BÖLÜM 24 - DİNLEMEK

2.1K 194 22
                                    

Yeni bölüm sizlerle. Çok bekletiyorum, hemen yazamıyorum ama yaptığım işin iyi olması için elimden geleni yapıyorum. Uzun bir süre bilgisayarsız kaldığım için bu kadar uzaklaştık. Hem bilgisayarıma hem de size kavuşmuş oldum.  Bu bölümü ben Cem Adrian ve Hande Mehan'ın çok sevdiğim iki düeti Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun ve Sen Benim Şarkılarımsın şarkılarıyla yazdım. Müzik anlayışım biraz gariptir, kabul ederim. Fakat bölümü okurken siz de dinlemek isterseniz diye paylaşmak istedim. Arayı açmamaya çalışacağım. Keyifli okumalar dilerim...

instagram: nurakyol.123 

Sevgi, neydi? Sevgi, emekti. Emek vermekti. Uğruna çok şeyden vazgeçmek fakat kazandığınla daha mutlu yaşamaktı.

Güzel gözlü kadın, Çınar'ın az önce getirdiği orta boyutlu hediye paketine bakarken bunları düşünüyordu. Nedensizce... Doğru olmayan bir zamanda... Devasa sevginin içine düşmüştü. Önceleri inanılmaz rahatsız eden bu durum şimdi hoşuna gidiyordu.

''Bu ne Çınar?''diye sordu güzel gözlerini şaşkınlıkla açarken. Uzun bir sessizliğin ardından ilk başlangıçtı bu. Çok şeye atılan ilk adımdı. Çınar kısa bir süreliğine, hiç istemese de Hayal'in yanından ayrılmıştı. Geri döndüğünde bir süre sessiz kalıp genç kadına içi titreyerek baktı. Uzun süren özlemin peşinden gelen kavuşma... Harika hissettiriyordu.

''Açıp kendin gör.''diyen adam Hayal'in gözünden bakıldığında son derece tatlı görünüyordu. Çınar'a karşı duygularını tutmaya odaklanarak geçirdiği tüm zamanlar için kendini suçlu hissediyordu. Bir zamanlar onu köşeye sıkıştıran, kalbini sızlatan, rahatsız eden her şey şimdi bambaşka hisler uyandırıyordu.

İnce parmakları tedirgince uzandı pakete. Özenilmiş bir paketti bu. Açmaya önce kıyamadı. Birinden hediye almayalı kaç yıl olmuştu? 'Çok sene..'diye düşünürken hatırladı. En son Çınar'ın oğlu Mutlu'yu getirmişti. Onun dışında kaç özel gün yapayalnız geçip önemini yitirmişti? Hayal'in kabul etmesi gereken bir gerçek vardı. Giderken bile kendisini düşünen tek kişi Çınar'dı.

Yutkundu. Derin bir nefes alarak bantları tek tek bulup pakete zarar vermeden açmaya çalışarak uzun bir süre harcadı. Çınar için bin yıldan daha uzun sürdü. Hayal ise zamanın nasıl akıp gittiğinin farkında değildi.

Paketin içinden bir kar küresi çıkmıştı. Ama basit bir küre değildi bu. Özeldi...

''Çınar...'' Şaşkınlığın verdiği boşbulunmuşlukla söylediği tek telime onun adıydı. O kimdi? Çok sevdiği, sevmekten asla vazgeçemeyeceği adamdı. Kabul ettiği ikinci gerçekti bu.

''Çınar.... Bu çok güzel.''

"Sen daha güzelsin." İçten gelen,kısık bir sesle konuştu Çınar. Alacağı tepkiden hala daha biraz korkarak hareket ediyordu. Güzel yüzlü kadın sağı solu belli olmayan, hareketleri önceden asla kestirilemeyen zor kadındı.

Duyduklarının bir an için yanlış olduğuna inanan kadın duraksamıştı. Çınar'ın az önce söylediği üzerine düşünemeyecek kadar şaşkınlık peşinden gelmeseydi utanacak fırsatı bulmuş olurdu. Kürenin özelliğini ilk bakışta fark edememişti. Dikkatli bakınca birçok detay göze çarpıyordu. Çınar dünyanın en düşünceli insanıydı.

Güzel sevmenin getirdiği duyguydu belki de, güzel görmek... Çınar bu hediyeyi güzel gözlü kadının bir gün döneceğine inanarak hazırlamıştı. Çok sevmenin getirdiği bir başka duygu da umuttu. Bir tek ümit etmekten vazgeçememişti. Mutluydu şimdi. Kalbi, güzel gözlü kadının gelişiyle tamamlanmıştı.

UÇURUMUN KIYISINDAYIMWhere stories live. Discover now