"Anladım," dedi düşünceli bir şekilde. "Sen ilk iki sorunu tamamladın. Benim ise iki sorum kaldı."

Şaşkınlıkla ona baktım.

"Ne? Nasıl? Ben sana..." Duraksadım. Ona soru sormuştum. Onunla ilgili, onu ilgilendiren, bu ev de, soru cevap evinde iki soru sormuştum.

Bunlar kim?

Annenin adı Dila' ydı değil mi Efkan?

"Ama onlar sayılmaz. Daha başlamamıştık bile."

"Hayır. Başlamıştık. Hem de bu eve adımımızı atar atmaz başlamıştık."

"Ama." Yine duraksadım. Haklıydı. Hem de sonuna kadar haklıydı. "Tamam."

"Bana son sorunu sor. Ben de sana sorayım."

Biraz düşündüm. Ona Sinan' ı nereden tanıyorsun, diye sormak istiyordum ama bir türlü soramıyordum. Bu soru-cevap fırsatını kaçırmak istemiyordum nedense.

"Ben bu soru hakkımı daha sonra kullanmayı düşünüyorum. Daha birbirimizi pek tanımıyoruz."

"Ben de öyle söyleyecektim aslında. Son sorumu daha sonra sormayı düşünüyordum."

"O zaman sen sor bakalım bana ikinci sorunu."

"Ben istediğim zaman bana şarkı söyler misin? Ne zaman, nerede istersem o zaman olacak ama."

Sorusu karşısında afallasamda başımı salladım. Sorusu ve isteği çok farklıydı. Tamam. İstediğini sorabilirdi. Sıkıntı değildi benim için ama birden böyle bir şey...

Garip gelmişti.

Bakışlarımı ondan çekip pencereye diktim. Hava biraz aydınlık gibiydi.

"Saat kaç?" diye sordum kaşlarımı çatarak.

"Sabah," diyerek saatine baktı. "Altı buçuk. Bütün gece uyudun. Kendime kahve yapacağım. Sana da yapıyorum."

"Olur aslında. Bir kahve iyi gelebilir."

O mutfağa gittiğinde ben de uyandığım koltuğa geri oturdum. Düşünceliydim. Neden düşünceli olduğumu bilmiyordum bile ama düşünceliydim.

Ben neyi düşünüyordum?

Bana tanıdık gelen Efkan' ın babasını...

Efkar ile görüştüğüm de Efkar' ın bana yaptığı imalar...

Sinan' ın üç sene sonra tekrar karşıma çıkmasını...

Efkan' ı...

Efkan' ı?

Ben neden Efkan' ı düşünüyorum? "Sil kafanda ki düşünceleri Derin," dedim sağ elimle başımın yanına vurarak. "Aptalca şeyler düşünüyorsun yine."

"Aptalca şeyler demek..." dedi Efkan mutfaktan elinde kahveler ile gelerek.

"Evet aptalca şeyler," dedim gülümseyerek.

"Düşünülen hiçbir şey aptalca değildir Derin. Beynin sana bunu düşünmeye itiyorsa mutlaka mantıklı bir sebebi vardır."

Bu fazlasıyla mantıklı konuşması beni fena hâlde etkilemiş olsa da bunu belli etmedim.

Haklı olabilir miydi? diye geçirdim içimden.

Aramızda uzun süren bir sessizlik olmuştu. Bu benden kaynaklı bir şey değildi. Biliyordum. Ben genel olarakta sessizdim. Konuşmazdım. Hatta soluk alıp verdiğimden bile şüpheleniyorlardı.

Tabii bu şüphelenme konusu Ulus' un saçmalamalarından birisiydi.

Efkan' da benim tanıdığım kadarıyla sessiz birisiydi ama nedense sessizliği ona yakıştıramıyordum. Mavi gözleri ışıl ışıldı ama bu sessizliği karanlıktı. Soğuktu. Derindi.

Psi-Komik  ☆düzenleniyor☆Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt