[04]

14.9K 1.3K 824
                                    

Drugs & money by chase atlantic

---

Mutluluk.

Uzun zamandır hissetmemiş olduğum bir duygunun ismi. Bazen sadece küçük bir evde yaşayan insanlardan biri olmak istiyorum. Yemek bile zor bulan ama o ev içinde mutlu olan insanlardan.

Küçüklüğümden beri bir kanadım kırık olmuştu. Küçükken ne zaman YoonGi'yi veya diğer kardeşlerimi anneleri ile mutlu olduklarını görsem içimde filizlenen kıskançlığı bastıramıyordum.

YoonGi'nin annesi, SooHyun, benimle ne kadar ilgilenmeye çalışsa da öz annemin yerini hiç bir zaman dolduramamıştı.

Zaten doldurmasını da fazla istediğim söylenemezdi.

Yıllar sonra SooHyun veba'dan dolayı ölünce benimle ilgilenen, beni seven tek kişi de artık yoktu.

YoonGi de ben de büyük bir çöküş yaşamıştık fakat benim aksime YoonGi annesinin ölümünün etkisini üzerinden atamamış sert bir Alfaya dönüşmüştü.

Sekiz kardeş içinde en korkutucu olmayı başarmış o günden sonra da ne kimseye boyun eğdiğini ne de gülümsediğini görmüştüm.

Şimdiye kadar.

Karşımda gözlerindeki parıltılar ile Omega'sını izleyen YoonGi'ye yüzümdeki buruk gülümseme ile bakarken odaya girdiğimden beri benden çekinen Omega'ya baktım.

"Rahat ol, Omega. Kardeşimin bu kadar sevdiği birine zarar verecek değilim."

JiMin'in gözleri YoonGi ile birleşmiş olan ellerinden bana kayarken çekingence bana baktı. Ona elimden gelen en samimi gülüşü göstererek ayağa kalktım.

Adımımı onlara doğru atıp eğilerek ilk YoonGi'nin sonra da JiMin'in saçlarının üstüne bir öpücük kondurdum.

"Mutlu olun, tamam mı? Her şeyi ben yoluna koyacağım. Sizin hiçbir şey için endişe etmenizi istemiyorum. Sadece mutlu olun ve bana bir yiğen verin olur mu?"

Kendi dediğim şeyle YoonGi ve ben kıkırdarken JiMin'in pofuduk gibi şişkin olan yanakları belirgin bir şekilde kırmızı rengini almıştı.

Ona biraz daha gülerken elimi saçına götürerek karıştırdıktan sonra gülerek arkamı döndüm ve kapıya ilerledim.

-

"Bu mührün kırılması lazım, TaeHyung! Bunun sonuçlarını üstlenemeyiz!"

Oldukça yüksek sesli konuşan babam ile gözlerimi devirirken oturduğum büyük tahtan ayağa kalktım.

Kaç saattir babamın mührün bozulmasıyla ilgili yakarışlarını dinliyordum.

"Sonuçlarına sen değil ben katlanacağım, baba. Ayrıca mührün bozulması için birinin ölmesi gerektiğini biliyorsun. Bu konuyu senle tartışmayacağım. " Babam bir an duraksayıp bana bakarken yanımda duran HoSeok'a döndüm. "Babamı odasına götür HoSeok. Yorulmuş olmalı."

HoSeok kafasını sallayıp aşağı inerken babamın önünde durup elini kapıya doğru uzatmıştı.

"Gidelim efendim."

Babam sonunda susup bir kaç saniye bana sert gözlerle bakarken hızla önüne dönmüş botlarının zeminde yarattığı seslerle birlikte dışarı çıkmıştı.

"Asker,"

Kapının önünde bekleyen kişilere ithafen konuştuğumda içlerinden bir tanesi koşturarak içeri girip eğilmişti.

"Kral Jeon'u buraya getir."

Ben tahta geri otururken asker çoktan kapıdan dışarı çıkmıştı. Gözlerimi kapatıp kafamı geriye yaslarken sertçe inledim.

Idyllic /TaeGguk/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin