1•

1.2K 91 29
                                    

Bir grup üniversiteli cumhuriyet meydanı adını verdikleri postane meydanında hürriyet sloganları ile güvenlik güçleri ile karşı karşıya gelirken ülke yönetimindekiler eğitim yuvası olması gereken üniversitelerde öğrencilerin derslerinden başka siyasi olaylara bulaşmasından öğretim üyelerini sorumlu tuttu. Öğrencileri kışkırttığı ihbarları ile tutuklanan profesörlerden Kim Minseok insanlara vatanını işgalcilere karşı korumaları gerektiğini söylemenin ne zamandan beri kışkırtmak olduğunu ateşli sözleri ile gazetecilere haykırırken yönetimdekileri Japonya yanlısı olmakla suçladı. Aşkım ne diyorsa doğrudur diyen asistanı Kim Jongdae'nin ahlâk dışı ifadeleri tartışmaları farklı bir noktaya taşıdı.

"Ülke, ülke değil cadı kazanı mübarek. Sen de şu çayı biraz daha demli doldur kız."

Adamın kükremesi ile kadın olduğu yerde sıçradı. Radyo'dan yükselen haber sesleri diğer odalara kadar taşıyordu. Kravatını bağlarken eşikten gördüğü manzara sabah sabah midesini bulandırmaya yetmişti.

"KyungSoo! Len! KyungSoo!"

Yakalarını indirerek çantasına uzanmıştı ki adına yükselen sesle sıkıntı dolu bir nefes bıraktı.

Odaya geçmeden dolaptan iskarpinlerini alarak "derse gidiyorum!" diye geçiştirmeye çalıştı.

"Bana bak! Buraya bak densiz!"

Oflayarak salonun eşiğinden başını uzattı, adam bir zeytini ağzına yuvarlıyordu.

"Senin okul değil mi bu Sungkyunkwan?"

Lafın gerisini tahmin edebiliyordu. Radyoda çıkan bir başka felaket haberi yine ona bir dehşet senaryosu olarak giydirilmek üzereydi. Bu duruma alışık olduğu bir başka şey varsa o da savuşturma yöntemleri geliştirmiş olmasıydı.

"Benim okul olayların olduğu yere uzak baba."

"Senin bölümün toplum şeysi değil mi?"

"Toplum bilimi baba."

"Nerden bulduysan o bölümü!.."

İşte yine başlıyoruz diye iç çekti KyungSoo. Adam ekmeğe sürdüğü tereyağının üzerine biraz da laf sürüp yiyordu sanki. Bu karmaşada yiyeceği yemeğin midesine oturacağını bildiğinden kahvaltı masasına hiç uğradığı yoktu üniversiteye başladı başlayalı, yani üç yıldır.

".. Allah'ın cezası boştan beleşten bölüm."

"Beleşten evet. Burslu okuyorum."

Adam gözlerini ayırmış dudaklarından taşan lokmasını diliyle yalayarak tekrar ağzına dahil edince bakışlarını daha nezih bir yerlere çekti.

"Bir de bana cevap veriyor! Okudun adam oldun sanki! Başka beleş bölüm mü yoktu len! Tıp okusaydın! Veterinerlik okusaydın! Haejoon amcanların oğlu gibi makine okusaydın!"

"Burslu okuyabileceğim tek bölüm buydu. Senin paran içkinden, meze arkadaşlarından, cici annemden kardeşlerimden bana kalmıyordu. Kendi başıma okuduğum üniversiteye her Allah'ın günü karışma bari!"

Vestiyerden ceketini ve atkısını da alarak evden çıkınca tüm kavga kapının ardında kalmıştı.

"Akşama bavulum kapıya konacak yine ya!"

Söylene söylene indi merdivenleri. Akşama kalacak bir yer baksa iyi olurdu fakat olanca arkadaşları şimdiden liste dışıydı. Baekhyun, göz koyduğu kızın peşinden eylemlere katıldığı için günlerdir nezaretteydi. Kendinden uzun bir kızla takılmasının başına bela açacağını ona kaç kez söylediğini bilmiyordu artık. Baekhyun fizikçiydi ve uzun boylu olmakla siyasî olaylardan başına iş açmak arasında nedensel ilişki olmadığını iddia ediyordu. Bunda ısrarcıydı. Fakat KyungSoo, bölüm birinciliği olan fizikçi arkadaşının bir kadınla bir erkeğin arasındaki bu uyumsuz boy farkını nasıl göremediğine hayret ediyordu.
Chanyeol denen şu kızda ne bulduğunu anlamış da değildi. Bir kere savunduğu ideolojinin kavramlarına bile hakim değildi ki profesör Minseok bu konuda çok hassastı. Asistanı Kim Jongdae de aşkım ne diyorsa doğrudur der sınav kağıtlarını kırmızı kurşun kalemle harita metod çalışmış gibi çize çize okurdu. Yani Chanyeol onun dersini üçüncü kez alırken savunduğu ideoloji hakkında ne bildiği de meçhuldü. Fakültenin kafeteryasını işleten Lay onun aile baskısından bunalmış, ev kadını olmaya direnen anarşik bir kadın olarak görüyordu ve Baekhyun kesinlikle hanımcı olacaktı. Aileden gelme zenginliği ile onu rahat ettirebilirdi belki fakat fabrikatör pederine bu ele avuca sığmaz, kendisinden de bir hayli uzun kadını sokaklardan nasıl toplayıp da gelin olarak huzurlarına çıkaracaktı ki?

Yok Öyle Sevdalık İşler Where stories live. Discover now