yaşlarım iki üç havuzu doldururdu, Barışsa kendini salmamak için zor tutuyordu:

-"Benimki senden farklı mı Yaprak, annem beni terketti babam kumarbazdı, kardeşimle kalakaldım ortada... Ve yıllar sonra karşımdalar, benim durumum senden farklı mı?"


Telefondan nerelere geldik beeeaaahh...

YapBar-Zıt Kutuplar  {Tamamlandı}Where stories live. Discover now