5) Beklenmedik Şeyler

En başından başla
                                    

Kan bağım olan ailem içinde gerçekten yanımda olan kimsem yoktu. Sadece Warda ve Özlem vardı. Onlarında elinden hiç bir şey gelmiyordu. Ama yanımdaydılar, arkamdaydılar bana ellerinden geldiğince destek olmaya hep hazırdılar. Bunu bilmek biraz da olsa ayakta kalabilmemin en büyük sebepleriydi ve birde tabi ki Malezya işinin bir an önce olmasıydı. Bu anlaşmanın olmama ihtimali olsa da umudumu yitirmek istemiyordum.

Evden erken çıktığım için, iş yerine erkenden gitmiş, kahvemi alıp kafeterya da boş bir köşeye oturmuştum. Biraz oturduktan sonra, yanıma ekibimizi yöneten şefimiz Ali bey elinde kahvesiyle gelmişti.  gülümseyerek ''günaydın Eylül'' demişti.

+günaydın Ali bey.

-oturabilir miyim?

+tabi ki buyrun. diyerek sandalyede ki çantamı alıp masanın üzerine koymuştum.

-bugün erkencisin?

+evet, biraz öyle oldu.

-bir sorun yok değil mi?

+hayır yok. demiştim kendimi gülümsemeye zorlarken...

-Sevindim. Bugün büyük gün, Malezya işini gerçekten istediğini biliyorum. Bugün son bir toplantıyla kesin bir karar verilecek. Heyecanlı mısın?

+Evet bunun için çok heyecanlıyım. İnşaAllah anlaşma imzalanır. Buradan gitme.... gitmeyi çok istiyorum buna ihtiyacım var diyecekken son anda kendimi tutmuş, cümlemi başka türlü tamamlamıştım. Burayı, bu iş yerini gerçekten seviyorum ama Malezya gerçekten yaşanılacak çok güzel bir yer. Oraya tekrardan gitmeyi çok istiyorum. Ve mümkünse mesleğimle orada da güzel izler bırakabilmek. Bu hem şirketimiz için güzel olur, hem de bizler için güzel bir fırsat. diyip susmuştum.

-bende seninle aynı şekilde düşünüyorum. Gerçekten şirketimiz adına güzel bir fırsat. Daha önce de Malezya'da Endonezya'da işler yaptık ama şimdiki kadar büyük işler değildi.

+Çok sevindim. Bunun için gerçekten çok çalışıyorsunuz İnşaAllah emeğinizin karşılığını alırsınız.

-Hepimiz çok büyük emek harcıyoruz, inşaAllah alacağız. diyerek tebessüm ederek, ceketinin kolunu hafif kıvırarak saatine bakıp. Ben gideyim, dünden imzalanması gereken bir iki belge kalmıştı onları halledeyim. Sende kahveni bitirip gelirsin. demişti.

+Tamam 5 dakikaya oradayım. demiştim...

Kafam biraz olsun dağılmıştı. İşe gelmek bana gerçekten iyi geliyordu. En çok da sevdiğim şeyleri yapabiliyor olmak. Bu benim mutsuzluktan tek kaçışımdı. Aynı zamanda kırıklarımı tamir edebilmemin en güzel yoluydu. Kim sevdiği bir işi yaparken mutlu olmazdı ki?

Öğlen olmuş, son toplantı için Malezya'dan bir ekip gelmişti. Ve bu ekip içinde yetkili kişi olarak Akif bey' de vardı. Malezya'da çantamı bulan kişi. İkimizde birbirimizi görünce şok olmuştuk. Ama toplantı bitene kadar birbirimizle konuşmamış, sadece başımızla selamlayıp tebessüm etmiştik birbirimize.

Toplantı çok güzel bir şekilde sonlanmıştı. Ve biz artık Malezya'daki restorasyon işini kesin olarak almıştık. Toplantı alanında yöneticiler birbirlerini tebrik ederken bende ekip arkadaşım Beyza ile heyecanla Malezya için konuşmaya başlamıştık. Konuşmamız sürerken, duyduğum ses ile arkama döndüğümde seslenen kişi Akif bey den başkası değildi. Beyza'nın meraklı bakışlarını ardımda bırakarak, Akif beye doğru dönmüştüm.

* Merhaba Eylül tekrar karşılaştık. Dünya ne kadar da küçük derken gülümsüyordu.

+Merhaba Akif bey, evet tekrar karşılaştık. Sizi burada gördüğüme çok şaşırdım. diyerek gülümsemiştim.

*bende aynı şekilde. Burada mı çalışıyorsun?

+ Evet Akif bey, burada çalışıyorum.

*Bey demene ve resmi konuşmana gerek yok. diyerek gülümsemişti. Malezya'da düğünde geçen diyoloğumuz aklıma gelmişti.

+peki. demiştim gülümserken

* Mimar olduğunu bilmiyordum. Tekrardan gördüğüme se...vindim derken Ali bey'de bize katılmış, sohbetimiz iş hakkında sürmüş ve sonunda da Akif beyle nasıl ve nerden tanıştığımız hakkında konuşmamızla bitmişti.

Yarında işle ilgili tekrardan küçük bir toplantı daha yapılacak ve 2 gün daha burada biraz gezdikten sonra Akif bey ve yanındaki 2 kişi Malezya'ya geri döneceklerdi. 1 hafta sonra da ekip liderimiz Ali bey Malezya'ya gidip restorasyon yapılacak yerle ilgili son değerlendirmeleri yapıp dönecekti. Sonra da ekipçe oraya gidip bir süreliğine orada çalışmaya başlayacaktık.

Çok heyecanlıydım. Hem duam kabul olmuş Malezya'ya gidecektim, hem de Warda'yı görecektim. Ve Malezya'dan tanıdık birilerini görmek beni şimdiden mutlu etmeye başlamıştı bile.

Güzel bir günün sonunda, yeni ekiple birlikte, anlaştığımız için, kutlama yemeklerimizi yiyip ayrılırken, yarınki isteme mevzusu aklıma gelmiş, Ali beyden zorda olsa annemi hastaneye götüreceğim yalanıyla izin alarak eve gelmiştim. Yalan söylemek zorunda kalmıştım ama başka çarem yoktu. Kimsenin bu durum hakkında soru sormasını, istemediğim şeyler hakkında ailem tarafından bana baskı uygulandığını bilmesini istemiyordum.

Akşam normal iş saatimden 1.5 saat geç olarak eve gitmiştim..

Akşam eve döndüğümde eve geciktiğim için annem biraz kızmıştı. Daha önceden Malezya ile ilgili iş alabilme ihtimalimizden bahsettiğim için durumlardan haberi vardı. Malezya işinin olduğunu 1 ay içinde, bir süreliğine gideceğimi söylemiştim. Annem tabi ki de buna sevinmemişti. Malezya'ya gitme işini unut demişti sadece.

+Anne, bunu ne kadar çok istediğimi biliyorsun. Lütfen beni kırmayın. Hem bu iş süresince her ay ek bir ücrette alacağız. O çok beğendiğin koltuk takımını alacağım sana.  Durumumuz iyiydi, evimiz her şeyimiz vardı ama onları böyle şeylerle memnun ederek istediğim şeyleri kabul etmelerini sağlamaya çalışıyordum kendimce.....

-Sen bunlara kafanı yorma. Kenan (büyük abim) bu ay alacak onu. Malezya'ya gitme işini benimle değil babanla konuş. Ben karışmam.

+Neden karışmıyorsun hiç bir şeye? Keşke abilerimin arkasında durduğun kadarının sadece birazcığı kadar da benim arkamda dursan olmaz mı?

Sesi çıkmıyordu. Sanki kendi çocukları değilmiş gibi hissediyordum yine. İçimden hiç gitmeyen bu düşünce tekrardan kendini gün yüzüne çıkarmıştı. Sanki üvey çocukları gibiydim. Sanki bu aileye ait değildim, sanki beni birileri zorla aileme vermişti. İstenmiyordum. Bu haberimle sevinmeleri gerekiyordu, uzun bir süre göz önünde olmayacaktım nede olsa!!!

Odama geçmiş sinirle işte giydiğim kıyafetlerimi çıkartmış, şalımı da açtıktan sonra akşam namazımı kılıp, istemesem de anneme yarınki misafirlere hazırlık için temizliğe girişmiştim. Tatlı yapmak, süpürge makinasıyla evi temizlemek ve yerleri silme işini hallettikten sonra yarına sadece sarma sarmak ve toz alma işi kalıyordu... Annemin deyimiyle....




~~~~~~~~~~ bölüm sonu ~~~~~~~~~

Bölümü beğendiyseniz oylamayı ve iyi kötü yorum bırakmayı unutmayın.Şimdiden teşekkür ediyorum.

AŞK / Hayallerin Ötesinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin