5

18.7K 2.2K 1.4K
                                    

5: Berbat bir randevu ve aşık olmak.

"Sen ciddi misin?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Sen ciddi misin?"

Sinirle elimdeki dosyayı ahşap masaya vururken, boğazımın ne kadar acıdığını umursamadan bağırdım. Elim ayağım titriyordu, her an, karşımdakinin babam olduğunu unup boğazına yapışabilir ve Soobin ya da ben, senin köpeğin değiliz diye haykırabilirdim. Fakat, Soobin'in bundan nasıl nasipleneceğini çok iyi biliyordum, eğer babam bir şeyi istiyorsa ve ona karşı geliniyorsa asla elinden geleni ardına koymazdı.

Beni birkaç kez erkeklerle takılırken yakalamıştı, bu doğruydu. O zamanlar lisenin sonlarında ve koca evde tek başımayken takıldığım ve evime davet ettiğim kişiler oluyordu, çoğu gerçekten hoşlandığım kişilerden ibaretti, oturur film izler; ya da yemek yapar, oyun oynardık ama bunlar biraz, ah, biraz yakın temas içindeyken yapıldığından, babamın erkeklerden de hoşlandığımı anlaması uzun sürmemişti. Homofobik değildi, beni terslememişti bile. Yalnızca bunu dışarıda çok fazla göstermememi istemiş, biraz büyüdüğümde istediğimi yapabileceğimi söylemişti ama işte, kendi kuyumu kendim kazmıştım. Soobin'in ağlayarak bana bu teklifi sunuşu beni mahvetmişti ve gerçekten kabul etmeden önce bir gün dahi düşünmemiştim. Babam beni zorlamamıştı ama, zorunda bırakmıştı ve bu beni gerçekten üzüyordu.

"Sadece sikik bir-" elimi saçlarıma attım, çekiştirip derin nefes almış ve kendimi koltuğuna bırakmıştım. "Sadece sikik bir düet için Soobin'i tehdit ettin mi cidden? Koskoca adamsın Kim! Holdinglerin, milyonların var ama hala gözün daha da fazlasında!"

Babam koltuğunda geriye yaslandı, dudaklarının arasından süzen sigara dumanı kadar sakindi. "Düzgün konuş," cümlesi, hala beni kendime getirebiliyordu.

Ne yaparsa yapsın, hala onu örnek alıyordum.

Çünkü ben, tamamen babamın oğluydum.

"Karşında baban var, oğlum."

Gözlerine baktım, benimkilerin aynısıydı. Bir gözünün kapağı tek, diğeri çiftti ve dudaklarımızın kalınlığı dahi eşitti. "Bu düeti senin için istiyorum, aynı zamanda grubun şirketinin sahibi, eski dostum. Senden rica ettim ama, beni buna mecbur bıraktın, ne yapsaydım," Tek kaşı havalandı, kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. "Arkadaşımı red mi etseydim?"

Yavaşça dudağı kıvrıldı, anında beni etkisi altına almayı başarmıştı ki, kendime sinirimle hızla ayağa kalkıp dosyayı karıştırmış ve imza atmam gereken her yeri imzalayıp kendimi dışarıya atmıştım,  çıkmadan önce söylediği tek şey de Teşekkürler, oğlumdu.

Odadan çıktım, hızlı ve büyük adımlarla şirketten de ayrılmış ve bugün izin günü olduğundan beni yalnız bırakan Jeongguk'un yokluğuyla kendimi sürücü koltuğuna bırakmıştım. Kemerimi taktım, arabayı çalıştırdım ve hızlı bir manevrayla yola koyuldum.

into you ¤ taekookWhere stories live. Discover now