Senden uzak kalamam

Start from the beginning
                                    

"Nasıl bir acı deneyim diye sormayacağım."

"Sorma boşver." Deyip birkaç saniye sustu. "Gece yarısı görüşürüz."

"Görüşürüz dostum."

Telefonu kapayıp öylece bana sorgu dolu gözlerle bakan Alec'i süzdüm.

"Neler olduğunu anlatacak mısın?" Dediğinde yanda duran eşofman altımı ayaklarımdan geçirip yatağa ilerledim.

"Önce seni rahatlatalım, ereksiyon halinde kalman canını yakar."

Elimi kasıklarına atacağım sıra bileğimi tuttu.

"Önce anlat."

"Alec!" Dedim uyarı dolu bir sesle konuşup. Bileğimi ondan kurtardım ve omzundan onu itip yatağa uzanmasını sağladım. Bana hem sinirli hem de meraklı gözlerle bakarken umursamadan elimle kasıklarına masaj yapmaya başladım.

Yüz ifadesi aldığı zevk yüzünden bile değişmedi. Aynı derece katı bakışları vardı.

Onu fiziksel olarak rahatlattıktan sonra anında yataktan kalktı ve kendi eşofmanına yöneldi.

"Artık anlatacak mısın yoksa zihnine girmek zorunda mı bırakacaksın beni?"

"Sakın bunu yapma."

"O zaman anlat olayı."

Derin bir nefes aldıktan sonra olayı anlatmaya başladım.

"Bak Alec, birkaç günlüğüne Raphael ile kalman gerekecek."

"Neden?"

"Çünkü buraya birkaç adam gelip araştırma yapacaklarmış. Seni burada görmemeliler. Öncelikle eşyalarını toplayacağız ve gece yarısı Raphael seni almaya gelecek."

"Gitmek istemiyorum. Daha yeni yeni seninle vakit geçirmeye başladık, beni gönderme."

"Alec..."

"Senden uzak kalamam."

"Zorundasın!" Dedim biraz sinirle. "Zorundayız anlamıyor musun? Ben istiyor muyum sence güzelim? Senden uzak kalmak istiyor muyum? Ama yapmak zorundayız, en fazla bir hafta sürecek."

"Bir hafta çok uzun bir zaman, ben senden bir saat uzak kalmaya dayanamıyorum biliyorsun. Hem ben geceleri sen yanımda yokken nasıl rahat uyuyacağım. Bir de o adamlar buraya gelecekler. Ya sana yine zarar verirlerse?"

"Bunu yapmazlar, şimdi lütfen kabul et."

Başını olumsuz anlamda salladığı zaman sinirle ayaklandım.

"Sana fikrini sormadım! Gideceksin Alec, zorla yapmam gerekirse yaparım. Burada olursan beni de tehlikeye atacaksın farkında mısın? Anında öldürürler beni."

Bunu dediğim anda kulaklarını kapadı ve bir adım geriye attı.

"ÖLECEĞİN HAKKINDA ŞEYLER SÖYLEME SAKIN!" diye bağırıp sırtını duvara yasladı ve gözlerini kapatıp sakinleşmek için nefesler alıp vermeye başladı.

"Alec?"

"Ölmeyecek, ölmeyecek. Sakin olmam lazım. O yanımda, benimle."

Gözlerini açıp beni süzdü. Korkmuş bir halde ona baktığım zaman kulaklarından elini çekti.

"Tamam gideceğim." Dedi kafa sallayarak. "Ama bana bir daha sakın öleceğin ile ilgili bir şeyler söyleme."

"Özür dilerim." Dedim yanına çökerek. Elimi yüzüne attığım zaman birden ayaklanıp benden uzaklaşması ile yutkunamamıştım.

"Alec şunu yapma..."

"Eşyalarımı toplamam lazım." Diyerek odadan çıkmıştı.

Üzülme Magnus, sadece onu ikna etmeye çalışıyordun. Onu üzmek için söylemedin.

Yine de rahatlatmıyor bu, rahatlatmıyor.

...

Raphael gelene kadar Alec ile tek bir kelime bile konuşmadık. Bana bazen sinirli bakışlar atıp anında önüne dönüyordu.

"Alec şöyle bakma."

"Hak ettin bu sefer." Deyip çantasına son kalan tişörtünü de fırlattı.

"Seni ikna etmek için söyledim."

"İkna da ettin. Beni korkutarak ve canımı yakarak."

"Bu kadar kötü olacağını düşünmemiştim." Dediğimde bakışları daha da korkunç bir hal aldı.

"Cidden daha çok batırıyorsun şu an."

"Ben sadece gerçeği söyledim. Seni burada gördükleri anda çok kötü şeyler olacak biliyorsun. İnatçı olmanın sonucunda bu acıyı kendine kendin çektirdin. Sözümü dinleyip ilk anda kabul etmen gerekiyordu."

"Evet, her zaman her şeyin suçlusu benim zaten öyle değil mi? Bulunmam bu kadar kötü sonuçlar doğuracaksa eğer, buradan temelli gitmem daha doğru bence."

"Bak yine saçmalıyorsun işte!"

Umursamadan odadan çıktığında peşinden gittim.

"Alec gel buraya! Alec!"

"Sana kızgınım, beni rahat bırak."

Kolunu tutup onu durdurmaya çalıştım ama kolumu itip odaya giriş yaptı.

"Seni öldürürüm bana trip atmayı kes!" Deyip odaya daldım. "Alec bir hafta olmayacaksın, böyle ayrılmayalım. Lütfen..."

Elimi tekrar yüzüne attım. Bu sefer geriye çekilmedi ya da beni itmek gibi bir şey yapmadı.

"Bu sey bittiği zaman o adamları öldürecek planlar yapmaya başlayacağım ve eğer bana engel olursan... o zaman  iyi olmaz işte "

"Beni neyle tehdit ediyorsun şu an?"

"Eğer izin vermezsen onların hepsini öldürüp sonra defolup giderim buradan. Bu sayede sana da yük olmam daha fazla."

"Ne? Ne yükünden bahsediyorsun sen?" Dedim ondan uzaklaşarak. "Beni delirtmeyi kes."

"Sen beni delirtiyorsun asıl."

"Bana bak!" Dedim sinirle. "Bana trip atmayı keseceksin ve sözümden çıkmayacaksın. Yoksa ceza alırsın duydun mu beni?"

"Bana bağırmayı kes!"

"Alec bak çok sinir ediyorsun beni. Ben ikimizi de düşünüyorum ama sen sadece beni düşünüyorsun. Kendini de düşün biraz yoksa dayak yiyeceksin!"

"Hah! Sen mi döveceksin beni?"

"Evet ben döveceğim. Beni hafife alıyorsun."

"Magnus bana vursan senin canın yanar, bence aklından geçirme."

Bir süre yaptığımız saçma kavgayı düşündüm.

"Alec... ne yapıyoruz böyle biz?" Dedim gülerek.

"Cidden bilmiyorum." Deyip saçını kaşıdı. "Saçmaydı..."

"Evet." Deyip ona yaklaştım ve yüzünü tekrar tuttum.

"Bir hafta senden ayrı kalmak istemiyorum." Deyip dudak büzdü. Büzdüğü dudaklarına bir öpücük bıraktım.

"Ben de ama mecburuz. Söz veriyorum sonrasında çok güzel bir şekilde telafi edeceğiz."

"Kesinlikle telafi edeceğiz."

...

Kavgaları bile çok güzel yaa

Kod: 18 Deney BaşarısızWhere stories live. Discover now