"Yakında ellerimin arasında olacaksın tavşanım bekle ve gör..."

~

Gün çok çabuk geçmişti, Jungkook günün bu kadar hızlı sona yaklaştığına inanamıyordu. Gözleri kütüphanenin devasa camlarının ardındaki batan güneşe odaklandı. Lisa etrafta dolanarak tozları alırken Yugyeom kitapları düzenliyordu, eh tabi bunları yapmalarına hiç gerek yoktu sonuçta burdaki son günleriydi fakat napabilirlerdi ki? Burayı çok özleyeceklerdi. Buradaki her küçük büyük anılarını, her tecrübelerini özleyeceklerdi. Baekhyun Jungkook'un yanına gelip kolunu omzuna koyup onu göğsüne doğru çekti.

"Sakın salakça bir şey yapmaya kalkışma tamam mı Kook? Eğer bir şeye ihtiyacın olursa hepimiz ne olursa olsun yanında olacağız unutma."
Baekhyun alnına küçük bir öpücük kondurdu, ardından diğerleri de onlara katıldılar ve bu küçük sarılma büyük bir grup kucaklaşmasına dönüştü.

"Bize söz ver Jungkook-ah."

Şimdiden Jungkook'un göz yaşları yanaklarından aşağı süzülüyordu fakat gülümsemeyi başarmıştı.

"Söz veriyorum..."

Bu kadardı.

Her şey bitmişti.

Mekan sonsuza dek kapandı. Hepsi yönlerini ayırarak evlerinin yolunu tuttular. Arkasını dönüp son bir kez daha baktığında her birinin gölgesinin attıkları her adımla uzaklaşmalarından dolayı kaybolmasını izledi. Ardından gözleri mekana yöneldi, 'kapalı' tabelası her ne kadar kalbini parçalasa da artık yapabileceği hiçbir şey kalmamıştı. Her şey bitmişti sadece gözünün önünde bir film gibi oynayan anılar biraz da olsa onu mutlu ediyordu fakat bu yeterli değildi. Sonunda arkasını dönüp yürümeye başladı, ellerini soğuktan korumak için montunun ceplerine soktu, yine kendi başına kalmıştı. 

Yaşadığı apartmanın girişine vardı. Kapıya yöneldiği anda tekrardan o hep hissettiği garip his geri dönmüştü. 'Ah hayır yine mi...'  kafasını sağa sola salladıktan sonra anahtarlarını çıkardı.  Tam kapıyı açacakken belini kavrayan bir kol ve yüzüne bir parça kumaş tutan eli hissetti. Çığlık atmayı denedi fakat üzerine uygulanan sıkı  etkiden başaramadı. Nefesini tutmaya çalıştı fakat en sonunda bırakı verdi. 

Gözleri kapanmaya başladığı anda görüş alanı kararmaya başladı, ve sonucunda karanlık onu içine çeki verdi.

Bilinci tekrardan yerine geldiğinde altında yumuşak bir örtü olduğunu fark etti. Yukarı baktığında simsiyah bir tavan ile karşılaştı. Defalarca gözlerini kapatıp açtıktan sonra yattığı yerden doğruldu. Şu an da tam olarak kırmızı siyah renklerle çevrili bir odadaydı ki, bu oda onun değildi. Başındakı ağrı yüzünden eli refleks olarak alnına gitti. 

'' N-neredeyim ben?...''

Kalktığı gibi büyük boy yatağın hemen yanı başında bulunan aynadan yansımasına baktı. Gözleri  yuvarlarından fırlayacak kadar genişlemesiyle yanakları kızarmaya başladı.

Üzerinde kendi kıyafetleri yoktu, bir hizmetçi kostümü gibi bir şey vardı üzerinde.

'K-kim bana bunları giydirdi!?'

Kendi kıyafetleri için odanın etrafında gözlerini gezdirdi fakat orada değillerdi, büyük  gardıroba doğru yöneldi ama ne yazık ki  burada da değillerdi, ağzına kadar kız kıyafetleri ile doluydu. 

Başka çaresi yoktu derin bir nefes aldı ve kapıya yaklaştı. Kolu aşağı doğru çekip odadan çıktı. Şimdi ise daha da karanlık bir koridorda dikiliyordu. Bu biraz irkilmesine neden oldu fakat ileride ışığın geldiği bir kapı gördü ve o yöne doğru parmak uçlarında yavaş bir şekilde ilerlemeye başladı. Kapının önüne geldiğinde kapıyı ses çıkarmadan açmaya çalıştı.

Sağında bir şömine, odanın ortasında ise uzun  bir masa ve ardında bir koltuk vardı. Tam da devasa kapıları kapatacaktı ki yine evet, yine belini saran iki  kol onu kendi göğsüne doğru çekti. Arkasını dönüp onu olduğu yerde tutan kişiye bakmaya tereddüt etti.

O her yerde, zihninde dahi duyduğu ses kanlı canlı kulaklarına ulaşıyordu şu an, sesle beraber tenine çarpan sıcak nefesten titredi.

''Sana ait olmayan bir odaya böylece izinsiz bir şekilde girmen ne kadar kaba bir davranış tavşancık... sana ne yapmalıyım ki şimdi hm?''

~
hMmmM?!

KSNRALEJAKFNSKDS

Türkçe versiyonu biraz değişik oldu ama her neyse benim suçum değil :d

 

〘TR〙「 All Mine - Taek∞k 」✓Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt