"Neler oluyor?"

"Burası Bangtan'ın." dedim bir çırpıda.

Onlar bana samimiyet ve ilgiyle yaklaştığı halde aynı şekilde onlarla arkadaşlık edemiyordum. En azından içinde bulundukları mutlu tabloya leke sürmemeliydim.

Dün gece Jungkook'un burnunun kanamasına, -Min Jae'den yumruk yemesi kesinlikle benim hatamdı- sebep olmuştum. Bugünse henüz birkaç saat önce abisine ve yan komşularına rezil olmasını sağlamıştım. Hayatına pek de olumlu etkiler bırakmadığım için, bir başka sorun çıkarmak istemiyordum. Tek istediğim, onlar zaten belaya çok rahat ulaşabilirken, onları başka bir saçmalıktan uzak tutabilmekti.

"Burayı alamazsın." dedim.

Min Jae kolumu tutan elini çekti. Saçlarını karıştırdı.

"Bilmiyordum..."

Bilmiyor oluşu gayet normaldi. Normal olmayan öğrendikten sonra vazgeçeceğini sanmamdı.

"Ama onlar izinsiz kalıyor burada." dedi.

"Min Jae." Çaresizce mantıklı bir açıklama düşündüm. GARAJ'ın Bangtan'ın elinden alınmasına izin veremezdim, özellikle Lee Min Jae tarafından alınmasına.

"Bakın Sunya burada!"

"Oppa!"

Önce Tae Hyung'un, sonra da Yoo Seul'ın duyulan sesleriyle ikimiz de onlara doğru döndük. Arazinin girişinden GARAJ'a doğru yürüyorlardı.

Jungkook hariç Bangtan'ın tamamı gelmişti, üçlü parazitler de onlarlaydı.

Herkes GARAJ'ın girişinde toplandığında bakışlardaki soru işareti gözle görülebilir nitelikteydi.

"Hoş geldiniz..." Jin, en büyük olarak öne doğru bir adım attı. Bu, saygısızca bir ataktan önce yapılan giriş cümlesiydi.

"Burada ne işin var?" Tae Hyung Min Jae'ye bakışlarıyla zehirli oklar atarken öne doğru gelmişti bile.

"Sizi burada beklemiyorduk demek istedi." Namjoon, Tae Hyung'un omzuna elini yerleştirip sıktı. Bu bir nevi ona sakin ol deme şekli olmalıydı.

Karşımdaki beklenti dolu yüzlere, sonra Min Jae'ye bakıp düşündüm. Yapmam gerekeni biliyordum. Herkesle tek tek göz teması kurmaya çalışarak, ödev sunumlarında yaptığım gibi anlaşılır bir sesle, düz bir ses tonuyla konuştum.

"Min Jae dün yaşanan yanlış anlaşılmadan dolayı özür dilemek istemiş. Size hediye olarak sandalye getirdi, nereye yerleştireceğini bilemediğinden eşyaların yerini biraz değiştirdik. Ona yardıma gelmiştim ama şimdi gitmeliyiz."

Suratıma, ne kadar çabalasam da emanet gibi duran bir gülümseme yerleştirdim. Bangtan'ın geri kalanı ve kızlar şaşırmıştı.

"Düşünceli hareket, oppa." Yoo Seul etkilenmiş gibi gülümser ve çevresindekilere onaylayan bakışlarını empoze ederken diğerleri donuk bir ifadeyle karşılık verdi.

Min Jae beni onaylamak için, benden daha samimi bir gülümseme takındı. Kafa sallaması, olayı kabul etmesi konusunda beni desteklemişti.

"Sunya'yı ilk kez bu kadar uzun konuşurken gördüm." dedi Jimin hayretle.

Iseul onu koluyla dürtünce güldü.

"Teşekkür ederiz." dedi Jin, Min Jae'ye elini uzattığında. Min Jae tereddüt etmeden, resmi bir nezaketle uzatılan eli sıktı.

"Rica ederim."

Gitmemiz gerektiğini belli etmek için hareketlendim, çantamı ne zaman kenara bıraktığımdan emin olmasam da uzanıp koluma taktım.

sunya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin