A.Y.A - 20 (FİNAL)

826 81 44
                                    

Sevilen Adam (Luhan)

"Sehun-ah! Tek yaptığın beni bekletmek. Nerede kaldın?"

Ayaklarını yere vura vura daha az önce çıktığı dış kapıya doğru yürüdü sevilen adam. Aslında ona sorsanız yaklaşık yarım saattir bekliyordu orada. Bu yüzdendi böyle bağırması. Tam kapıdan gireceği sırada beklediği kişinin de çıktığını görünce rahatlayıp, diğerinin geçmesi için geri çekildi.

"Geldim işte Luhan. Üstümü düzeltiyordum."

"Bir de bana dersin yavaş hazırlanıyorsun diye, seni beklemek çok zor."

"Beğenmezsen gider yine değiştiririm bak."

"Hayır, hayır, gerçekten güzel durmuş. Hep böyle giyinmek zorunda mısın?"

"Böyle derken?"

"Böyle güzel? Böyle seni ışıltılı gösterecek bir şekilde."

"Ah, yoksa kıskandın mı?"

"Ne? Ben mi? Tabii ki de hayır."

"O zaman her gün böyle giyinebilirim. Nasıl olsa sorun olmuyor, değil mi?"

"Ya Sehun! Sen beni deli etmek için mi geldin dünyaya?"

"Sanırım en sevdiğim iş bu."

"Evet, kıskandım. Rahatladın mı? Aynanın karşısında neredeyse iki saat duruyorsun. Ve gittiğimiz yer de basit bir mezuniyet."

"Basit bir mezuniyet mi? Hayatında kaç defa üniversiteden mezun olabileceğini düşünüyorsun Luhan? Bu senin en mutlu günlerinden biri olmalı."

"Evet, öyle ama..."

"Senin en güzel günün olduğu için ben de güzel giyinmek istedim."

"Ama beni deli edebilecek derecede özen gösterdin kendine."

"Tamam, bu son olacak o zaman."

"Sana güzel giyinme demiyorum ki. Sadece ben olduğumda giyin. Başkalarının seni böyle görüp gözlerini açarak bakmasına gerek yok."

Kıskançlık kelimesinin bizzat bedene bürünmüş haliydi sevilen adam. Tanışıp birlikte yaşamalarının üstünden neredeyse bir yıl geçse de yine de bu huyundan vazgeçemiyordu. Kıskançtı o. Son zamanlarda sürekli baktığı aynayı bile odadan alıp götürmek istemişti. Ama durdurmuştu kendini. Sonuçta bugün onun en mutlu günlerinden birisiydi.

Sonunda o kadar uğraştığı okulu bitiyordu bugün. Tek istediği biten okuluna ne olursa olsun bir daha geri dönmemekti. Çok zorluklarla geçmişti son sınavlarını. Hocaların bu kadar karışık soru sormalarınaysa hala bir anlam veremiyordu. Bembeyaz sınav kâğıdının üzerinde kalem oynatırken heyecandan öleceğini bile hissetmişti. Ama sonunda bitmişti işte. Başını kaldırıp okulun büyük kapısına baktı. Son kez mi girecekti bu kapıdan?

"Hüzünlenmiş gibisin Luhan."

Bu sefer kapıdan başını çevirip yanındakine baktı sevilen adam. Evet, hüzünlenmişti. Daha ilk günleri gözlerinin önündeydi. Çok günler geçirmişti bu taş binada. Ağlamıştı, gülmüştü, bağırmıştı, kıskançlık krizlerine girip kimseyi takmadan çıkıp gitmişti bazen ama yine de hüzünlenmişti işte. Yapısında vardı bu onun.

"Dört yılım geçti bu okulda Sehun. Ne kadar özlemeyeceğimi düşünsem de kalbim özleyeceğimi hissettirdi bana biran."

"Özlemen çok normal Luhan. Gitmeden son bir kere daha fotoğraf çektirmek ister misin?"

"Evet, okuldaki son fotoğrafımın seninle olması güzel olur."

Herkes yavaş yavaş gelmeye başlayınca yanındakinin elini tutup sandalyelerin sıralı olduğu alana doğru yürümeye başladı sevilen adam. Rektörün uzun konuşmasından sonra diplomasını almak için sahneye çıkınca gözleri hemen daha yeni yanından kalktığını buldu. Gördüğü mutluluk muydu yoksa kendi gözlerindeki hüznün yansıması mıydı karar verememişti. Ama takmadı sevilen adam. Diplomasını eline alınca en sevdiği gülümsemesiyle baktı diğerine. Başındaki lacivert kepi usulca havaya fırlattı.

ARAYI YAPAN ADAMWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu