2.Siyah kuğu

1K 90 32
                                    

Jan 20, 2019*

Erken gelen bir bölümle karşınızdayım. Okuduktan sonra yorum yapmayı unutmayın. Ne kadar çok destek olursanız o kadar çabuk yeni bölümleri bitirip yayınlarım🤪🤪

Şaka şaka! Ben 5 kişi bile okusa yine aynı sıklıkla bölüm yayınlamak için elimden geleni yapacağım.

Hadi size iyi okumalar❤️







3 hafta önce..


"O kız kimdi?"

Kerem bakışlarını bir kaç saniyelik elindeki telefondan ayırıp düşünceli bir şekilde "Cadının biri işte.Kaktüs hatta. Tanımıyorum." dedi.

Arkadaşı onun aksine daha heyecanlı daha hararetli bir biçimde konuşuyordu.  "Ama güzel kızdı. Dövmesini gördün mü?"

"Evet. Kendine benziyordu. Belki de kendinin dövmesini yaptırmış."

"Ne kadar komik bir durum olur düşünsene sırtına kendi dövmeni yaptırıyorsun."

Kerem tam olarak emin olamıyordu. Öyle kendini seven birine benzemiyordu. Başka bir ülkede sokak ortasında tanımadığı bir çocuk için bir kaç adamla kavga eden cesur birine benziyordu. Evet çok garip ve vahşi bir havası vardı. Güzel vahşi ama itici değil.

"Ben onu sanki daha önce gördüm ama tam olarak nerede gördüm hatırlayamıyorum."

"Artık çok geç. Onu orada bıraktık. Ülkemize döndük. İstersen araştırırım ama." Arkadaşının imasına gözlerini devirip "İnan hayatımda senden isteyeceğim son şey o vahşi kaktüsü bulmak olur."

Gözlerinin önünden gitmeyen bir kadını hayatında istemek onun için çok uçuk bir istekti. Onun için gereğinden daha fazlaydı. Gerçekten kaktüs gibi dikenleri olan kadını sevip okşamak çok zordu.


                                 
O sırada Arina komşularındaki yaşlı kadınla oğluna durumu açıklayıp onları geçirdikten sonra  kapıyı kapatır kapatmaz bir kenara süzüldü. Buraya bile ait değilmiş gibi hissediyordu. Bu duvarlar, bu eşyalar, bu evin her köşesi küçük Arina ile annesine aitti. Oysa o küçük kız o kadar çok büyümüş ve Arina olmaktan uzaklaşmıştı ki şimdi dönüp kendini arasa bulabileceğinden emin değildi.

Buradan annesine ait bir kaç eşya almaya gelmişti ama küçüklüğünü alıp götüre bilmeyi çok isterdi.

Yıllar önce annesine ait bir anı geldi aklına. Bu eve taşındıkları ilk gün annesi bahçede bazı eşyaları yakıyordu.

Küçük Arina ise onu bahçeye açılan kapı kenarından korkuya düşmüş gözlerle izliyordu.

O eşyaların ne olduğunu küçük aklıyla anlamakta zorluk çekiyordu. Ama nedensizce annesinin yüzündeki ifadeleri anlamaya çalışıyordu. Dikkatli bir şekilde izlerken fark ettiği ama şimdi daha iyi anladığı şey annesinin yanan eşyaları izlerken rahatladığıydı ve ferahladığıydı.
Dayanamayıp annesinin yanına koşmuş ve ayaklarına sarılmıştı.

"Anne bu eşyalar ne? Niye yakıyorsun?"

Derya kızının önünde dizlerinin üzerine çökdü ve kızının merakına anlayışlı bir şekilde gülümsedi.

"Bebeğim bazen yeni başlangıçlar yaparken yanımıza geçmişden bazı şeyleri almamamız gerekiyor. Bazı anıları kafamızdan silmek de buna dahil. Onları yanımıza alırsak eğer yük olurlar. Bazen mutsuz ederler bizi. O yüzden mutlu olmak için geçmişimizden bazı şeyleri geleceğimize taşımamalıyız. "

Gökyüzünün yalnızlığı (GY)Where stories live. Discover now