/30\

887 56 41
                                    

■■

"Anlat hadi. Nasıl başladı?"

"Bunu sana anlatmak çok garip, Sophia."

"Ya hikaye anlatır gibi anlat işte. İsimleri değiştir mesela. Merak ediyorum." diyerek gülümsedi, Sophia.

Salonun o kasvetli havasından çıkmış ve arka bahçeye gidip salıncağa oturmuşlardı. Üzerlerinde birer örtü ve önlerindeki sehpada birer kupa kahve vardı.

"Pekâlâ," dedi ve gülümseyerek sehpadaki kupasını alıp bir yudum kahve içti, Finn.

"Bundan tam bir yıl önce Richie adında bir adam, zor bela da olsa nihayet bir işe girmeyi başardı,"

Sophia, Finn'in kendisini ciddiye almasına şaşırsa da gülmeden edemedi ve Sophia gülünce Finn'in de yüzünde güller açtı.

"Normal bir işti işte. Sabah git, öğlen sevmediğin insanlarla yemek ye ve akşam eve dön. Bazen aptal kişiler yüzünden fazladan mesai yap ve ofiste sabahla."

"Tanrım, cidden ofiste sabahladın mı?"

"E, evet. Yani Richie sabahladı. Eski patronu çok lanet bir adamdı,"

İkisi beraber kahkaha atmaya başladı. Sophia, kendisini zar zor durdurabildi ve sehpadaki kupasını eline alıp kahvesini yudumladı.

"Ama sonra,"

Finn, derin bir iç çekti ve hayranlıkla Sophia'ya baktı.

"O lanet olası adam yerine mükemmel biri geldi,"

Sophia, Finn'in kendisinden bahsettiğini anlayınca birden durdu ve kızardı.

"Adı Beverly Marsh'dı."

"Soyadına kadar nasıl uydurdun?" dedi ve utanmasına rağmen gülmeye başladı, Sophia.

"Zor olmadı. Eski sevgilimin adı."

Sophia, anında kaşlarını çattı ve gülmeyi bırakıp Finn'in koluna vurdu. Sophia'nın bu hareketi Finn'in kahkaha atmasını sağladı.

"Çok kötüsün!"

"Şaka yapmıştım ama!" diyerek gülmeye devam etti, Finn. Hatta o kadar güldü ki elindeki kupayı sehpaya bıraktı, kahvenin dökülmemesi için. Bir dakika kadar sonra yavaş yavaş sakinleşti. Boğazını temizledi ve yeniden arkasına yaslandı.

"Beverly, geldiği an bir toplantı düzenledi. Kendisini tanıttı. Yenilikler yapılacağından bahsetti ve Richie'yi etkilemeyi başardı. Beyaz teni, yüzündeki çilleri, fiziği, zekası, hayal gücü, mavi gözleri ve en önemlisi Richie'nin proje için ilham aldığı kızıl saçları."

Sophia, o an donakaldı. Reklam filmi projesinde Finn'in neden kızıl arka plan kullandığını anladı.

"Tanrım, Finn-"

"Burada önemli bir hikaye anlatıyorum, Bayan Lillis."

Sophia, gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.

"Üzgünüm. Devam edin, Bay Wolfhard."

"Aradan aylar geçti. Şirket yükselişe geçmişti ve gelirler mükemmeldi. Richie ise eskisi gibi değildi. İşe sevinç ve heyecanla, enerjik bir şekilde geliyor, gitmek istemiyor ve eskisi gibi mesaide kalmak istiyordu. Bunun tek sebebi ise Bev'i daha fazla görebilmekti. Richie artık geri dönüşü olmayan bir yoldaydı. Beverly'e aşık olmuştu ve bunun olamayacağını kendisine bin kere söylese de değişen bir şey olmadı. Bev ve Richie birlikte olamazdı çünkü Bev'in Bill adında bir sevgilisi vardı,"

Sophia, dolan gözleriyle dikkatle Finn'i inceledi. Ardından dayanamayarak derin bir nefes alıp vererek bakışlarını ondan kaçırdı.

"Daha sonra kendisini tutamadı ve gizli numaradan Beverly'e mesaj attı. Konuşmaya başladılar. Beverly mesafeliydi tabii. Bev akıllı biriydi ve hemen samimi olmazdı. Yani tanımadığı kişilerle,"

Finn, sehpadaki kupayı alıp büyük bir yudum kahve içti ve Sophia'ya baktı. Başını öne eğmişti. Bardağı elinden bıraktı ve Sophia'nın yanaklarından tutup ona bakmasını sağladı.

"Ve Richie sonunda cesaretini toplayarak Bev'e onu sevdiğini söyledi,"

Sophia'nın dolu gözlerinden bir damla düştü yanağına.

"Hey, neden ağlıyorsun?"

"Özür dilerim, Finn."

"Buna gerek yok. Bilemezdin,"

Finn, minik bir tebessüm etti. Sophia, biraz yumuşadı.

"Şimdi sıra sende."

"Ne?"

Finn, gülüp arkasına yaslandı.

"Beverly, Richie'yi nasıl oyuna getirdi? Anlat hadi."

"Tanrım, hayır!"

"Nedenmiş? Ben anlattım ama!"

"Aynı şey değil!"

"Haklısın, seninki daha kısa."

Sophia, şaşkınca Finn'e baktı ve ikisi yeniden beraber gülmeye başladı.

"Tamam, anlatacağım."

"Bekliyorum."

"Beverly, bilinmeyen numarayı bulmayı kafasına takmış. Ofiste herkesi daha dikkatli inceliyormuş. Ve Richie'nin sunumunu yaptığı gün bir şeyden şüphelenmiş. Richie o güne dek asla işte ona ismiyle seslenmeye kalkmamıştı. Ama o gün az daha söylüyordu. Bu detay, Bev'in aklına takıldı. Daha sonra mesajlara göre çalışanların tepkilerini ölçmeye başladı,"

"Richie, Bev'in herkesi dikkatli incelediğini duyarsa çok kıskanabilir." dedi Finn, imayla. Sophia, anlasa da kendisini tutmayı başardı ve aldırmadan devam etti.

"Sonra iş yerine bir gün Bev'in arkadaşı Ben Hanscom geldi."

"Soyadına kadar nasıl uydurdun?"

"Zor olmadı. Eski sevgilimin adı."

"Birileri nispet mi yapıyor?"

"Asla,"

Ve ikisi dayanamayarak yeniden gülmeye başladılar.

"Ben ve Bev, yıllardır arkadaşlardı. Lise ve üniversiteyi beraber okumuşlardı(!)" dedi ve Phillip ile neden o kadar samimi olduğunu Finn'in anlaması için vurgu yaptı.

"O gün Bev'in gözü sürekli onlara bakan Richie'ye takıldı. Sonrasında bilinmeyen de mesaj atınca Bev, tahmin etmek adına ortaya bir yalan attı ve bunun doğruluğunu ölçmeyi denedi. Sonunda da başarılı oldu zaten."

"Beverly'nin zeki ve akıllı biri olduğunu söylemiştim."

Ve bahçede yeniden kahkaha sesleri duyuldu. Finn'in bakışları Sophia'nın gülüşünde takılı kaldı. Durdu. Sertçe yutkundu. Sophia'ya yavaşça yaklaştı. Ve her şeyi boşvererek bir yıldır yapmak istediği şeyi, her akşam yatarken hayalini kurduğu şeyi gerçekleştirdi: dudaklarını, Sophia'nın dudaklarına bastırdı.

■■


AdolescentsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin