.10.

1.6K 38 23
                                    


Parmaklarımın ucuyla tırmana tırmana çıktım bu dik yokuşu. Sonunda ise sizinle karşılaştım. 5K İçin çok teşekkürler. Öpüldünüz...






/£YLÜL/

Acıyı en dibine kadar yaşamış bir insan için ölüm belkide en kolay çözümdü. Hıh! Bunu en uçtaki hücrelerim bile istiyordu. Ama zihnim ve ruhum henüz bunun için hazır değildi.

Dıştan ne kadar güçlü olmaya çalışsam dahi bir yerden sonra konu bedenimi bile aşıyordu. Peki şuanda bana doğrultulan silah karşı nasıl bir tepki vermeliyim?

Nefesimi tutmuş dolan gözlerimle baktım. Bu zalim adam beni burada öldürecekti! Aklımda dolaşan tek şey ise ikizlerim idi.

Onlara kim bakardı? Gözüm arkada asla gidemezdim bu lanet dünyadan! Onları bu bataklığa sürükleyemezdim. Benim gibi olmalarını izleyemezdim!

"Beni vuramazsın!"dedim titreyen ama güçlü sesimle. 

O kadar öfkeli ve zalımdı ki yapardı!

"Beni bu raadeye getirmeyecektin Eylül!"dedi.

"bu kadar öfkelenmeni gerektirecek durum yoktu ortada. Kendine gel ve geri koy o silahı beline. Çünkü şuan ki yaptığın gösteri gittikçe canımı sıkıyor."dedim.

Bunları ben demiş olamam! Cidden ölmek isteyen bir cesur kız gibi konuşmuştum! ki alakam yoktu. Şuanda ölmek istemiyordum ama!

"Sıkıcı ölümünün gösteri diye anılması kulağa hoş geliyor!"dedi şiddetle.

Sesli bir yutkunma. Ve ardından gelen çığlık sesi. Elimden geldiğince yüksek sesle çığlık atmaya başladım. Beni buradan bir tek emir kurtarabilirdi. Bir tek Emir!

Üzerime atılan kalem kutusuyla sesimi kesip kafamı eğdim. Ayağıma değen yuvarlak Top şeklindeki sert şeyle çığlık attım. Sertçe yere düşünce elim istemsizce bileğime gitti. Acı içinde kıvranarak bileğime dokundum. 

Kafamı kaldırır kaldırmaz üzerime dökülen sıcak kahveyle elimi yüzüme attım. Tiz ve yüksek çığlığımın tüm şirketi doldurduğuna emindim. Elimle yüzüme pervane yapıp duruyordum. Acı içinde yanan gözlerimi açamıyordum.

"Sen!! Adi herifin tekisin!"diye bağırdım. 

Odanın kapısı sertçe açıldığı sırada gözlerimi açıp kapıya baktım. Emir Elini yumruk yapmış yerdeki bana baktı. Hıçkırdım. Bakışlarım emir gibi Azadı buldu. Elindeki silahı bana doğrultmuş düşmanca bakıyordu. 

Hıçkırarak bağırdım.

"Vur hadi! Vursana!"

Elime geçirdiğim küçük vazo şeklindeki süsü ona doğru attım. Masaya çarpan süs tuzla buz olurken bir kaç parçası Azada sıçramıştı. Canı yansın istemiştim oysaki.

Yüzüme bön bön bakıp silahı sert eliyle sıkıca tutuyordu. Emir anında yanıma geleceği sırada Azad onu sertçe durdurdu.

"Sakın Emir! Sakın bir adım daha atma. Bu oruspu için aramızın açılmasına değmez koçum!"dedi.

Ciddi mi diye baktım Azadın suratına. Annesiydim ben annesi! Nasıl çocuğumun yanında bana oruspu olduğumu söylerdi? Gururuma dokunan gereksiz kelimeyle eğdim başımı. O kadar zoruma gitmişti ki! 

AŞIKLAR GİREMEZ!/ Malikane /Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin