14. Bölüm

4.8K 326 2
                                    

Herkes kendi hayatının başrolüdür ve herkesin yanında 2. başrol oyuncusu mutlaka bulunur. Ne zaman gelir, karşına ne zaman çıkar bilinmez. Ama bazen öyle bir gelir ki bir bakmışsın kendiliğinden başrol koltuğuna oturmuş bile.

"Yekta sana bir şey sorabilir miyim?" Genç kız tedirginlikle bakışlarını adamın yeşil gözlerine yöneltti. Bugün pazardı ve onlar sahilde oturmuş kahve içiyorlardı.

Yektanın bakışları kızın içindeki her an patlamaya hazır volkanları harekete geçirmişti.

Yekta içindeki kıza karşı olan tüm duyguları gözlerine yansıtarak cevap verdi.

"Tabi dinliyorum."

Masal bu cevap karşısında kendini hazırlamaya çalıştı. Yekta karşısında öyle karizmatik duruyordu ki - yeşil gözlerinden bahsetmiyorum bile- bir türlü zihnini söyleyeceği şeye odaklayamıyordu.

"Biliyorum bu konuları sevmiyorsun ama geçmişinden neden bahsetmek istemiyorsun?"

Yektanın gözlerinin önüne buzdan perdeler inmişti birden. Genç adam duygusuz bir sesle sordu.

"Neyi merak ediyorsun?"

Bu karşılıkla biraz olsun cesaretlenmişti.

"Mesela..." gözlerini hiç kaçırmadan devam etti. "Kadir amcanın bahsettiği o kız... Kimdi o?"

Yekta duygusuz tavrına devam ediyordu. Artık acıtmıyordu. Evet o kızı düşünmek, hatırlamak, acıtmıyordu. Çünkü artık onu sevmiyordu. İçinde ona karşı gram aşk yoktu. İçinde kalan aşk zerreleri artık karşısındaki mavi gözler için büyümeye başlamıştı. Her ne kadar itiraf edemese de bu kıza aşık olmuştu işte. O dükkana o kitabı okumak için değil de Masal için gidiyordu artık. Geçmişi bu kızla kapanmıştı belki de. Bu mavi gözler acısını dindirmeye başlamıştı. Ama bunları söyleyecek cesaret bulamıyordu kendinde. Bir an bu sorusunun nedenini merak etti. Merak etmek için bir sebebi olmalıydı.

"Neden merak ediyorsun ki?"

Bu sözlerle olduğu yerde donakalmıştı ve ve vereceği cevabı kestirememişti Masal. Ne diyecek şimdi? Sana aşığım ve geçmişini, içine böylesine işleyen kızı delicesine merak ediyorum? Böyle mi diyecekti? Hem ne sormaya ne de bilmeye hakkı yoktu.

"Hiç sadece merak ettim" dedi gergin bir sesle.

Yekta ani bir şekilde bir eliyle kızın elini tuttu. Masal gözlerini şaşkınlıkla eline çevirdi ve sonrasında adamın yeşil gözleriyle birleştirdi.

"Gerilmene gerek yok. Bir şey yapmam." dedi gülerek Yekta. Bu hareketine sadece şaşırmıştı genç kız. Bir şey söyleyemedi. Daha sonra Yekta elini çekerek,  "Geçmişte kaldı ve bir önemi yok. Gerçekten artık hiçbir önemi yok. Hatta görsem hiçbir şey hissetmem." Bu üstü kapalı sözleri ona yetmemişi ama üstelemedi. Şu an beyni eline değen ellerdeydi sadece. Teni çok soğuktu. Havaya göre bu normaldi ama cidden çok soğuktu.

"Peki öyle olsun. Yalnız hep böyle yapıyorsun. Kendinden hiç bahsetmiyorsun." dedi sitem edercesine genç kız.

"Kendimden bahsetmekten çok seni tanımayı daha çok seviyorum. "

Yeşil gözlerini tüm karizmasıyla ve cürretkarlığıyla kızın gözlerine dikti. Masal da bu sözlerine karşılık gözlerini kaçırdı ve adamın bugünkü davranışlarını tartmaya çalıştı. Ama bu düşünceler her zamanki gibi beynine ağır geldiği için direk beyninden savurdu. Daha sonra kalktılar ve biraz daha vakit geçirdikten sonra ayrıldılar.

Aşkın GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin