Bölüm 3

16.1K 658 32
                                    

Keyifli Okumalar...


"Ne demek istiyorsun?" Kadın işini bırakıp ayağa kalktı. Belli ki söyleyecekleri önemliydi.

"Sende biliyorsun ki Zehra ve Kerim ciddi bir ilişkiye başladı. Oradaki varlığın umarım bu ilişkiye zarar vermez." Allah aşkına annesi onu ne sanıyordu ki, kalpsizin duygusuzun teki mi? Onun gözünde bu kadar mı kötüydü. Kederli gözlerle baktı. O kaskatı görüntüsüyle oldukça kontrollü görünüyordu.

"Endişelenme biricik kızının saadetiyle ilgili hiçbir planım yok. Kerim'in orada çalışıyor olması sadece bir tesadüften başka bir şey değil. Bana ne zaman güveneceksin merak ediyorum."

"Sen aklı başında davranmaya başladığında mesela." Sakinleşmek için derin bir nefes tazeledi Alev.

"Seninle tartışmak istemiyorum anne. Cuma akşamı çekimler için şehir dışına çıkacağız. Beni merak etme diye söylüyorum. Hani olur ya bir anne olarak belki merak edersin. Sonra da en kısa zaman da bu lanet evden ayrılacağım bilmiş ol."

"İş konusunu baban ile de konuşman gerekiyor." Son dediğini duymamış gibiydi.

"Biliyorum, bunu hatırlatmana gerek yok." Oysaki yirmi bir yaşında özgür bir kız olması gerekirken resmen hapishane hayatı sürüyordu. Bir yanda annesi bir yandan babası ikisinin ortasında sıkışıp kalmıştı Alev. Kapıdan çıkmadan önce annesinin sesini duydu.

"Seni uyarıyorum Alev, sakın beni ve aileni utandıracak bir şey yapayım deme. Baban ile karşı karşıya gelmek istemiyorum."

Başını çevirip kaşlarını çatarak baktı annesine. Nedense inadına bunu yapmak gelmişti içinden. Sırf onları kızdırmak ve üzmek için aklına gelen kötü düşünceleri hızla kovalayıp koşarak odasına gitti. Pencerenin önüne dikilerek bir süre etrafı seyretti. Hava yenice kararmaya başlamıştı. Yoldan geçen araçlar, akşam trafiğine takılmamak ve bir an önce huzurlu yuvalarına varmak için acele ediyorlardı. Sinirden ellerinin titrediğini hissetti. Annesinden sevgi dolu bir söz duymak için neler vermezdi. Oysaki onlar hep kedi köpek gibi birbirleriyle dalaşıp duruyorlardı. Onun sevgisine ilgisine ve sıcacık göğsüne öyle muhtaçtı ki, kendini sokağa bırakılmış kimsesiz bir kedi yavrusu gibi hissediyordu. Sanki dünyadan eksilse de kimselerin umursamayacağı bir yaratık gibiydi. Annesi neden bu kadar soğuk ve mesafeliydi anlayamıyordu. Neden sarılıp öpmeyi, onunla gurur duyduğunu söylemeyi çok görüyordu ona.

Anneannesini hatırlayınca sevgi, saygı ve minnetle andı. Bu dünyada onu seven ve anlayan tek insandı o. Anneannesi büyütmüştü Alev'i. Çoğu zaman sadece hafta sonları görüşüyordu annesiyle. Çocukluğunda da annesinin sevgi ve şefkatine hasretti, hala da öyle. Anneannesinin vefatından sonra annesinin yanına taşınması tam bir hayal kırıklığı olmuştu. Aynı evde yaşamalarına rağmen aralarındaki buzlar bir türlü eriyememişti.

Burada sıkılıp nefes alamadığı zamanlar tek kaçış yeri babasının eviydi. Tabi onlar geçen sene taşınmadan önceydi bu durum. Babası da annesinden farklı davranmıyordu ona. Güzel karısı ve on yaşındaki oğlu ile ilgilenmekle meşguldü. Her yerde sığıntı gibi hissediyordu kendisini. Hiçbir yerde mutlu değildi. Birden gerildiğini hissetti. Bunları düşünmek başının ağrımasına neden oluyordu. Ağrı kesici alsa fena olmayacaktı ama öncesinde babasını araması gerekiyordu. İsteksizce pencerenin önünden ayrıldı. Bir süre odanın içinde dolandı, durdu. En sonun da cesaretini toplayıp üvey annesini aradı. O babasını etkisi altına alan tek kişiydi. Pınar'a iş ile ilgili meseleyi anlattı ve ondan yardımcı olmasını istedi. Kadın ona karşı her zaman anlayışlı olsa da, Alev yine de mesafeli davranıyordu.

Böyle Olsun İstemedim (iddia) TamamlandıOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz