1. Her şeyin başladığı yerdeyiz...

5 1 0
                                    



Ağlayarak asansöre bindi. Artık onun için önemli şeylerin sayısı gitgide azalıyordu. Asansörde ondan başka biri daha olmasına rağmen ağlamasını durdurmadı. Karşısındakinin yüzüne bakmadı ve hıçkırığına bastırmaya çalışarak ağlamaya devam etti. 'Neyiniz var?' diye sordu karşısındaki genç adam. Sesi tanıdık gelmişti genç kıza, buna rağmen kafasını çevirip bakmadı. Genç adam duyulmadığını zannedip sorusunu yeniledi. Bu sefer bakması gerektiğini düşünüyordu. Kafasını hafifçe kaldırdı ve karşısında duran adama şaşkınlıkla baktı. Asansör lobide durduğunda, genç adam nazikçe birer içki teklif etti. Genç kız ne diyeceğini bilmiyordu. Hiç bir şey demedi, ayakları onu genç adamın peşinden gitmeye sürüklüyordu. Kızın onu bir adım geriden takip etmesini evet olarak algıladı genç adam. Çok uzak olmayan bara doğru ilerlediler. Genç adam usulca kızın oturacağı sandalyeyi çekti. Kendisi de yerine oturunca uzun süre bakıştılar. 'Ne alırsın?' diye sordu genç adam. 'Kahve lütfen.' diye cevap verdi genç kız. Genç adam, hem kızın sesine, hem de isteğine şaşırmıştı. Kızın sesi çok sadeydi, hiç bir pürüz yoktu. İngiliz olmadığı belli olmasına rağmen mükemmel bir aksanı vardı. Genç adam garsonu çağırdı, kendisine bir içki ve karşısındaki genç hanım içinse bir kahve sipariş etti. Siparişleri gelene kadar birbirlerine baktılar. Belli ki, genç adam da güzel bir gün geçirmemişti. Siparişleri önlerine gelince, genç kız olanları yavaş yavaş idrak etmeye başlamıştı. Bu haftayı annesi ile birlikte Japonya'da geçirmeye karar vermişlerdi. Bir kaç saat önce, babası dedesinin ölüm haberini vermişti. Genç kız, ne tepki vereceğini bilememişti. Dedesi uzun süredir rahatsızdı ve ölümü beklenmedik değildi. Yine de alışık olduğu bir renk daha dünyadan uzaklaşmıştı. Boşluğa düştüğünü hissetmişti. Haberi öğrendiğinde, koltuğun üzerine çöküp kalmıştı. Hiç bir şekilde bir tepki gösteremiyordu. Bazı şeyleri idrak etmeye başlayınca, odayı terk etmiş ve asansöre binmişti. Şansa bakın ki, asansörde karşılaştığı adam ünlü grubun eski solisti Harry Styles'tı. Kendisine ne kadar hayranlık duysa bile, o üzüntüde Harry'yi ne yanıtlayabilmiş, ne de ona olan sevgisini gösterebilmişti. Üstelik bugün bazı şeyleri geç idrak ediyordu. Harry ona ne olduğunu tekrar sorunca, dedesinin bugün öldüğünü anlattı. Dedesinin onun için ne anlam ifade ettiğini söylerken gözleri hala buğuluydu. Genç kız, Harry'ye onu tanıdığını söyledi, onu ve grubunu ne kadar sevdiğini hayatına kattıkları anlamı anlattı. Bütün bu sözler Harry'nin hoşuna gitmişti. Genç kız, Harry'ye üzgün gözüktüğünü, onu böyle görmeye alışık olmadığını söyledi. Harry ise kafasının bu aralar dalgın olduğunu söyledi. Kendini dinlemek için buraya geldiğini ama daha çok kendini kaybettiğini anlattı. Ikisi bütün gece konuştular, sabaha doğru Harry hala kızın kim olduğunu bilmediğini fark etti. Buna rağmen, genç kız onun hakkında oldukça bilgiliydi. Genç kız, bir Türk milyarderin kızıydı, adı Laren'di. On yedi yaşında olmasına rağmen oldukça olgun gözüküyordu. Harry, kahve istemesinin nedenini şimdi anlamıştı. Karşısındaki kız daha reşit bile değildi. Buna rağmen, onu daha çok tanımak istediğine karar verdi ve normalde yapmadığı bir şeyi yaptı, ona iş teklif etti. Konuşurlarken kızın moda bilgisinin farkına varmıştı, Harry'de modayı oldukça yakından takip ederdi, hatta erkek modasına çoğu zaman o şekil verirdi. Kıza stilisti olmak isteyip istemediğini sordu. Laren bu soru karşısında şaşkına döndü. Her gün bir iş teklifi almıyordu. Kibar bir şekilde bu soruyu şimdi yanıtlayamayacağını söyledi. Harry ona numarasını verdi, cevabını duymak için sabırsızlandığını söyledi ve hemen ardından saatine baktı. Bir saat sonra Londra'ya uçuşu olduğunu söyledi ve izin isteyerek kalktı. Laren görüşürüz dediğinde, Harry bundan emin olduğunu söyledi. Laren gülümsedi ve yavaşça ayağa kalktı. Harry ile konuşmak ona ilaç gibi gelmişti. Artık kendini daha iyi hissediyordu. Yavaşça asansöre bindi. 410 numaralı odanın kapısına geldiğinde, annesi merakla boynuna sarıldı. İstediği zaman Japonya'dan dönebileceklerini söyledi. Laren, cenaze töreninin ne zaman olacağını sordu. Annesi yarın olacağını söyledi. Bu öğlen uçmaya karar verdiler, aile üyelerinin bu zor zamanlarda birlikte olması gerekiyordu. Öğlene kadar uyudu. Jete bindiğinde artık bazı gerçekleri kabul etmişti.

Harry ise uçuşu boyunca genç kızı düşündü. Onun ağlamaktan kızarmış ela gözlerini aklından çıkartamıyordu. Eve gidince ablasının bu halini fark edeceğine emindi. Kendisi ne kadar inkar etse bile Laren'den etkilenmişti. Keşke hiç karşıma çıkmasaydı diye düşündü önce, sonra bu düşüncesinden vaz geçti. Keşke biraz daha büyük olsaydı, diye düşündü bu seferde. Evet, evet eğer daha büyük olsaydı her şey daha kolay çözülebilirdi. Uzun süredir, kimseden bu kadar etkilenmemişti. Telefonunu çıkarttı, genç kızın adını internette arattı. Karşısına çıkan fotoğraflara gülümsedi, genç kız ülkesinde gerçekten tanınan bir ailenin kızıydı. Instagram hesabını görünce, yüzündeki gülümseme arttı ve takip etmeye başladı. 


Herkese merhaba! Umarım buralarda birileri vardır ve kendi kendime yazmıyorumdur. Bu benim ilk yazdığım hayran kurgu değil ama bundan diğer hikayelerime göre daha umutluyum. Lütfen düşüncelerinizi benimle paylaşmaktan çekinmeyin. Sizleri seviyorum xX

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 19, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

HSWhere stories live. Discover now