Otuz İki |FİNAL|

19.3K 1K 294
                                    

Odamın kapısını açıp ara hole çıkarken bir yandan da saçlarımı topuz yapıyordum.

"Lan bak! Hay ama var ya!"

Alper'in sesiyle göz devirdim. Kesin bilgisayar oyunu oynuyor, karşı taraf onu yeniyordu. Ben karşı tarafın internetten olduğunu düşünürken odadan ummadığım bir kahkaha sesi geldi.

"Hani iyiydin bu oyunda? Bir dahakine kimle karşı karşıya olduğunun farkında ol."

Kaşlarımı çattım. Ses, Göktuğ'un sesine benziyordu."Yok artık." diyerek odasının kapısını açtım. Tahmin ettiğim gibi, Göktuğ buradaydı.

"Ne işin var lan senin burada?"

Göktuğ, Alper'in yedek olarak duran bilgisayarından başını kaldırıp bana baktı. "Sevgilin miyim düşmanın mıyım belli değil."

İkisi de bana bakarken güldüm. "Siz bu kadar samimi oldunuz mu? Sabahın köründe buraya gelecek kadar."

"Sabah?" Alper kolundaki saate bakarak cevap verdi. "Saat öğleni geçti."

"Harbi mi?" Sonra umursamayarak omuz silktim. "Neyse, bana ne."

"Aşk olsun sevgilim. Hadi hazırlan, çıkıyoruz."

"Nereye ya?"

"Lan siz ne biçim sevgilisiniz. Göktuğ buraya geliyor, sen niye geldin diye sorguluyorsun. Hadi çıkıyoruz diyor, nereye diye mızmızlık yapıyorsun. Çıkın gidin nereye napıyorsanız ya, sizi mi çekeceğim?"

Alper söylenmesi bitince Göktuğ onu onayladı ve "Evet, hadi uzatma da git giyin ya." dedi.

"Tamam gidiyorum." diyip odadan çıktım.

Sarı sweatimi giyip kot tulumumu giydim. Saçımı tepeden at kuyruğu yapıp üstüme yine kot olan ceketimi giydim. Yanlarına döndüğümde Göktuğ Alper ile vedalaştı ve evden çıktık.

"Abinin yanında demedim ama çok güzel olmuşsun."

Gülümsedim ve o sırada yanağımı öptü. Ona bakmak yerine yere bakarak ilerlerken beni kolunun altına aldı.

"Nereye gidiyoruz?"

Kolunu omzumdan almadan ona baktım. Ela gözleri bana döndüğünde "İlk bir şeyler yiyelim. Açsındır." dedi.

Başımı salladım. Görüş alanıma daha önce gittiğimiz avm girince oraya doğru yürümeye başladık. İçeri girdiğimizde direk yemek katına çıktık.

"Kahvaltılık bir şeyler alalım."

Onu onayladım ve yiyeceğimiz yerin masalarından birine oturduk. Siparişi verip bekledik ve sipariş gelince de yedik. Masadan kalktığımızda Göktuğ elimi tuttu ve yürüyen merdivenlerden aşağı inmeye başladık. "Nereye?"

"Görürsün."

Merak etmiştim ama üstelemedim. Birkaç kat aşağı indiğimizde avmde daha önce -  bu kata inmemiştim - görmediğim bir şeyle karşılaştım. Buz pateni yapabilmek için bir bölüm vardı. Göktuğ'a döndüğümde gülüp beni o tarafa götürdü. Bize paten alırken "Yapabiliyor musun?" diye sordum. Başını olumlu olarak salladı ve "Sen?" diye sordu.

"Açıkcası uzun zamandır yapmıyorum."

Umursamayıp aldığı patenlerle oturma kısmına geçti ve kendininkileri giyinmeye başladı. Ben de kendi patenimi giydim ve ayağa kalktık. Buzlu alana çıktığımızda tek tük insanlar vardı, bu yüzden de rahatsız etmiyordu. "Nereden geldi aklına bu fikir?"

"Bilmem," dedi omuz silkip. "Çok severim buz patenini. Seni de sevdiğime göre ikisi bir arada olsun dedim."

Hafifçe güldüm ve bu arada ufak bir dikkatsizlik sonucu düşecek gibi oldum. Düşmeden dengemi sağlayabildim fakat refleks sonucu Göktuğ yine de beni tutmuştu. Sahte bir üzüntüyle dudaklarımı büzdüm. "O klişe sahne gerçekleşmeyecek."

Gülüp geri çekildi. Biraz daha hızlandırdık kendimizi. Ufak bir sessizliğin ardından bana bakmadan konuşmaya başladı.

"Şuan yanımdasın, elimi uzattığım an tutabilecek konumdasın. Kokun zaten her nefes alıp verişimde içimi kaplıyor. Bu ne kadar güzel tahmin edemezsin. Sürekli hayal ettim fakat hayallerimden çok daha güzel. Hayallerimin hep en güzeli olduğuna inanırdım fakat sen yanımda olunca bu düşünce kendini tamamen yalanlıyor." Derin nefes verip güldü. "Bize sürekli aşk lafları söylemek yakışmaz biliyorum. Birbirimize sürekli seni seviyorum demeyiz çünkü bunu zaten biliyor, hissediyoruz. Bilmiyorum, sana olan hislerim birkaç cümleye sığmaz ama demek istedim. Seni çok seviyorum."

Gözlerini en sonunda bana çevirdiğinde istemsizce duygusallaştığımı farkettim. Rüya, ciddi misin? Kendimi toparlayıp buz alanından çıktım ve az önce pateni giydiğimiz yerde oturdum. Saçlarını karıştırarak yanıma gelip oturdu. Başımı omzuna yasladım. O da eliyle beni sardığında güldüm.

"Salak... Bana güzel laflar etmek için çabalama. Bu garip hissettiriyor."

O da güldüğünde birden ciddileştim fakat başımı omzundan kaldırmadım. "Seni seviyorum ama bu öyle boş bir şey değil. Hoşlanmak ise sanırım az kalır. Aşk galiba."

Bir süre ses çıkmadı ondan. En son başımı kaldırdım çünkü endişelendim. Bana bakıyordu. Önce anlamadığım bir şekilde beni kendine çekti. Sımsıkı sarılıyordu. Onun kadar sıkı olmasada ben de onu sardım. Geri çekildiğinde "Buz pateni yapalım mı?" diye sordu. Başımla onaylayıp "Hadi yapalım. Buraya onun için geldik ama bir türlü yapamadık." diye söylendim.

Güldü ve elimi tutup beni buz alanına doğru götürdü.

–––

Gözlerim yaşlı... Bir şekilde gelecek olan final maalesef geldi. Çok sevdiniz, çok sevdim ama kitabı uzatsam kötü olacağını biliyordum. Bu kısım biraz beni geriyor açıkcası. Bu konuda Rüya gibiyim. Okumalarınız, attığınız oylar, yorumlar hepsi o kadar özel ki... Fazlaca özleyeceğim bir kurgum oldu. Özel bölüm gelecek. Kaç tane gelir bilemem ama biz henüz sizi bırakmış değiliz. Okurken gülmüşseniz, bir şeyler hissetmişseniz bu benim için gerçekten çok özel. Sizi seviyorum. Özel bölümlerde görüşürüz!

rainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin