30- Vazgeçtiklerimiz (Final Part 2)

Zacznij od początku
                                    

"Katy nerede?" dedim hızla. Bir yandan da gözlerim bu ikisinin bıraktığı boşluktan içeriyi tarıyordu.

"Katy mi? Burada değil." dedi Eva. Şaşkınlıkla bir saniye  kalakaldım.

"Ne demek burada değil? Buraya geleceğini söyledi." dedim. Eva ve Dean birbirine baktı.

"Hayır, bütün gece yalnızdık. Bir sorun mu var?" dedi Eva ama ben çoktan arkamı dönüp ilerlemeye başlamıştım bile. Meridvenlerden aşağı indim ve Çukur'u kontrol ettim, yoktu. Yemekhaneye, revire hatta eski yatakhanelere bile baktım. Hiçbir yerde yoktu. Tekrar merdivenlere yöneldim ve yukarı çıkmaaya başladım. Aklımde bir tek Max'in aptal sırıtışı vardı. Kapısında bekleyen iki Korkusuz'a aldırmadan odasından içeri daldım. 

"Eric..." dedi ve ayağa kalktı. İşimi kolaylaştırmasına hafifçe gülümsedim ve boğazına doğru atıldım. Yakalarından tuttum ve onu duvara yapıştırdım. Formunu kaybetmişti, eskiden olsa şuan yerine ben olurdum. 

"O nerede?" diye tısladım. Max anlamamazlıktan gelerek kaşlarını kaldırdı. 

"Neyden bahsediyorsun?" dedi. Ama ben Eric'tim, beni kandıramazdı.

"Katy Max. Katy nerede!" diye gürledim ve onu geri çekip bir kez daha sertçe duvara yasladım. 

"Bilmiyorum, en son seninle birlikte gördüm!" dedi nefes almak için debelenirken. 

"Bunun yalan olduğunu biliyorum. Ve eğer onu bulduğumda bu işte bir parmağın varsa" ... "seni kendi ellerimle öldürürüm." dedim ve Max'in cevabını beklemeden odasından çıktım. Merdivenlerden aşağı indim ve koridorda yürümeye başladım. Neredesin Katy...Nerede olduğunu bilmesemde onu bulacaktım. Birkez onu bırakmıştım, Bir daha bırakmayacaktım. Köeyi döndüğümde biri bana çarptı. Tabi ki yerimden kıpırdamadım ama karşımdaki iki adım sendeledi. Gözlerimi hızla kaldırıp bana çarpana baktım. Sonra onu geçip yürümeye devam ettim. 

"Hey, Eric bekle!" diye bağırdı James arkamdan. Hızla aarkamı döndüğümde tekrar bana çarpmak üzereydi.

"Canına mı susadın!" diye tısladım. James yutkundu ve bana bakmaya devam etti.

"Katy'yi gördün mü? Ona çok önemli birşey söylemeliyim." dedi hızlıca. 

"Ne söyleceksen bana söyle. Ben ona iletirim." dedim. Şuan onun sorularıyla uğraşamazdım. Katy kayıp olabilirdi, başı belada olabilirdi. Canı yanıyor olabilirdi. 

"Şuan kıskançlık yapmanın sırası değil Eric, onunla konuşmalıyım." dedi. Fikrine güldüm. Sonra yüz hatlarım eski haline döndü ve James'e doğru bir iki adım attım.

"Söyle dedim." 

"Sorun Alice. Bugün devriyedeyken onu gördüm ve yanına gidip konuşmak istedim. Bilirsin eski arkadaşlık..." dedi. Gözlerimi kıstım ve devam etmesi için bekledim. "Ona ne olduğunu sorduğumda gülümsedi ve çok kötü birşey yaptığını, intikamının bitmediğini söyledi." dediğinde dişlerimi birbirine bastırdım. Bir işler dönüyordu ve Max ve Alice bu işin içindeydi. Hızla arkamı dönüp yürümeye başladım. 

"Hey nereye gidiyorsun!" diye bağırdı James arkamdan koşarken. Dönüp suratına tekme basmamak için kendimi zor tutuyordum. Hala benim Katy'mi öptüğünü unutmamıştım. Dua etmeliydi ki dudaklarını koparıp ayak uçlarına yapıştırmamıştım. 

"Katy'yi bulmaya gidiyorum." dedim koridorun öbür ucundaki merdivenlere varmak üzereyken. 

"Bulmak mı! Katy nerede?" dedi. Hala beni takip ettiğine inanamıyordum. Hızla merdivenleri çıktım ve kontrol odasına ilerledim. Kontrol odasından hızla içeri girerken James'in hala arkamda olduğunu biliyordum. Gözlerim içeride gezid. Harika, Four da buradaydı. Ne kadar güzel bir gündü. 

Korkusuz -Divergent/Uyumsuz Fanfiction-Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz