ELLİ BEŞİNCİ BÖLÜM: "İSTEDİĞİN NE?"

En başından başla
                                    

"Bilmem."

"Okula başladığından beri eski arkadaşlarıyla takıldığını görmedim hiç, neden özellikle bugün onları göresi tuttu ki?"

Bahçede yürüyen birbirine uymayan çoraplar giymiş kızı izlerken yeniden "Bilmem." dedim.

"Sence Işıl ile birlikte olmak için gitmiş olabilir mi?" Makber bana baktığında bende gözlerimi çevredeki insanlardan ayırmadan omuz silkmeye devam ettim.

"Bilmem."

"Ya ondan hoşlanmaya başladıysa?" Kaşlarımı çattım. "Olabilir yani. Işıl ile aynı yaşlardalar, ayrıca o güzel bir kız."

"Kendisi bilir. Karışamayız."

"Hem..." Duraksadı ve son lokmasını da yutup arkasına yaslandı. "hem Işıl'ın yanlışını da görmedik. İyi bir kıza benziyor. Aslında sevimli biraz."

"Pardon?" Kaşlarım çatık bir halde ona baktım. "Daha yarım saat önce ona gıcık olduğunu söylemiyor muydun? Işıl ne zaman yanımıza gelse ondan nefret ediyormuşsun gibi davranıyordun."

Bunun üzerine gözlerini sağ tarafındaki ağaca dikti ve sol bacağını sallamaya başladı. "O düşünceler yarım saat önceki Makber'e aitti bir kere. Olgunlaştım ben, fikirlerim de olgunlaştı ve Işıl'ın kötü birisi olmadığına karar verdim. Olgunlaşamaz mıyım?"

"Olgunlaşabilirsin ama yarım saatte değil."

"Konuyu karıştırma!" Yeniden bana döndü. "Burada Ulaş'ın aşk hayatının gizemlerini çözmeye çalışıyorum. Işıl'dan hoşlanıyor olabilir, diyorum sana!"

İç geçirdim ve önüme dönüp yeniden insanları izlemeye başladım. "Olabilir."

"Yoksa neden onunla vakit geçirmek için bizi eksin, değil mi?"

"Bilmem."

Makber biraz gizemli bir sesle "Aslında..." diye konuşmaya başladığında iç geçirdim. Aslında kaçıp gitmek istiyordum ama peşimi bırakmayacağından emin olduğum için elimden bir şey gelmiyordu. Bu konuşmayı eninde sonunda dinlemek zorunda kalacaktım zaten. O yüzden olsun da bitsin istiyordum. "yan yanayken yakışıyorlar da bence. Yani düşününce, yakıştıklarını söyleyebilirim."

"Öyle mi?" diye sorduğumda Makber imalı bir şekilde 'hıhı'ladı.

"Hani yabancı filmlerde olur ya, okulun en popüler çifti filan. Birlikte olsalar öyle olurlar bence. Birisi yakışıklı birisi güzel. Rüya gibi bir çift olurlar yani."

En sonunda ona döndüm ve hafif yalvaran bir sesle "Ne yapmaya çalışıyorsun Makber?" diye sordum.

Sanki bunu sormamı bekliyormuş gibi anında vücudunu bana döndürdü ve sinirli bir şekilde "Sabahtan beri sana Işıl ile Ulaş'tan, birbirlerine ne kadar yakıştıklarından bahsediyorum. Neden hiç tepki vermiyorsun?" diye çıkıştığında önce kendime gelemedim. Makber'i daha önce hiç böyle sinirli görmemiştim. Elindeki kutu içeceği bile iyice sıkmıştı.

"Bu da ne demek?"

"Hayır beni illa Işıl'ı övmek durumunda bırakıyorsun. Hiç hoşlanmıyorum o kızdan. Acı çektim resmen o sözleri söylerken. Dilim şuan ağzımın içinde kıvranıyor Nam! Kıvranıyor!"

"Ne istiyorsun benden Makber? Ne dememi, nasıl davranmamı, nasıl bir tepki vermemi istiyorsun?" diye sorduğumda içeceği eğilip yere bıraktı avuçlarını dizlerine vurup öfkeli bir şekilde bana çemkirdi.

"Asıl sen ne istiyorsun?" Kızgın gözleri gözlerimin üzerindeydi. Küçük dilimi yutmuş gibiydim. Birisi bana Makber'in benden hesap soracağını söylese güler geçerdim ama o an hareket bile edemiyordum. Ondan beklemediğim tepkileri veriyordu. "Ne istiyorsun Nam? Ulaş'ın gitmesini mi? Işıl ile sevgili olmalarını? Eski arkadaşlarına dönmesini mi? Ne istiyorsun?"

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin